ERGÜN DİLER

Umutsuz vaka

TRUMP da Biden da dahil olmak üzere ABD başkanları KUZEY AKIM BORU HATLARINA itiraz etti. "Ortadan kaldırırız" tehditleri savurdu. AB ile RUSYA'yı birbirine bağlayan en güçlü bağ kopartılıp atıldı. Kimsenin "GIK"ı bile çıkmadı. Çıksaydı ne olacaktı?
Bilmiyoruz.
ABD'nin istediği oldu ve olaylar böyle gelişti... İKİ EKSENİ yani AVRUPA ile RUSYA'yı birbirinden ayıran güç sahne alıyor, herkes izliyor ve gelen komutlara uyuyordu!
Devam...
Geçtiğimiz yıl kimin ne kadar askeri harcama yaptığı açıklandı.
AVRUPA BİRLİĞİ'nin soğuk savaş yıllarından bu yana ilk kez bu kadar silaha para harcadığı görülmekteydi. Liste önemliydi.
İlk sırada ABD yer alıyordu.
ABD'nin askeri harcamaları ise geçen yıl artan enflasyona rağmen yüzde 0.7 artışla 877 milyar dolar oldu. Küresel askeri harcamanın yüzde 39'unu oluşturan ABD, bu kapsamda ilk sırada yer aldı. Dünyanın en büyük ikinci askeri harcama yapan ülkesi konumundaki Çin, geçen yıl askeri harcamalara 292 milyar dolar ayırdı. Çin'in bu harcamaları, 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 4.2 arttı. 28 yıldır üst üste büyüme gösterdi.
Peki ABD silaha askere neden bu kadar para harcıyordu? Amaç neydi?
Neredeyse harcamaların yarısını yapıyordu. Neden? ABD her yıl açıklanan rakamlara bakıldığında da görülecektir ki dünyanın en borçlu ülkesiydi.
Bütçesi de ticaret açığı da delik deşik... Borçlar her geçen gün birikmekte. Sürekli artmakta...
Bunun Washington'un orta ve uzun vadede elini zayıflattığı da SIR değil. Kendi dertlerine çözüm ararken, DOLAR'dan dolayı herkesi bu derde ortak etmek gibi bir ayrıcalıkları var.
ABD dünya üzerinde gerçek anlamda kendi kendine yeten belki de tek ülke. Dış ticaret açığını kapatmak zor değil.
Çünkü ABD'nin ihracatını aşan ithalatı lüks tüketim maddelerinden oluşuyor.
Marjinal refahı azalttıkları an BÜTÇEDE dengeyi bulmaları zor olmaz. İkinci hamle de ASKERİ HARCAMALAR üzerinden gelir.
İTTİFAKLARLA kuracakları yeni dengelerle harcamalarını kısarlar. Trump "Herkes elini cebine atsın" dediğinde aslında bunu söylüyordu. "AB'yi bedavaya korumayacağız" demek istiyordu. Ancak ABD asıl borçlarından kurtulacak bir formül arıyordu. Yapmak istedikleri buydu. Şimdi pansumanlarla yürüyordu.
Fakat ilk fırsatta tüm borçlarını sıfırlayacaklardı. Bankaları ve finans kurumlarını BATIRARAK iflaslarla borsadaki fırtınalarla borç yükünden sıyrılacaklardı. Sonra da dönüp bir günah keçisi bulacaklardı.
Sık sık yazdığım gibi ABD'nin asıl rakibi AVRUPA BİRLİĞİ'ydi. Buralarda anlaşılmayan buydu. 14 Mayıs seçimlerine gidilirken de anlaşılmadığı ortadaydı!
Almanya ve Fransa'nın liderliğinde 28 AVRUPA ülkesi bir araya gelip BİRLİK oluşturdu. Koca dev bir ekonomik çarktı. Ekonomik frekansları ABD'nin izlediğinden ayrıydı. ABD kendi kendine yetecek kabiliyete sahipken AVRUPA enerji ve hammadde de DIŞA BAĞIMLIYDI.
Rusya-Ukrayna savaşı bize bunu bir kez daha gösteriyordu.
Almanya ile Fransa birbirlerine benzeyen ekonomileri birleştirdi.
Uzaktan bakıldığında bile bu görülmekteydi. Bu da BÜYÜMEYİ getiriyordu.
Ancak eksiklikleri vardı! Bunun için de TAMAMLAYICI unsurların devreye girmesi şarttı. AB enerji ve hammadde de sıkıntı yaşıyordu. Ancak TÜRKİYE'yi de içine almıyordu. DIŞLIYORDU!
Yani ORTADOĞU ve AFRİKA'ya uzanan yolu göremiyordu.
BİRLİK bu formatta kurulunca, ABD ve çok kişi görmese de Rusya bu zayıf tarafı kaşıdıkça kaşıyordu.
Fransa'nın hatırı sayılır askeri gücü vardı. Almanya ekonomik devdi.
Türkiye de BİRLİK içinde olsaydı, enerjiye giden yolu açacaktı. İSLAM COĞRAFYASINI oraya taşıyacaktı. AVRUPA'NIN KURUCU BABALARI bunu göremedi. Görmek istemedi.
Aksine hiçbir katkıları olmayan Portekiz gibi Yunanistan gibi etkisiz hamlelerle BİRLİK'i gereksiz yere büyüttüler, şişirdiler.
Doğu Avrupa ile yan yana gelme ise tamamen hataydı!
AB, yıllar sonra bu hatasını gördü. Macron, "PESCO" yani Avrupa Ordusu'nu gündeme getirerek çözümü gösterdi. Rusya'nın UKRAYNA hamlesi ve ABD'nin basıncı buna izin vermedi. AB'nin hem silahı ordusu yoktu hem enerji ve hammadde konusunda çevrelenmişti.
Çıkış bulamıyorlardı. Financial Times ve Reuters'da yer alan haberlere göre, Ukrayna, devlet enerji şirketi Naftogaz petrol ve doğalgaz yataklarını, ABD'li Halliburton, Exxon ve Chevron petrol şirketlerine vermeye hazırlanıyordu! Yani devamlı kaybeden AB'ydi! Neden bir AVRUPALI şirket değil de ABD'liler geliyordu? Güç konuşuyordu da ondan...
Devam...
Stratejik olarak ABD, AB'yi sindirmeye, silmeye, iddiasından uzaklaştırmaya çalışıyordu. AB de, TÜRKİYE'siz formüllerle bunu aşamayınca bugüne geldiler. 14 Mayıs'a giderken ALMANYA ve FRANSA'nın başını çektiği eksen, seçimlerden Kemal Bey'in galip ayrılmasını istemekte. Detaylara girmek istemiyorum ancak içeride yaşanan bütün sıkıntılar, polemikler, tartışmalar ALMANYA-İNGİLTERE çekişmesi şeklinde ilerliyor.
Sonraki vagonda elbette ABD vardı...
Kemal Bey de, ilan ettiği yardımcıları da, Meral Hanım da RUSYA'ya karşı net! "Türkiye NATO ülkesidir" diyerek açıktan AB'nin yanında yer alacaklarını ilan ettiler. Rusya ile gelinen noktaya bakmaksızın...
Burada akla iki soru geliyor?
Türk Devleti buna izin verir mi?
Ortada görünmese de ABDRUSYA ittifakı buna sessiz kalır mı? Bence Türkiye'nin son 15 yılda kat ettiği mesafe, AB'nin oldukça uzağında! Kemal Bey'in bunu tersine çevirme ihtimali çok düşük. Pek çok değişken nedeniyle bu ihtimal sıfıra yakın! Türkiye'nin AB ile yan yana gelmesi, KÜRESEL MÜCADELEDE ritmi büyük ölçüde değiştirir. Çin'e kadar çeşitli kapıların açılması demektir bu. Böyle bir durumda EN çok zarar gören de ABD olacaktır... Kuzey Akım BORU HATLARINI BRÜKSEL'in gözlerinin içine bakarak imha eden ABD, AB ile uzun bir yola çıkmak isteyen Kemal Bey ve arkadaşlarına alkış tutar mı sizce? Washington-Moskova bu denklemin bozulmasına seyirci kalır mı? İngiltere de olan biteni izler mi?
AB dünyada kaybederken, burada Kemal Bey ile nasıl kazanacaktı? Kazansa bile koltukta nasıl kalacaktı? 14 Mayıs'a biraz da buradan bakmakta fayda vardı... Bence...
NOT: BlackRock'un patronu Larry Fink, Madrid'de 200 işadamıyla buluştu. Verdiği röportajda "Avrupa'da hiçbir ülke enerji özgürlüğüne sahip değil.
Almanya bunu nasıl göremedi" diye konuştu... İlginç değil mi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.