ERGÜN DİLER

Düello

KABUL etmek gerekir ki, DEPREM Türkiye'yi sarsmıştır.
Böylesine büyük bir yıkımı kimse tahmin edemezdi.
Oldu. Devlet şoku atlatıp üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya başladı.
Etkilenen alan da insan sayısı da çok fazlaydı.
Bütün bunlara rağmen 14 Mayıs'ta seçim vardı.
Dünyanın da gözü buradaydı. İttifaklar her gün renk değiştiriyor, genişliyordu. Gerçekten birbirine benzemeyen çok farklı ideolojilere sahip akımlar, MİLLET İTİFAKI içinde yer alıyordu. Nasıl oluyordu bu birleşmeler? Arkadaki güç kimdi? Ne amaçlıyordu?
Soru çok. Biraz geri çekilip bakıldığında OSLO ile başlayan tansiyon, MİT'çilerin alınması Gezi Eylemleri, 17-25 operasyonları ve 15 Temmuz'a uzanan yoldaki kapışmanın, KÜRESEL KAVGANIN bir RAUND'u olacaktı seçimler. Hatta AK PARTİ'ye açılan kapatma davası ile başlayan rüzgarın devamı...
Uzun zamandır yazmaya gayret ettiğim gibi İKİ EKOL bir kez daha burada karşı karşıya gelecekti.
Bitmeyen savaş bitmeyen mücadele ritim artırarak devam edecekti. Bunu bildiğim için dönüp dönüp ALMANYA'ya bakma ihtiyacı hissediyorum.
"Türkiye'yi ilgilendiren bir adım atılıyor mu?" diye göz gezdiriyorum.
Almanya "GELİYORUM" diyen bir felaketle karşılaştı.
Rusya ile kurulan ENERJİ KARDEŞLİĞİ ABD'nin göstere göstere yaptığı darbe ile sonlandı. Biraz hafızalarımızı zorlarsak Başkan Bush'un da Obama'nın da Trump'ın da Biden'ın da bu projeye karşı olduğunu görürüz. Demek ki ABD, AVRUPA ile RUSYA'nın birleşmesini daha doğrusu AVRUPA'nın enerji güvenliğini sağlayıp rekabet edilemez duruma gelmesini Rusya'nın da bu ilişkiden teknoloji transferi yapmasını istemiyordu. O zaman GAZ BORU HATLARI PATLATILMALIYDI...
Öyle de oldu. Devreye CIA girdi.
CIA Direktörü William Burns'ün verdiği emirle proje denizin dibini boyladı. Bu AVRUPA'nın resmen eksen değiştirmesi anlamına geliyordu.
ZORUNLU OLARAK.
ABD'ye karşı enerji kartını cebine koyup Rusya'yı yanına alıp KÜRESEL EGEMENLİK hayali kuran AVRUPA, patlamayla çöküyordu.
Bunları zaten yazdım.
Ancak belli ki ALMANYA olan bitene rağmen PAZARLIK yapıyordu.
Israrla bir yol bulmak için çırpınıyordu. Her türlü baskıya rağmen Çin'den kopmuyordu. ABD de YUNANİSTAN üzerinden yaptığı yığınakla ÇİN'in 65 ülkeyi kapsayan İPEK YOLU'nu kontrol etmek için gerekli adımları atıyordu. Bu arada MART'ın başında önemli bir şey oluyordu. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, uçağa atlayıp tek günlük ziyarete için Washington'a uçuyordu. Başkan Biden'la 80 dakika baş başa görüşüyordu. Gezide hiçbir siyasi, hiçbir danışman, hiçbir marka sahibi, hiçbir gazeteci bulunmuyordu.
Fısıltılara göre son derece hayati bir görüşme olduğu söyleniyordu. Son yıllarda EKOLLER arası farklılıktan kaynaklanan bir kopuş yaşanıyordu.
Macron da Scholz da ya da diğer AVRUPA DEVLETLERİ de Ankara'ya soğuk bakıyordu.
AB'nin RUSYA ile kopuşundan önce Türkiye uzaklaşıyordu. Tabi İngiltere de...
Yalnızlaşan ve söylenmese de TEK RAKİP olarak gördükleri ABD'nin eline bakan bir AVRUPA BİRLİĞİ vardı. Mecburen. Bu ne kadar sürecekti?
Nasıl sonlanacaktı?
Bunu aşmanın en kesin yollarından biri TÜRKİYE'yi yanlarına almaktı. Macaristan'ı hatırlayın. Yazmıştım. Tıpkı Türkiye'deki gibi orada da Viktor Orban'a karşı 6'lı İTTİFAK kuruldu.
ORBAN her türlü desteğe rağmen rakiplerini yendi.
Zafere ulaştı. Macar lider seçim sonuçlarından sonra şunları söylüyordu: Çok büyük başarı kazandık.
Ay'dan bile görülebilecek bir zafer elde ettik.
Brüksel'den görüldüğü kesin. Uluslararası güçler ve kurumların desteğine rağmen rakiplerimizi yendik...
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya alınması meselesinde de Macaristan, Türkiye ile aynı çizgide yer alıyor, AB'ye, AB'nin içinden tepki gösteriyordu.
Orban'ın SOROS ile verdiği mücadele zaten bilinmekteydi. Yani EKOL savaşlarının tipik örneklerinden biri de Macaristan'dı. KÜRESEL ŞÖVALYELER istediklerini almak için İTTİFAKLA geliyor, ancak Orban geçit vermiyordu. İşte bu mücadelenin bir benzeri ve sonuçları itibariyle çok daha büyük olanı burada yaşanacaktı. 2002'den bu yana en az 10 kez çatışan iki EKOL şimdi 14 Mayıs'ta bir kez daha kozlarını paylaşacaktı. Başkan Erdoğan, gelenlerin kim olduğunu bildiği için rahattı. Bu nedenle zamanı doğru kullanıp DEPREM BÖLGESİNDE TEMEL ATARAK ilk golü atıyordu bile...
Scholz'un ortakları eş başkanları da Kemal Bey ile çadırda bir araya gelerek ittifaklarını açık ediyordu.
Aslında herkes hazırdı.
Türkiye vereceği kararla çok şeyi belirleyecekti. 14 Mayıs, Berlin'i de, Paris'i de, Washington'u da, Moskova'yı da, Londra'yı da bir şekilde sarsacaktı...
Türkiye'nin konumu belli olduktan sonra DEĞİŞİM başlayacaktı.
Sanırım Erdoğan olacakları bildiği için rahattı. Seçime giden bir lider karşısında onlarca bileşenden oluşan bir koalisyona rağmen biraz tedirgin olurdu. Olması beklenirdi. Ancak Başkan Erdoğan'da bu yoktu...
Bunca yılın verdiği tecrübe ile sandığa gidiyordu. Karşı tarafta ise ergen heyecanı var gibiydi...
6'lı MASA Macaristan'da alamadıklarını burada alabilecek mi? Yoksa tümü birden silinip gidecek mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.