ERGÜN DİLER

O’LAF!

BÜYÜK çoğunluk hala Türkiye'de etki meydana getiren gelişmelerin arkasını görmekte başarılı değil. Israrla sadece içeriye bakanlar var.
Yetmez. Ancak ısrar ediyorlar.
Yapacak bir şey de yok.
Dün burada Fatih Erbakan üzerinden, yapılan tercih üzerinden, rahmetli Erbakan üzerinden, Muhsin Batur Paşa tarafından alınıp getirilmesi üzerinden TÜRKİYE'NİN KONUMUNA UZANAN bir AVRUPA-ABD mücadelesini anlatmaya çalıştım. Bu örnekler dün de bugün de çoktur. Son tahlilde bir ADA'da yaşamıyoruz.
Türkiye büyük bir devlet de olsa ETKİ EDEN KÜRESEL GÜÇLERİN varlığı ortadaydı.
Ancak alışkanlık gereği sadece DIŞ GÜÇ OLARAK ABD görülüyordu. İngiltere de, AVRUPA da dışarıda tutuluyordu. Oysa gerçek hepsinin burada var oluşuydu.
Bunu sadece, Mehmet Şimşek bahsi geçince de, HDP üzerinden bir pazarlık yapılınca da görebiliyorduk. Genel alışkanlıklarımız EKOL'lere uzak. Çok uzak hem de. Bu nedenle "Sivrilen bir ismin arkasında kim var?", "İttifak kurarken arkadaki güç kim?" sorularına cevap aramak istemezdik... Yine gündemde olduğunu görüyorum. Mesela HDP... HDP'li eski yeni vekiller dahil herkes CHP ile bir araya gelme konusunda fikir beyan ediyor. Ancak kimileri Öcalan üzerinden kimileri de Demirtaş... Demek ki iki isim KÜRT de olsa arada fark vardı! Ancak buna hiç kafa yormazdık... Hatta ideolojik olarak yan yana gelme ihtimali bulunmayanların MASA BAŞINDA nasıl toplandığını da anlamıyorduk. Bilmiyorduk.
Sadece içeriye bakarak yürüyorduk. Açalım... Kemal Bey, CHP'nin kontrolünü aldıktan sonra öncelikle ABD'ye yakın pozisyon tutan parti, ALMANYA'ya direksiyon kırdı. Kılıçdaroğlu zaten bunu göstere göstere yaptı. Deniz Baykal'ın tüm ekibini tasfiye etti. Doğru mu? Sanırım kimse "Yanlış" diyemez... Yakından tanıyanlar bilirdi ki Deniz Bey ABD'yi önemserdi...
Kemal Bey son dönemde ALMANYA ziyareti için büyük uğraş verdi. Kendisi oraya indiğinde, İMAMOĞLU için YASAKLI yolu açıldı. Oradaki temaslarını tamamlayamadan dönmek zorunda kaldı. Oysa Kemal Bey'in en derin ve etkili görüşmeleri orada olacaktı.
Belki yine gidecekti. Bilinmez.
Kılıçdaroğlu, Merkel'den sonra göreve gelen Olaf Scholz'a ALMANCA mesaj yolluyor ve "Arkadaşım Olaf Scholz'u yeni görevine başlaması nedeniyle kutluyorum. Yeni Şansölye'ye bol şanslar diliyoruz..." diyordu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türk atasözü ile dayanışma mesajı veriyor "Gerçek dost kötü günde belli olur. Dostunuz olarak sizi zor gününüzde yalnız bırakmayacağız" sözleriyle desteğini ortaya koyuyordu...
"Bizler gerçek dostlarız" diyen Scholz, "Gerçek dost kendini zor günde belli eder" ALMAN ATA SÖZÜYLE mesajını tamamlıyordu. Seçimlere gidilirken ALMANYA'nın ve AB'nin alacağı tavrı görecektik.
Zorlanmayacaktık. Dün önemli bir buluşma gerçekleşti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep'te Almanya'daki iktidar partisi Sosyal Demokrat Parti'nin yani SPD'nin eş başkanlarıyla görüştü. Kemal Bey, OLAF SCHOLZ'un partisi olan SPD'nin eş başkanları Saskia Esken ve Lars Klingbeil ile Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin kurduğu çadır kentte bir araya geldi. Sanırım İKİ EŞ BAŞKAN CHP GENEL MERKEZİ'ne de gidip desteklerini açıklayacaktı...
Normal mi? Son derece...
Dün de kıyısından köşesinden geçtiğim gibi KÜRT KARTI seçimden önce de sonra da en önemli mesele olacaktı.
HDP üzerinden AVRUPA'nın farklı, ABD'nin farklı yol haritaları vardı.
Konuşulmazdı ancak vardı. Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesine geçtiğinde mağaralarda ne görüyordu? Evet hastaneleri bile olan yapıları. Kimdi arkadaki güç? Özel bir Fransız şirket... Ne alaka değil mi!
Rusya'nın UKRAYNA işgali, AVRUPA'yı sarsıyor ve ekonomik olarak derinden etkiliyordu. AVRUPALI şirketler, ABD ve ÇİN ile rekabet edemez hale geliyordu.
Bu nedenle ERİMEYİ DURDURMALARI için Türkiye'de seçimlerin 6'lı MASA TARAFINDAN kazanılması gerekiyordu. AB çıkarları bunu emrediyordu.
Zaten DEPREMİ yaşamamış olsaydık bambaşka tonda bambaşka şeyler konuşulacaktı.
Rusya'nın askeri kartı kullanması AVRUPA'yı da BİRLİĞİ de sarstı. Artan enerji maliyetleri en zayıf noktadan AB'yi vuruyordu. KÜRESEL EGEMENLİK İDDİALARI ÇÖPE GİTTİĞİ GİBİ AYAKTA KALMAK DA ZORA GİRİYORDU. Konu buydu. Gerçek böyle olunca Kemal Bey ve MASA'nın kazanması onlar için ŞART oluvermişti. Böylece Türkiye üzerinden ENERJİ tabanlı çözümler bulabileceklerdi.
Tekrar iddialı ve egemen olmak için... Küçük ancak önemli örnek. Ramazan ayının ilk gününde Wakefield kentine giderek Kur'an-ı Kerim yakacağını duyuran Danimarkalı aşırı sağcı Rasmus Paludan'a, İngiltere'ye girişine izin verilmedi. İSVEÇ'te Kur'an-ı Kerim üzerinden saldıran bu sapığa, AVRUPA istediği kolaylığı sağlıyordu.
İngiltere ise "HAYIR" diyordu.
Depremden sonra yayınladığı mesajla "Gerçek dost biziz" diyen Olaf Scholz bunu hem İngiltere'ye hem de ABD'ye söylüyordu... Devam... Rusya işgali bitmez devam ederse AVRUPA'nın bir arada durma ihtimali hiç yoktu. Bunu da ilk gören Macron'du. "KENDİ ORDUMUZU KURALIM" derken bunu anlatmaya çabalıyordu. Dağılmak üzere olan AVRUPA'nın burada Kemal Bey ve MASA'nın diğer sakinleri ile dışarıdan onlara destek olanlarla seçimi alması gerekmekteydi. Önlerindeki tek engel de Başkan Erdoğan'dı.
14 Mayıs'ta Erdoğan aslında AVRUPA BİRLİĞİ'ne karşı mücadele verecekti.
Zaten zaman zaman tutuklu bulunan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş üzerinden yaşanan tartışmalar, aslında AVRUPA'ya verilen mesajlardı.
GEZİ'den beri 17-25'ten beri bu denge böyle gidiyordu...
Bir hafta önce REUTERS, AK PARTİ içinden bir kulis haberi yapıyordu. Haberde AK Parti'nin daha geleneksel, serbest piyasa ekonomisi politikalarına geri döneceği ve Maliye eski Bakanı Mehmet Şimşek'i ekonomi yönetiminde söz sahibi bir konuma getirmeyi planladığı yer alıyordu.
Servis edilen haberde 2002 KOD'larına geri dönüşün olacağı da söyleniyordu...
PARA ile POLİTİKA farklı yere düşmez! DÜŞEMEZ...
AK PARTİ bu yoldan 2013'te ayrıldı. Yaşananlar bunu zorunlu kıldı. Şimşek gelse para ile birlikte siyaset de değişmek zorunda kalacaktı... Bu kolay değildi. Kolay olmadığı için de olmadı zaten... Sözün kısası Erdoğan tek başına karşısındaki koca bir EKOL'ün üzerine üzerine yürüyordu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.