Fay hattı
TÜRKİYE tarihinin en önemli seçimine giderken, haliyle krizler yaşanmakta.
Bizler ayrıntılar üzerinde duruyoruz, ancak ne hikmetse büyük resme hiç bakmıyoruz.
Bu nedenle krizlerin figürü haline gelen insanlara onların bile inanamayacağı roller yüklüyoruz.
Gerçekle ilgisi olmayan büyüklükte payeler veriyoruz.
Yazının konusu;
Fatih Erbakan'ın yaptığı tercih...
Bu adımda gizli olan örtülü olan EKSEN SAVAŞINI, EKOL SAVAŞINI aktarmaya gayret edeceğim... Kenan Evren, 12 Eylül'le yönetime el koydu.
Darbe dindarlara karşı bir tavır içermiyordu. Ancak zaman geçiyor, 28 ŞUBAT yaşanıyordu. DİNDAR insan başörtülü kadınlar muhafazakar kesimler bir anda REJİM için tehdit listesinde ilk sırayı tutuyordu.
Aynı dönemde ABD'nin BİR KANADI SOVYETLER'i YEŞİL KUŞAK ile çevrelemeye çalışıyordu. Bu çevreleme operasyonunun taraflarını RUS UÇAĞINI düşürdüğümüzde de görmek mümkündü! Çıplak gözle hem de... Devam... Sovyetler'i çeviren de İSLAM'ın içine siyaseti de katan da bunlarla sonuç almaya çalışan da KÜRESEL EKOL'ün temsilcileriydi. YOKSA ABD devleti SOVYETLER yaşasın diye nükleer sırları onlara veriyordu. Dün de bugün de aralarında bir sorun yoktu!
Putin'in göreve gelişinin 20. yılı vesilesiyle verdiği partide Bush ile nasıl dans ettiği ortadaydı.
Ancak medya bunu görmüyor, anlamıyor ıskalıyordu.
ABD'ye kadar sirayet eden bu KÜRESEL EKOL'ün anavatanı AVRUPA'ydı... Mücadele de burada başlıyordu... Bu EKOL Sovyetler'i indirip önce ABD'nin karşısına İNGİLTERE'yi sonra da ALMANYA'yı koymak istedi.
Yani DENGENİN bir ucunda ABD, diğer ucunda ise iki AVRUPALI'yı görmek istedi.
Olmadı. Yapamadılar. Kritik başkentlerde yaşanan her olay bu KAVGANIN tezahüründen başka bir şey değildi. Neyse...
İran'daki İslamcı hareket ABD desteğinde başladı ve Şeriat Madari, bu hareketin önderiydi.
Doğru mu? Kesinlikle... Ancak Fransa, Humeyni'yi himayesine çoktan almıştı. Humeyni PARİS'ten kalkan uçakla TAHRAN'a iniyor ve ABD kaybediyordu. Yenilen belliydi.
AVRUPA ile ABD'nin kavgası HUMEYNİ üzerinden de görülebilirdi. YEŞİL KUŞAK meselesi bizi çok ilgilendiriyordu.
Yeşil Kuşak projesinin en önemli ayağı Türkiye'ydi.
Sovyet karşıtı hareketin simge merkezi olacaktı. Oldu da.
Bu evrede ABD karşıtlığıyla bilinen ve önemli bir isim rahmetli Erbakan, İSLAMCI HAREKETİN LİDERİ oldu.
Erbakan'ın, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur tarafından davet edildiği söylenmekteydi. Muhsin Paşa "Kendi uçağını kendin yap" eyleminin öncüsüydü.
Türk Hava Kuvvetleri'nin ABD kontrolünden kurtulmasını istiyordu. Bunun için çaba harcıyordu. Yerine de Fransız Mirage uçağını koymayı düşünmüyordu. Ancak bu sefer İRAN'dakinin tersi oldu.
Avrupa kaybetti. F-16 uçağı devreye girdi. ABD kazandı...
Olaylara öteden beri sakat bakıyorduk. Fransa gibi katı laiklik uygulayan bir ülke neden İRAN'daki İSLAMCI DEVRİMİ destekliyordu?
Ya da irtica karşıtı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önemli bir PAŞA'sı neden ERBAKAN'a arka çıkıyordu? Bunların cevapları bize öğretilen İDEOLOJİK kalıpların dışındaydı. Daima açık olan bu pencereden şimdi de yeni bir rüzgar akın etti...
Gözler Yeniden Refah Partisi'ndeydi. Sosyolojik olarak ikiye bölünen toplumda artık küçük kitlelerin kullandığı OY'ların da büyük önemi vardı. Bu nedenle Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı ile yaptığı görüşmelerin ardından ittifaka katılıp katılmayacağı merak ediliyordu.
Genel Başkanı Fatih Erbakan, dün yaptığı açıklamayla partisinin Cumhur İttifakı'na katılmayacağını duyurdu. Ayrıca Erbakan, kendisinin Yeniden Refah Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu da açıkladı.
Fatih Erbakan, Başkan Erdoğan'ın yanına gelmediği gibi karşısına da çıkıyordu.
"6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin Kanun" görüşmelerden önce iki parti arasına kara kedi gibi girdi. Daha doğrusu girmesi için itildi!
Burada da bizler İDEOLOJİK değerlendirme yapacak ve yine yanlış sonuca ulaşacaktık. Ankara'dan arayan dostum "Senin dediğin oldu. Erbakan, Cumhur İttifakı'na katılmadı" dedi.
Bunun benimle bir ilgisi yoktu ki. Sadece EKOLLERE ve EKSENLERE bakmak yeterli oluyordu. Rahmetli Erbakan'ı yazdım. ABD karşıtlığı net olarak ortadaydı. Geleceği AVRUPA ile işbirliğinde arıyordu. Belki bu son 3 yüzyıldır böyleydi. Geleceği AVRUPA'da arayan çok kişi, çok akım vardı. Erbakan da, oğlu Fatih Erbakan da aynı çizgideydi. Farklı olamazdı. Aksi mümkün değildi. Bu nedenle sık sık 6'lı MASA için "AVRUPA ÇİZGİSİNDELER" diye yazıyorum. Rusya'nın UKRAYNA işgali ABD'nin el altından "OLUR" demesiyle gerçekleşti. Rus orduları görünürde KİEV'e girse de aslında adım attıkları yer BERLİN'di. Kaybeden zayıflayan güç AVRUPA BİRLİĞİ'ydi. Savaşların da ince hesapları yapılır.
Küresel sonuçlar doğuracak bir hamlenin RUSYA ile UKRAYNA arasında olduğunu düşünmek kadar kısır bir menzil olamaz. Binlerce kez yazdım!
ABD'nin KÜRESEL RAKİBİ AVRUPA BİRLİĞİ'ydi. Burayı zayıflatmadan kontrol etmeden ÇİN'e sıra gelmeyecekti. G-2 yani İKİ BÜYÜK, ABD ile ÇİN olacaktı. Ancak ÇİN'in en büyük olmasının engellenmesi gerekiyordu...
Ben de BEYAZ SARAY'da otursam bunu yapardım. Haritayı rakamları önüne aldığında, AB-ÇİN İTİFAKININ ABD'yi bitireceğini görmek zor değildi. İşte buna engel olmak, Washington'un ilk göreviydi.
SAVAŞIN arkasındaki gerçek bu. AVRUPA da bunu bildiği için buradaki seçimlere uzanmak isteyecekti. Başkan Erdoğan'ın kaybetmesi AB'nin zaferi anlamına geliyordu. Bu nedenle AVRUPA'ya yakın olan ideolojik farklılıklara rağmen yan yana olacaktı.
Yeniden Refah'ın tercihi de buydu. Gerisi masal...
HDP de, Kürt kartı da, seçimlerin en büyük gizli öznesiydi. Orada da ABD ile AVRUPA çatışmakta ve sonuç almak istemekteydi.
Kılıçdaroğlu'nun HDP ziyareti, Meral Hanım'ın çekince koyması gibi gelişmeler, KÜRT KARTI'nın kullanılmayacağı anlamına gelmez. Gelmemeli.
Seçimlerden sonra göreceksiniz sadece KÜRT MESELESİ konuşulacak. Çünkü bunun bir ayağı AVRUPA'ya diğer ayağı da ABD'ye bakar...
Mesele KÜRESEL'dir...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.