Derin anket
Beni takip edenler bilir.
Dünya üzerindeki en büyük kırılmalardan biri Londra'nın BREXIT ile AVRUPA'ya veda etmesi Türkiye'nin de 15 Temmuz Kalkışması'ndan sağ çıkmasıydı. Bu iki gelişme AVRUPA'ya karşı atılan iki önemli adım, yapılan iki önemli stratejik hamleydi...
Dün de yazmaya çalıştığım gibi İKİ EKOL'den biri OLAN MISIR EKOLÜ'nün yani KÜRESELCİLER'in püskürtülmesiydi bu. İngiltere kendi EKOL'üne sahip çıkıyor, meydan okuyor ve AVRUPA ile mücadeleyi en üst perdeden götürüyordu. Hatırlayanlar bilecektir... Yazmıştım. Boris Johnson daha BAŞBAKAN olmadan "Dostlarımızla olan ilişkilerimizi, tarihi bağlantılarımızı canlandıracağız.
Ortaklıklar ile yürüyeceğiz.
Yeni Britanya dostları ile yükselecektir" diyordu.
Yani BREXIT'i ilk duyuran oluyordu. Kimse anlamıyordu.
Dünyanın da dengelerin de değişeceğinin sinyali ondan geliyordu. 15 TEMMUZ'dan iki gün önce THERESA MAY BAŞBAKAN oluyor Boris Johnson da DIŞİŞLERİ BAKANI olarak atanıyordu...
Bütün bunların üzerine Macron'un "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" sözünü de üstüne koyduğunuz vakit AVRUPA'nın operasyona maruz kaldığı sonucuna ulaşmak zor olmuyordu.
Trump'ın "Biz olmasaydık hepiniz ALMANCA konuşuyor olacaktınız" sözü de diplomatik nezaketi aşarak MACRON'a tokat etkisi yapıyordu... Bunlar AVRUPA'dan kopuşları gösteren küçük adımlardı. Rusya'nın UKRAYNA çıkarması doğrudan BERLİN'e karşı atılan bir adımdı. Sonuçları da ortada...
Savaşla birlikte ABD, AVRUPA'nın enerji ihtiyacını karşılıyor Rusya da AB'ye satamadığı enerjiyi ucuza HİNDİSTAN'a yolluyordu...
Yeni ve önemli rol artık HİNDİSTAN'a aitti... Yakında parası da ÇOK DEĞERLİ hale gelecekti. İzleyin görün...
Uzaktan bakınca bile kartların yeniden dağıtıldığını görmek zor değildi. Türkiye de işin içindeydi elbette. Ancak bizde de İKİ EKOL her iki taraftan bastırıyordu. Türkiye'nin park edeceği yer, maçın sonucunu belirlerdi. Bunu hala çok kişi anlamış değil. Ben de bunu anlamıyorum...
Seçimlere geleceğim.. Biraz sabır...
Bill Gates bile geçtiğimiz hafta HİNDİSTAN ile ilgili çarpıcı cümleler kurdu.
Nüfusunun yarısı 25 yaşın altında olan Hindistan'ın iklim kriziyle mücadelede kilit bir rol oynayabileceğini söyleyen Gates, gençleri çözüm bulma sürecinin içine girmeye çağırdı.
Gates, "700 milyon genciniz var, eğitim kurumlarınız var ve daha da güçleniyor. Dolayısıyla tüm dünyadan inovasyona ihtiyacımız var ama özellikle de Hindistan'dan beklentimiz çok daha fazla. Dünyanın büyük zorluklarının üstesinden gelebilmesi için buna ihtiyaç var..." dedi. Başkan Biden da, "ABD-Hindistan ortaklığı olmadan mevcut hiçbir sorunu çözülmesi mümkün değil..." diye konuşarak DELHİ'nin yükselen yıldızına işaret ediyordu. Yani nereden bakarsanız bakın ABD gizli ortağı RUSYA'yı yanına alıp ENERJİ KARTI üzerinden AVRUPA'nın en zayıf olduğu yerden vurarak yeni KURGUYU sahneye koyuyordu.
İNGİLTERE de bunun merkezindeydi.
Ancak konuşmalar tepkiler ekranlar bunların dışında başka şey anlatıyordu...
İşte bu denklemde DIŞARIDAN bakarak İÇERİYİ görmemiz gerekiyordu.
Kemal Bey'in ataklarına, Meral Hanım'ın dönüşüne Başkan Erdoğan'ın gücüne bir de dışarıdan bakmak gerekiyordu...
GİZLİ BİLGİ'den önce küçük bir not...
Galler Prensesi Kate Middleton ve Galler Prensi William, deprem gönüllüsü olarak çalışan Londra'daki Türk ve Müslüman derneklerini ziyaret etti. Prenses Kate, ziyaret sırasında Pakistan'ın Elan markası bir şalla başını örttü.
Prenses, bu örtüyü 2019'daki Pakistan ziyareti sırasında boynunda taşımıştı. Middleton'ın, Alexander McQueen imzalı elbise ve Catherine Walker marka paltodan oluşan stilini hafif bir makyajla tamamlaması dikkat çekti. Kraliyet çifti ayrıca Türk Kadınlar Derneği'ni de ziyaret etti... HABER KISACA BÖYLEYDİ....
Herkes gibi ben de SEÇİMİN SONUCUNU merak ediyordum. Hem ABD, hem de İngiltere tarafına bakıyordum.
Bütün ilişkilerimi tazeleyip bir sonuca ulaşmak istiyordum. ABD tarafından yazılmamak kaydıyla epey bilgi alabildim. Ancak asıl merak ettiğim İNGİLTERE'ydi.
Başkan Erdoğan'ın AB'ye karşı tutumu ortadayken hiç destek alamayacak mıydı? Erdoğan'ın tasfiyesi AVRUPA'nın burada güçlü hale gelmesi sonucunu doğuracaktı ki bu da Londra'nın pek işine gelecek bir gelişme sayılmazdı. İngiltere, Türkiye'den dostluk görmediği sürece buralarda olamazdı. Tıpkı ABD gibi... İşte bütün bu soruların arasında koşturup dururken bir dostum ortaya çıktı. İNGİLTERE'ye çok yakın bir isimdi. Birleşik Krallık İSTİHBARAT BAŞKANI Richard Moore ile kahve içip yemek yiyecek kadar içli dışlıydı. Sanırım bir keresinde RANDEVU almadan gittiğinden söz etmişti. Moore, Ankara'da BÜYÜKELÇİ olarak görev yaparken de aralarından su sızmazdı. Karşımda onu bulunca soracağım ilk soru belliydi.
Ancak benden hızlı davrandı.
Yazının OMURGASINI o belirledi. Dostum şunları söyledi:
İngiltere de, diğer güç odakları gibi Türkiye'de gizli araştırmalar ile gizli anketler ile yürüyor.
Yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre, Londra'ya giden sonuca göre ERDOĞAN TEKRAR SEÇİLİYOR, PARTİSİ OY KAYBEDİYOR... Yani Erdoğan seçimi kazanıyor, Kılıçdaroğlu kaybediyor...
Soru sormadan aldığım cevap haliyle beni şaşırttı.
Herkes gizli ya da açık anketle gidiyormuş. Londra da, yaptığı anketin sonucunu görüyordu.
Aynısı ABD için de Almanya için de geçerliydi... Elbette seçime 2 aydan fazla zaman vardı. 24 saat bile Türkiye gibi ülkelerde çok kritik ve değerliydi.
Buna rağmen "ERDOĞAN KAZANDI" haberini Londra'dan duymak az şey değildi...
Her gün açıklanan onlarca anket kadar değeri vardı sanırım!
Bakalım görelim..
Ne olacak nasıl olacak...
Her ne olacaksa KÜRESEL sonuçları olacak. Bundan emin olun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.