Satır arası!
KÜÇÜK küçük baktığımız için olan biten konusunda kafamız çok net değil sanırım.
Seçimlere giderken, "Burada neler oluyor?" sorusundan daha çok "Dünyada neler oluyor?" sorusunun cevabını aramak durumundayız.
Sırtımızı dünyaya dönerek basit çocukça konuları köpürterek kavga nedeni yaparak gidilecek bir yol yok...
IMF Başkanı'ndan başlayıp ABD-ÇİN ve AB üzerinden seçimlere gelelim...
Öncelikle bilmemiz gereken dünyadaki SİYASİ mücadelenin ekonomik silahlarla yürütüldüğü gerçeğidir. Bunların üzeri de ya TERÖR ya da bölgesel savaşlardır. Siyasi amaçlara giden yol PARADAN geçer. Peki SİYASİ HEDEFLER EKONOMİK ENSTRÜMANLAR ve SAVAŞLAR ne için yapılmakta? Kim kiminle çatışmaktaydı? Bu sorunun cevabı sanırım bizi de ilgilendirmekteydi. Hele Rusya- Ukrayna savaşı burnumuzun dibinde yaşanırken...
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, CBS televizyonuna 2023'ü anlattı. Dünya ekonomisinin büyük kısmı için 2023'ün zor bir yıl olacağı uyarısında bulunan Georgieva, "Dünya ekonomisinin üçte birinin resesyona girmesini bekliyoruz. Resesyonda olmayan ülkelerde bile yüz milyonlarca insan resesyondaymış gibi hissedecek... 2023, geride bıraktığımız yıldan çok daha zor olacak. Önümüzdeki birkaç ay Çin için sıkıntılı geçecek. Büyümeleri yavaşlayacak. Bu küresel olarak olumsuzluklara kapı aralayacak. ABD dayanıklı.
Bu krizden en az etkilenen ülke olacak. AB'nin en az yarısı resesyona girecek..." dedi.
Açalım biraz...
ABD kabul edelim ki büyük güçtür. ABD'de millet devleti değil, DEVLET milleti meydana getirmektedir.
ABD'nin gücü, zenginliği ve güvenliğidir. Bu aynı zamanda insanları bir arada tutan motivasyondur. DEVLET zayıfladığı ve zenginlikten kopmaya yönelik işaret verdiği an dağılırlar...
Bir arada durmaları için bir gerekçeleri kalmaz. İşte bu nedenle ABD İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra petrol paralarını yönettiği gibi atom bombası attığı Japonya ile Çin'i de büyütüp onların tasarruflarını da çekmektedir.
Almaktadır. Dünyanın en büyük ekonomisi olmakla birlikte en borçlu ülkesidir de...
Buna rağmen onlarca ülkede yüzlerce askeri üssü vardır.
Çok maliyetli bir KALKAN görevi de görmektedir. Siyasi olarak da stratejik yerlere müdahale eden bir güçtür. Ve tüm bunları da KENDİSİNE AİT OLMAYAN ANCAK ÜLKESİNE GELEN PARA İLE YAPMAKTADIR.
PARA akışında bir kesinti olmasın diye de özellikle ÇİN'i bilerek isteyerek büyütmüştür! Ancak ABD işte bu 70 yıllık sistemi değiştirmek istemektedir! Şu an için dünyada olup bitenin ana nedeni budur! Gerisi de masaldan başka bir şey değildir.
ABD kurduğu yönettiği sistemin daha fazla gidemeyeceğini biliyor.
ABD, ne ÇİN'den ne de Japonya'dan aldığı mallara ihtiyaç duyar. ENERJİ sorunu olmadığı için de satın aldığı her ürünü üretecek kapasiteye sahiptir. Ve bu başka ülkede yoktur. Ancak KÜRESEL YÖNETİM biçiminin değişmesi gerekmektedir.
Çünkü artık sistem yorulmuştur. Dünya için düşündükleri ALGORİTMA hemen bir anda her devletin kabul edeceği bir GERÇEK değildi. Ancak bu yolun açılması gerekiyordu.
COVİD-19 salgını şimdi Çin'in başına bela olsa da iki yol dünyayı sarstı! Çin'in virüs nedeniyle frene basması, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali en çok AB'yi etkileyecektir.
Dikkat edin IMF Başkanı resesyonu açıklarken, ABD-AB ve ÇİN'den söz ediyor! ÜÇ EKSENDEN YANİ. SAVAŞ DA BUNLAR ARASINDA...
70 yıldır küresel sistemin mimarı olanlar "AVRUPA ÇÖKERSE, YENİ SİSTEMİ ESKİSİNDEN DAHA FARKLI DAHA SAĞLIKLI KURARIZ" diye düşünmekte. ABD cari açık vererek dışarıdan gelen para ile daha fazla yürümek istemiyor. Bunu yapar mı yapamaz mı bilemiyorum!
Ancak KÜRESEL UFKU OLAN VE BUNUN İÇİN ÇÖZÜM ARAYAN TEK ÜLKE... Bu da net...
Virüs ile dünyanın yere serilmesi, Rusya'nın Ukrayna'ya girmesi artan enerji fiyatları, kopan tedarik zincirleri aşağı inmeyen enflasyon ve şimdi de resesyon! KÜRESEL SİYASİ HEDEFLERE gitmek için KÜRESEL EKONOMİK krizin içine girmekteyiz... ABD hem ittifakların tanımını hem askeri ve ekonomik güç dengelerini değiştirmek istemektedir.
KÜRESEL EGEMENLİK HAKKINDAN vazgeçmeden yeni yazılımla yeni ORTAKLARLA yoluna devam etmek istemektedir.
Küresel düzeyde yaşanılan her sıkıntının altında yatan gerçek budur. Yeni sistemi, yeni enerjiyi, yeni ekonomiyi yeni güç dağılımını yapmak istemekteler. Bunun hayata kolayca geçebilmesi için de ilk adım olarak AVRUPA'nın çökmesi ya da iddiadan uzaklaşmasını beklemekteler. AVRUPA olmayınca ÇİN'in de pek fazla sorun çıkartabilecek bir tarafı kalmıyor çünkü!
Herkesin dilindeki RusyaÇin yakınlaşması da bin bir sebepten dolayı istenen sonucu veremez. Mümkün de değil.
İşte bu dengede TÜRKİYE seçime gidecektir. Aylardır yazdıklarımı şimdi BATI BASINI DA manşetlere taşımaya başladı. Garip...
Hepsi birden "Türkiye'deki seçimlerin KÜRESEL ETKİSİ OLACAK" diyor...
AB ile mücadele eden Rusya Türkiye'nin konumundan memnun. AB ise yanlarında görecekleri bir Türkiye ile hızla yol alacaklarını nihayet artık biliyorlar. ABD ise Rusya üzerinden hayata geçirilen KURGU'dan istediği sonucu alıyor!
Atılmak istenen KÜRESEL FORMAT ister istemez TÜRKİYE'nin de gideceği yolu belirleyecektir. Aslında CUMHURBAŞKANI seçmek için sandığa giderken belki 70 yıl sürecek olan yeni yolumuza karar vereceğiz. Bu başlangıç olacak gibi...
Bir seçim bu kadar hayati ise öğrendik ki TANSİYONU ÇOK YÜKSEK olur...
Bakalım...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.