O-LAF’A BAK
GÜNDEM CHP! Türbülans bir türlü bitmiyor. Kılıçdaroğluİmamoğlu- Akşener üçgeni en çok reyting alan kanal! Konu, merakla beklenen soruları bağrında barındırmaya devam ediyor.
Gelin biz bugün de bu konuya DIŞARIDAN dolaşarak gelelim.
Şimdi ABD Başkanı Biden da bu kategoriye dahil oldu. Bu kişilerle ilgili bir durum, bir tercih değil. Devlet aklının bulunduğu bulunmak istediği konum ile ilgilidir. Bir önceki BAŞKAN Trump seçildikten sonra Washington'da yağmur ve soğuk altında toplanan kalabalığa "Gücü bir grup elitin elinden alıp sizlere vereceğim...
Tekrar Büyük ABD" diyordu. O zaman karşısındaki rakip Biden'dı.
İçinde bulunduğu ekol'dü. Ancak Biden seçilir seçilmez, makas değişikliğine gitti. AVRUPA'yı çatırdatan hamleler yaptı. Oysa Avrupa ÇOK BİLMESEK DE küresel ekol'ün ANAvatanı'dır...
AVRUPA bu ekol'e yaslanıp kendi değerleriyle İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra büyüdü ABD'nin rakibi oldu. Ne ABD'de, ne de AB'de kimse RAKİP olduklarını söyleyemiyor.
Söylendiği an SAVAŞIN tırmanacağı yeri tahmin etmek imkansız. Herkes MÜTTEFİK gibi davranıp yeni yollar yeni ittifaklar kurma peşinde. Özellikle ALMANYA...
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ABD basını aracılığıyla görüşlerini ara sıra açıklıyordu.
Scholz, KÜRESEL bir bakış açısıyla yine bunu yaptı... Her satırının arasında, altında mesaj yatıyordu... Mesela Olaf Scholz, tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçişte, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın büyük rol oynadığını ifade ediyor ve "Putin'in Ukrayna'daki savaşı, emperyalizm kavramını Avrupa'ya geri getirdi..." diyordu. Sonra konuyu açarak "Avrupa ülkeleri için komünizmi barışçıl yöntemlerle devirmek mümkün oldu. Almanya, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Demir Perde'nin kalkması ile birlikte küresel ticarette önemli bir noktaya geldi. Avrupa ülkeleri, küresel ticaretten faydalanarak gelişti ve refaha kavuştu. Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılışını olumlu karşılamadı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Sovyetler'in dağılmasını "20. Yüzyıl'ın en felaket olayı" olarak nitelendirdi. Yaşananlardan dolayı Batı'yı suçladı. 2007'de, uluslararası hukukun aslında ABD egemenliğini devam ettiren araçlar olduğunu söyledi. Ertesi yıl, 2008'de Gürcistan'ın topraklarını işgal etti. 2014'te Kırım'ı ilhak etti ve 2022'de Donbas bölgesini işgal etmek için Ukrayna'ya savaş açtı... Yaşanan bu savaş, Çin'in küresel ticaret ve üretim devi olarak yükselişe geçmesiyle birlikte, dünyayı çok kutuplu bir hale getirdi..." Almanya Başbakanı olan biteni "KÜRESEL MİLAT" diye de yorumladı... Scholz, 24 Şubat'tan bu yana yazdıklarımı onaylar gibi şunları da paylaştı: "Savaş, Ukrayna ile sınırlı kalmadı. Putin, Avrupa'yı bölmek ve yok etmek istedi. Avrupa'nın parçalanmış, sürekli sorunlarla çalkalanan bir kıta olmasını arzuladı. Ama bunu başaramadı. Almanya, Avrupa'nın birliği ve beraberliği için gece gündüz çalıştı. Almanya, artık ordusunu son teknoloji silahlarla donatmayı kendisine görev edindi.
Avrupa ülkelerinin askeri mevcudu ve teçhizatı yetersizdi. Çünkü bütün komşularınız dost iken, 500 bin asker beslemeye ihtiyaç duymazsınız. Putin, bu ortamı da değiştirdi ve savaşı Avrupa'ya taşıdı..." Evet! AVRUPA ile RUSYA bu kadar iyi ilişkiler içindeyken ne oldu da SAVAŞ kapıyı araladı?
Putin'in tek başına dünyayı karşısına alması mümkün müydü?
Elbette hayır. Peki o zaman neler oluyordu? Kim ne istiyordu?
Bu Türkiye'ye nasıl bir gölge ile yansıyacaktı?
Buna bakalım...
İsimlere pek fazla girmeden ilerleyelim... Avrupa'nın içinden yükselen Londra ve Washington'da da etkili kolları olan KÜRESELCİ EKOL dünya için başka, Trump gibi Cinping gibi Erdoğan gibi Putin gibi liderler başka hayal kuruyor.
Çok uzağa gitmeyelim. Mesela Başkan Erdoğan farklı, Abdullah Gül-Kemal Kılıçdaroğlu-Meral Akşener-Ekrem İmamoğlu farklı bir Türkiye ve dünya peşinde koşar. Haliyle yol farklı olunca ortaklıklar da ittifaklar da farklı olmaktadır.
Özellikle GEZİ OLAYLARI sonrası Erdoğan ve Türkiye, makas değiştirdi. AVRUPA İLE YÜRÜYEN TÜRKİYE oyunun oradan kurulduğunu görünce hızla o eksenden uzaklaştı.
Aynı dönemlerde İNGİLTERE de uzaklaşıyordu. Zaten 3 yıl sonra ayrılığı BREXIT ile ilan ediyorlardı. Dünya 2013'ten itibaren çatırdıyordu. Eski olan çok şey değişmek zorunda kalıyordu.
Trump zaten AVRUPA'ya açıktan fırça atan bir başkandı!
Putin ise ordularıyla UKRAYNA'yı aslında AB'yi bitirmek için sahaya iniyordu. Olaf Scholz'un da dediği gibi Rothschildler'in, Soros'ların önderliğinde SOVYETLER yıkıldı, AVRUPA'nın önü açıldı.
Bu KÜRESEL EKOL'ün önünün açılması, hızla büyümesi ve ABD'nin yakın zamanda tükenmesi anlamına gelmekteydi.
İKİZ KULE saldırıları buna itirazdı! Zaten savaş o andan itibaren tüm hızıyla her yerde sürmekte...
Türkiye'de de...
Aslında SOVYETLER'in yıkılışından sonra gelen fırtına AB'yi büyütüp ÇİN'i güçlendirip ABD'yi çökertmek içindi. Kurgu burada hiç konuşulmadığı için çok kişi bir şey anlamıyordu. ABD kendi eliyle büyüttüğü ÇİN'e ve onun daha sonra yanında yer alacak olan AB'ye yenilecekti.
Rusya, Sovyetler'in bakiyesi de olsa arada kaldığı için bir söz hakkı olmayacaktı. AVRUPA ve oradaki HANEDANLAR yeni sistemi kuracaktı. Orta ve küçük güçleri kenarda tuttuğunuzda buna en sert karşılığın ABD'den gelmesi gerekiyordu. Öyle de oldu. Olaf Scholz'un da altını çizdiği gibi SOVYETLER'in yıkılışından sonra başlayan AVRUPA'nın asıl yükselişi şimdi aynı koordinattan gelen saldırılarla sarsılıyordu!
Yani KÜRESEL EKOL silahın gölgesiyle karşılaşıyordu.
Enerji kartıyla çaresiz kalıyordu.
Olaf Scholz'un da sözünü ettiği gibi şimdi ORDU KURMAYA başlıyorlardı. Belli ki SAVAŞLAR sürecekti bitmeyecekti... Kabaca özetlersek SOVYETLER'i yıkan AİLELER ve KÜRESEL EKOL Türkiye'de de Erdoğan'ın karşısındaydı. Dünya üzerinde başka hayali olan bu ekol, AK PARTİ içinde de taraftar bulurken CHP-İYİ PARTİ ve İmamoğlu da bu çizgiye asla ve kat'a uzak değildi. 6'lı masa bu akıma arkasını dönmüyordu. Masadaki kavga KÜRESEL Ekol'ün AİLE İÇİ ÇATIŞMASIYDI...
Tabii burada ALMANYA ile İNGİLTERE'nin masayı kapma yarışı da vardı! Kemal bey ALMANYA ile geleceği Rifkin'in temsil ettiği akım ile ufku kucaklamak istiyordu. İlk kez bu kadar yaklaştığını düşünürken Londra'dan bir rüzgar esiyor İmamoğlu'nu karşısına dikiyordu...
Ben ABD ile Rusya'nın Türkiye'nin izlediği politikalardan memnun olduğunu görüyor ve desteklerini artırarak devam ettireceklerini düşünüyorum.
Kemal Bey ise daha aile içi çatışmayı çözmeden, partisini kontrol edemeden, masayı ikna edemeden büyük sözlerle yürümek istiyor. Kemal Bey'in işi hiç kolay değil. Olaf Scholz'un ve temsil ettiği RUH dünya üzerinde budanırken gelip burada İPİ GÖĞÜSLEMELERİ MÜMKÜN
MÜ? Kemal Bey, MASA'nın başında savaşmak zorunda kalacak. BAŞKANLIK için yarışmaya gücü yetecek mi pek emin değilim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.