Sayı war!
HAZİRAN 2023 seçimleri ile ilgi pek fazla parantezi burada açtım. Hatırlayanlar olacaktır. Ortada hiçbir veri yokken hiçbir işaret yokken hiçbir baskın bir ses tonu yokken "Kemal Bey asla ve kat'a aday olmayacak" diye yazdım. Hem de sık sık...
ABD'ye, Londra'ya ve Almanya'ya gitti.
Yine aynı iddiamı tekrarladım.
Kemal Bey aday olamayacaktı.
CHP lideri olarak hakkıydı. İstemesi kadar doğal bir şey de yoktu.
Planı ve programı da oluşuyordu. Ancak istemek ve yola çıkmak yetmezdi.
KÜRESEL DENKLEMDE bir mekanizmaya oturmanız da gerekiyordu. Ben gelişmelere böyle bakarım. Gerisi beni çok da fazla ilgilendirmez...
İçerideki gelişmeleri takip ederim. Elbette çok değerlidir.
Ancak yetmez!
Bir savaş uçağı düşünün..
Bir çuval para verip alıyor, envanterinize katıyorsunuz.
Yakıtını mühimmatını koyup havalanıyorsunuz. Uçak sizin komutanızda. Öyle sanıyorsunuz! Dengeler değişince bir anda kendinizi yetersiz hissediyorsunuz.
Uçağın düşman tanıma sistemini siz yazmadıysanız, ÇİP'i siz üretmediyseniz havada süzülürken bile savunmasız olduğunuzu anlarsınız...
Bizde genelde böyle oluyordu. Siyasetçilerin pek çoğu neden getirildiğini nereye sürüklendiğini bilmez.
İştahla gelir işe koyulur. Ancak gelişmeler UÇAĞINIZIN YAZILIMI gibidir. Uçak size rağmen yol alır. Sizin değil de SİSTEMİN istediği yere gider!
Elbette bu tanımın dışına çıkan siyasetçiler vardır. Ancak genel tablo böyledir. Aynı çerçevenin İmamoğlu için de olduğunu düşünüyorum. Kemal Bey'in de farklı bir noktada olduğunu sanmıyorum. Eleştiri olarak kabul etmesinler ancak Kemal Bey AVRUPA'YI (özellikle ALMANYA'YI) yanına alarak defalarca seçim kaybettiği rakibi Erdoğan'ı tasfiye etmek istemektedir.
İmamoğlu da Kasım 2019'da gittiği LONDRA'DA hem içinde bulunduğu ittifakın hem de yapmak istediklerinin sinyalini veriyordu. Mesela Londra Belediye Başkanı ile bir araya geliyor ve arkasından "Sadiq Khan ile kentlerimiz arasında yeni bir başlangıç yapma adına harika bir görüşme gerçekleştirdik.
İstanbul ve Londra bundan sonra hiç olmadığı kadar yakın ve ortak akılla çalışacak..." diye sosyal medyadan mesaj paylaşıyordu... İKİ ŞEHİR arasında köprü olmaya çalışıyordu... Eleştirmiyorum.
Dünyada da bu işler böyledir.
Gidin uzaklara Brezilya'ya bakın. Orada da denge bundan farklı değildir... Sonuçlar KÜRESEL DENGENİN istediği şekilde belirlenir...
Aksi çok mümkün değildir...
İmamoğlu, LONDRA gezisinde dün de yazdığım gibi Chatham House'da da bulunuyordu.
Neyse...
Gelmek istediğim konu aslında başka. Kemal Bey, BÜROKRAT kimliğiyle CHP'nin lideri oldu. Siyaset farklı bir şeydi. Mesela Ekrem İmamoğlu'nu İSTANBUL'A kim aday olarak önerdi? Liderler genellikle büyükşehirlere iddialı isimleri koymazlar. Rakip üretmek istemezler. Siyaseten de doğal ve doğrudur. Ancak Kemal Bey kendisinden farklı bir kulvarda olan İmamoğlu'nu nasıl ve niye kabul etti?
Bilmiyoruz. Şimdi o isim geldi HAZİRAN SEÇİMLERİNE gidilirken "YASAK KARARI" ile en güçlü aday oluverdi.
Oysa CHP lideri JEREMY RIFKIN-MERKEL-ALMAN derin devleti üzerinden geleceğini ve bu kez Erdoğan'a karşı kazanacağını hesap ediyordu. Parayı da bulduğunu söylüyordu... Umudu da vardı. Ancak yetmiyordu...
Yetmezdi.
Yüzlerce kez yazdığım gibi ALMANYA'YA sıcak bakan bir ekibin gelmesi demek ABDİNGİLTERE ittifakının burada kaybetmesi anlamı doğurmaktaydı. Devamlı "Dünyada bu ekolü yenenler Türkiye'de AVRUPA'nın kazanmasına izin verirler mi?" diye sordum. Rusya'yı UKRAYNA'ya sokup AB'nin canını yakan İTTİFAK burada KEMAL BEY'in önünü kesmek istemez miydi? Olan biteni uzaktan izler miydi?
KÜRESEL DENGELER açısından mümkün değildi bu... Kemal Bey'in atladığı ıskaladığı buydu. CHP lideri 6'lı masada yalnız değildi tabii..
Ahmet Bey de Temel Bey de kendisi ile aynı fikirdeydi...
Ancak dengeyi değiştiren ve gidişatı belirleyen isim Meral Hanım'dı. Onlar ile pek çok konuda anlaşsa bile her paydada buluşma ihtimali yoktu. Dün de yazdığım gibi Abdullah Bey'in AK PARTİ'ye davet ettiği bir isimdi AKŞENER... İmamoğlu da kendisine çok yakındı. İYİ PARTİ'nin başkanı gibiydi zaten... Uzandıkları yerde LONDRA'NIN gölgesine dokunma kabiliyetleri vardı.
Bunu Başkan Erdoğan da Devlet Bey de bildiği için ara sıra "GEL BU TARAFA NE İŞİN VAR ORADA" diyorlardı..
Kemal Bey de artık bunu anlamıştı. CHATHAM HOUSE'da boy gösteren İmamoğlu için "SİYASİ YASAK" kararı çıkıyor, kendisi ALMANYA'YA giderken masanın önemli ortağı MERAL HANIM Ankara'dan Saraçhane'ye akıyordu... Otobüsün üzerinden 85 milyon vurgusu yaparak ADAYINI AÇIKLIYORDU... Dikkat ederseniz Kemal Bey de Ahmet Bey de İmamoğlu'na destek atarken, devamlı 16 MİLYON'LU mesaj vermekteydiler. Yani ADAYLARI İMAMOĞLU değildi. Bu nedenle asla ve kat'a "85 MİLYON" cümlesi duymuyordunuz!
EKOLLER ÇATIŞIYOR, MASA sallanıyordu.
Kemal Bey, "MİLLET İRADESİNE GASP" mottosunu öne çıkarıp yine İMAMOĞLU'nu görmezden gelmeye çalışacaktı. Meral Hanım ise bu mottonun önüne İMAMOĞLU ismini koyacaktı. Dediğini yaptıracaktı.
Kemal Bey, bütün binalara posterlerini astırsa da bu oyunda eli zayıf olandı...
Daha önce de örneklerini gördüğümüz gibi Londra'ya karşı tavır almak konusunda çok dirençli olamayacaktı...
Zaten partisi de iki ana parçadan oluşuyordu.
ALMAN MECLİSİ'nde konuşma fırsatını, İmamoğlu'na gelen YASAK nedeniyle kaybediyordu.
Meral Hanım'ın maçı 2-0'a getirmemesi için de jetle dönüyordu. Dönmek zorunda kalıyordu. CHP liderinin etrafında da İmamoğlu'na Londra ilişkileri nedeniyle sıcak bakan isimler vardı.
İmamoğlu süreci netlik kazandığında "OLACAKLARI" yazmak daha kolaydı. O vakte kadar 6'lı masanın kavgasına odaklanalım... Çok sürprizler olacak.. Hazırlıklı olalım...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.