ERGÜN DİLER

Masada kriz

ORTALIK bir anda karıştı.
Toz duman hakim oldu.
Ekrem İmamoğlu'na getirilen siyasi yasak ve verilen hapis cezası içeride ritm bozukluğuna yol açtı. Tansiyon yükseldi.
Gerilim baş gösterdi. Durum böyle olunca haliyle herkes kendi bulunduğu mevziden olan biteni yorumlamaya başladı.
'İmamoğlu siyaseten silinecek mi?' '6'lı masanın adayı olabilecek mi?' "Kemal Bey buna izin verecek mi?" gibi bir çuval soru sırada beklemekte...
6'lı masanın diğer üyeleri bu gelişme karşısında nasıl bir tutum içinde olacaklar? Mesela HDP bu olan bitene ne diyecek? Demirtaş'ın "Oldu olacak Pınarhisar'a gönderin" mesajı kime ne anlatıyordu?
Herkesin bu olanlara bir yaklaşımı vardı, olması da doğaldı. Ancak benim ki sanırım farklı olacaktı. Böylesine önemli kırılmalara asla ve kat'a içerideki isimler üzerinden bakmam. Gelin yine biz farklı bir yol izleyelim.
Kimsenin girmeyeceği bir yoldan ilerleyip adımlarımızı sıklaştırıp SARAÇHANE'ye gelelim...
Ancak ilk adımı Londra'dan atmak durumundaydık...
Geçtiğimiz günlerde çok önemli bir isim hayata veda etti. Bu isim, dünya üzerindeki en etkili aile olarak bilinen Rothschildler'in YAŞAYAN EFSANELERİNDEN BİRİYDİ.
SİR Evelyn de Rothschild, 91 yaşında öldü. BU AİLE, dünyaya bankacılığı öğreten KRALLARIN KRALİÇELERİN parasını yöneten savaşlardan servetler elde eden bir organizasyondu...
Süveyş Kanalı'nın işletilmesinden Napolyon Savaşları'na kadar işin merkezindeydi. AVRUPA'nın nabzını elinde tutan AİLE doğal olarak da paranın merkezlerinden LONDRA'da da çok güçlüydü.
Evelyn de Rothschild'in hayatına girecek değilim. Ancak önemli bir figürdü. Öldü. Cenazesi ve orada konuşacaklar listesi sorun oldu. SİR Evelyn de Rothschild, kendisinden önce ölen KRALİÇE II. Elizabeth'in KARA KUTUSUYDU.
Ekonomik faaliyetlerde her şeyi ona danışırdı. Kraliçe ölünce yerine KRAL olarak oğlu Charles geldi. Ancak Kraliçe'nin en yakını olan ROTHSCHILD ölüyor ama cenazeye CHARLES gitmiyordu. Charles gitmediği gibi kuzeni Jacob Rothschild de, katılmıyordu. Konuşan isim ise ABD eski Başkanı Bill Clinton oluyor ve "Aile içindeki kavga dünyayı etkiler. Buna bir son verin" diyordu. Evelyn de Rothschild ve eşi Lynn Forester Rothschild, evlendiklerinde balayını Clinton'un misafiri olarak BEYAZ SARAY'da geçiriyorlardı... Düşünün... Aile arasında bölünme vardı, bunu da Clinton'un cenazedeki sözlerinden anlıyorduk!
Kraliçe'nin ölmesi, yerine Charles'ın gelmesini çok anlamasak da herkesi etkileyecek kadar önemli bir gelişmeydi.
Kraliçe'ye bağlı kanat, karşı oldukları Charles'ı göreve gelir gelmez KÜÇÜK DÜŞÜRMEK için yapmadıklarını bırakmadı.
İmza bile atamayan bir KRAL profili ortaya çıkarmak istedi.
Bir ölçüde de başarılı oldular.
Charles ve oğlu William'ın oluşturduğu, bizlerin pek bilmediği HANEDANLAR İTTİFAKI karşısında koca bir BLOK bulunmaktaydı. Bu iki gücün de ABD'de önemli ortakları vardı.
Bu iki gücün mücadelesi haliyle Türkiye'ye de yansıyordu. Zaten hep yansımıştı. Aksi mümkün de değildi. İngiltere merkezli bu akım da, Almanya merkezli diğer akım da, burada her daim kapıştı ve savaştı. Şimdi olan da buydu...
Şuan içeriye girelim...
Ekrem İmamoğlu göreve geldikten sonra Çin konsolosu, Almanya eski Cumhurbaşkanı, AB büyükelçileri, ABD büyükelçisi ve Türkiye'deki önemli iş insanları ile bir araya geldi. Mesela kendisini ziyaret edenlerden biri de ÖMER KOÇ'tu.
Önemliydi... Hatta İmamoğlu sosyal medya hesabından Ankara Büyükelçiliği'nden MI6 Başkanlığı'na giden Richard Moore ile yazışıyordu. Aynı şekilde balıkçıda yemek yediği İngiliz Büyükelçi Dominick Chilcott ile de... İmamoğlu herkesle oturup konuşsa da herkesle bir yol arasa da çıkışı CHATNAM HOUSE'da buluyordu. İngiltere'ye yakınlaşmanın doğru şık olduğunu düşünüyordu.
Siyasetini de buna göre inşa etmek istiyordu. Son derece doğal. Dünyada böyle bu işler çünkü...
Neyse... İmamoğlu ALMANYA ziyaretlerine rağmen direksiyonu İngiltere'ye kırıyordu. NET! Bu nedenle CHATNAM HOUSE'da ağırlanıyordu. Chatham House'ın İSTANBUL SERMAYESİ ile yakınlığı ise sanırım SIR değildi.
İmamoğlu gittiği Londra'da Goldman Sachs, JP Morgan, Morgan Stanley, Citi Group, Credit Suisse, HSBC, Barclays ile masaya oturuyordu. Hatta Chatham House'da oturduğu koltuğun arkasında Abdullah Bey'in fotoğrafı bulunmaktaydı.
"Uluslararası ilişkilere katkıda bulunan" isim olmaktan dolayı aldığı ödül bulunmaktaydı...
YASAK KARARINDAN sonra İmamoğlu'nun yanındaki isim olarak çok öne çıkan Meral Hanım da Abdullah Bey'in isteğiyle ısrarıyla AK PARTİ'nin kurucu üyeleri arasında yer alacaktı. Sonradan yollar ayrılsa da Meral Hanım'ın o dönemden bir teveccüh gördüğü bilinmekteydi. Buradan 6'lı masaya geldiğimizde karşımıza MAKRO PLANLARDA POLİTİKALARDA ÇOK DA FARKLI DÜŞÜNMEYEN GLOBAL BAKIŞ AÇISINA SAHİP İSİMLER GÖRÜLMEKTEYDİ...
Masanın sihri buydu. AVRUPA RUHU diye sık sık yazdığım KÜRESEL RUH, hepsini bir araya getirmekteydi. Zaten ERDOĞAN'a karşı olma nedenleri de buydu. ANCAK bir sorun vardı.
Masada Kemal Bey ile Ahmet Bey ALMANYA'nın kapladığı alana beğeni yollarken, Meral Hanım bunu İngiltere için yapıyordu... Ta başından beri Meral Hanım'ın İMAMOĞLU ısrarı ve Kemal Bey'in adaylığına karşı duruşunun nedeni buydu.
Kişisel değildi. İzlenecek politikalardaki küçük ancak etkili ayrıntılar içindi... "SEÇİLECEK ADAY" kalıbının arkasında yatan asıl mesele buydu. Meral Hanım, Kemal Bey'in CHP'siyle yan yana gelirse partisinin taban kaybedeceğini biliyordu. İmamoğlu ise doğru isimdi. Onu büyütürken partisinin de büyüyeceğini görecek kadar zeki, akıllı ve tecrübeliydi.
6'lı masa, YASAK gelse de İMAMOĞLU için hala "ADAYIMIZ" diyemiyordu!
Kemal Bey ve Ahmet Beyler için kolay değildi. Meral Hanım da onlar gibi düşünemez ve hareket edemezdi. Bu nedenle YASAK'ı fırsat bilen AKŞENER kimseye sormadan İmamoğlu'nun yanına, SARAÇHANE'YE geliyordu. Kemal Bey ise Rifkin'le güvenli alan olarak ALMANYA'da buluşacakken planı suya düşüyordu. Kemal Bey Alman Meclisi'nde konuşma şansını kaybediyor, CHATNAM HOUSE'daki irtibatlarıyla öne çıkan İmamoğlu nedeniyle gezisini yarıda kesmek zorunda kalıyordu! Meral Hanım, Kemal Bey'den önce CHP'li Belediye Başkanı'nın yanında oluyordu...
6'lı masa da MERAL HANIM'a rağmen "MİLLET İRADESİNE DARBE" diyerek 23 Haziran'a gitmeyi ve İmamoğlu'nu dışarıda tutmayı planlıyordu... İmamoğlu'na gelen YASAK'ı kullanıp Erdoğan'ı yenmek için hamle yapmak isteyeceklerdi. Masadaki mücadele sürecekti... Peki Erdoğan küresel güçler tarafından tasfiye mi edilmek isteniyordu? Ya da bir güç MASAYI dağıtarak Erdoğan'ın izlediği büyük politikaların devamını mı istiyordu? Düşünün bakalım... Olay kabaca budur.
Tabii bize göre!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.