Rakamların dili
OLAN BİTENE yerel gözlükle BAKILDIĞI İÇİN HEM MESAFE HEM HEDEF SEÇİMİNDE ZORLANIYORUZ.
Yıllardır en büyük eksiğimiz SİYASETİ ve EKONOMİYİ aynı anda değerlendirip ÜLKENİN ROTASININ belirlenmesine katkı yapacak yetişmiş insanın az oluşudur.
Bambaşka bir muhakeme, bambaşka bir alt yapı isteyen bu PENCERE açık olduğu sürece olan biteni anlamak bizler için zor olacaktır. PROPAGANDA yapmak ise kolaydır! Oysa zor ve güzel olan KÜRESEL OYUNU görüp buna göre adım atmaktır.
Dün burada Tuncer Kılınç'ın kaleme aldığı yazı üzerinden bir değerlendirme yaptım. Amacım kimseyi eleştirmek değildi. Ancak bakış açımız fazlasıyla eksikti! İlk düğme yanlış iliklenince haliyle gömleğin biçimi bozulmaktaydı...
Neyse... Dün yazımı OKUYAN YAKIN BİR DOSTUM Londra'dan ulaştı... Geçtiğimiz pazar günü Londra'nın en önemli otellerinden birinin pahalı bir restoranında ULUSLARARASI TRAFİĞİN içinde olan çok kritik isimle yemekte buluşmuş.
Dostumun misafiri aynı zamanda NETANYAHU'nun da 20 yıllık dostu... Dostum yazımı okuduktan sonra misafirinin değerlendirmesini benimle paylaştı... Netanyahu'nun SIRDAŞI olarak da tanımlayabileceğimiz isim şunları söylemiş: Netanyahu ile sık sık görüşürüm. Sen biliyorsun zaten.
Geçtiğimiz günlerde "Sana çok özel bir şey söyleyeceğim" diyerek davet etti. Kalkıp gittim. Hiç uzatmadan söze girdi. ABD'de büyük hazırlık var. Bir şekilde ÇİN'i vuracaklar. Gelişmelerin tümü bu istikamette. Ben de bunun üzerine bütün birikimlerimi ALTINA döndürdüm...
Dostumun anlattıklarına odaklanınca aklıma ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'in, Çin Genelkurmay Başkanı Li Zuocheng'le yaptığı iki görüşme geldi! Bob Woodward ve Robert Costa tarafından yazılan TEHLİKE isimli kitapta bu bölümler anlatılıyordu. Milley'in, 30 Ekim 2020 ve 8 Ocak 2021'de olmak üzere iki kez Çinli mevkidaşı Li'yi aradığı ve iki devlet arasında savaşın çıkmasına izin vermeyeceğini söylediği ileri sürülüyordu. Öncesinde ise ABD Genelkurmay Başkanı'nın "Trump'ın, başkanlık koltuğunu bırakmamak için görevinin son haftalarında Çin'e savaş açabilir..." dediği sızdırılmıştı...
Kimse böyle bir savaş çıkmaz diyemez. Ancak sonuçları itibariyle dünya yaşanmaz bir yer olur. Rasyonel bakıldığında SAVAŞ son seçenek bile değil.
Tabii bence... BORÇ TABANI giderek artan ÇİN'i başka yollarla durdurma ihtimalleri varken PAHALI, ACILI ve KANLI bir yol seçilmez diye düşünmekteyim. 24 Şubat'tan bu yana RUSYA'nın UKRAYNA işgalini hem ABD hem de AB açısından değerlendirip konuyu ÇİN'e bağlıyorum. Dünya haritasını önünüze aldığınızda biraz da rakamlara hakimseniz ABD'nin karşısında iki büyük gücün olduğunu görürsünüz.
Bunlardan ilki AB, ikincisi ise ÇİN'dir.
ALMANYA içinden yükselen ve dünya üzerinde büyük güç olan TÖTONLAR daha önce de SOVYETLER'i yıkıp dengenin ABD ile ALMANYA yani AVRUPA BİRLİĞİ arasında olmasını istedi. AVRUPA BİRLİĞİ bu nedenle oluşturuldu!
Bu gücün ABD'de de büyük tabanı vardı. Ancak diğer güç SOVYETLER'den boşalan yere ALMANYA-AVRUPA'nın oturmasına itiraz etti. Olmadı...
Almanya'nın başını çektiği birlik, ekonomik güç, kültürel ve dini değerler açısından eksiksizdi. Ancak unutulan ve üzerinde durulmayan ENERJİ ve HAMMADDE sıkıntısıydı. Bu eksikliği ORTADOĞU'ya ve AFRİKA'ya yakın olarak kapatabilirlerdi.
Bunu da yapmalarına izin verilmiyordu. Zaten ABD, IRAK'a AB ile ORTADOĞU arasındaki bağı kesmek için giriyordu.
Pandemi bitiyor, savaş başlıyor, ancak arada bir TEST yapılıyordu! Çin'in en büyük gayrimenkul şirketi Evergrande LEHMAN BROTHERS vakasını yaşatıyordu! Piyasaya 300 milyar doların üzerinde borcu vardı. Sadece faiz ödemeleri her gün ortalama 28 milyon dolar artıyordu. ŞİRKET dönemiyordu. Gayrimenkulle ödeme yaparak ayakta kalmaya çalışıyor ancak olmuyordu.
Evergrande, Hui Ka Yan tarafından 1996 yılında Hengda Group adıyla Guangzhou'da kuruldu. Şirketin 280'den fazla şehirde bin 300'den fazla projesi bulunuyordu. Evergrande yıllar içerisinde varlık yönetimi, elektrikli araçlar, yiyecek ve içecek imalatı gibi alanlarda da faaliyet göstermeye başladı.
Grup ayrıca ülkenin en büyük futbol kulüplerinden biri olan Guangzhou FC'nin de sahibiydi.
Ancak DEVLET şirketi kurtarmak zorunda kalıyordu. Bu olay bize kadar gelmese de ÇİN'i sarstı. TİTANİC gibiydi. Sadece kendisi batmaz beraberinde pek çok sektörü de götürürdü!
Çin ne yapıp edip YÜZDE 10'dan az büyümemeliydi! Krizle ekonomik talep azalınca ÇİN'in ihracatı da düşüyordu. Cinping çaba harcasa da iç talep ihracatı dengeleyebilecek çapta değildi.
Gelir dağılımı son derecede bozuk olan ülkede bir ay boyunca bir tas pirince çalışan da, Şangay'da yüzbinlerce DOLAR kazanan da vardı.
Büyüme düşünce vergiler de düşüyordu. Vergi gelirlerinin düşmesi kamu harcamalarının da düşmesine yol açıyordu.
Bu büyümeyi daha da aşağıya çekiyordu. Devlet, topladığı verginin azaldığını görünce mecburen BORÇLANIYORDU.
Gelir azalınca BATIK KREDİLER için DEVLETİN sağladığı destek de azalıyordu.
Çok sayıda gereksiz yatırım ÇİN'in belini büküyordu. Yollar, köprüler, alış veriş merkezleri, alt yapı harcamaları... Bankalar kredileri geri alamıyor, devlet de destek olmaya devam etmek zorunda kalıyordu. Yani SİSTEM giderek zayıflıyordu..
Çin 2021'de YÜZDE 8.1 büyüyordu. Bu istenen bir düzey değildi. Bizdeki YÜZDE 1 BÜYÜME gibi bir şeydi...
Uluslararası Finans Enstitüsü 2021 için "Küresel Borç Monitörü" raporunu yayımladı.
Küresel borç tutarı, geçen yıl 2020'ye kıyasla 10 trilyon doların üzerinde artarak 303 trilyon dolara yükseldi. Küresel borç tutarı, 2020'de Kovid-19 salgınının etkisiyle 33 trilyon dolarlık artış göstererek 292,6 trilyon dolar olarak kaydedilmişti.
Batılı ekonomilerin borcu 2021'de 207,8 trilyon dolar olurken, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye gibi ekonomilerin borçları ise 95,7 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde Çin'in borcunda 7 trilyon dolarlık keskin bir artış yaşandı. Ülkenin borcu 60 trilyon dolara yükseldi.
Bu rakamlar ortadayken ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Güvenliği Danışmanı Amos Hochstein'a, senatörler tarafından "Moskova'nın ham petrol ve doğalgaz satışlarında savaş öncesine göre daha fazla para kazanıp kazanmadığı" soruldu. Hochstein ise yanıt olarak, "Daha fazla kazanıyor.
Bunu inkar edemem. Rakamlar ortada" dedi.
Aslında herkesin karşı olduğu RUSYA'nın normalde kayıp yaşamasını gerekiyordu. Ancak yaşamıyordu. Yaşamayacaktı.
Zararı gören önce AB sonra da ÇİN olacaktı. Yani savaş en son seçenek diye düşünüyorum...
Çünkü sonuca giden daha kestirme yollar var! Rakamlar üzerinden... Sizce?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.