Yüksek tansiyon
Birileri ısrarla Türkiye'nin ne kadar önemli ve büyük bir ülke olduğunu anlamak istemiyor. Dışarısı ise "Ne yapsak Türkiye yanımızda yer alır" diye sabah akşam plan yapmakta...
KARADENİZ'de görülen mayınların başımızı belaya sokmak için bırakıldığını yazdım. Sonra Savunma Bakanı Akar konuştu. Satır aralarında önemli mesajlar veren AKAR, şunları söyledi: Karadeniz'deki mayınları kim bıraktı, bilmiyoruz. Rus yapımı ama hangi ülke bıraktı araştırılıyor. 400 civarında mayın olduğu haberleri çıkıyor. Bulgaristan ve Romanya makamlarıyla görüştük. Tarama çalışmaları yapıyor onlar da... 'Belki NATO'ya ait mayın tarama gemilerinin Karadeniz'e girmesi için bir plan dahilinde bırakılmış olabilir' diyenler de var. Bizi sıkıştırmak için. Ama biz Montrö kurallarına bağlı kalacağız. Karadeniz'e savaş gemilerini sokmayacağız. Bu mayınlar halatından kopunca kendini kilitliyor. Ama imha edilen mayınlarda böyle bir sistemin olmadığını gördük. Yani bilerek böyle bırakılmış olabilir mi?
Araştırıyoruz...
Aslında bir operasyonla karşı karşıya olduğumuzu Akar da söylüyordu. Konumu icabı bu kadarı bile fazlasıyla açık ve netti... Binlerce kez yazdığım gibi Rusya UKRAYNA'ya değil AVRUPA'ya saldırıyordu. Olan bitenin UKRAYNA üzerinden anlatılması mümkün değildi. 48. gününe giden savaş sırasında PUTİN ilk kez MOSKOVA dışına çıktı. Savaşın bir zorunluluk olduğunu belirtip, "Başka seçeneğimiz yoktu. Ukrayna ile NATO'nun yakınlaşmasına izin veremezdik" dedi. Ve sonra baklayı ağzından çıkardı: Hedeflerimize ulaşıncaya kadar harekat sürecek...
Sık sık yazdığım gibi SAVAŞ kısa süreli değildi. Konu UKRAYNA olmadığı için GİZLİ ÖZNE AVRUPA olduğu için savaş sürecekti. Zararı görecek olan yaşayacak olan ve dünya üzerindeki egemenliğinden vazgeçecek olan AVRUPA'ydı. Yani Putin ve arkadaki ABD bunu istiyordu. Planları gittikleri hedef buydu. Avrupa da bunu net olarak gördüğü için AVUSTURYA BAŞBAKANI Karl Nehammer'i Putin'e yolladı.
Nehammer, Rusya'nın 24 Şubat'ta başlattığı işgalden bu yana Moskova'da Putin'le görüşen ilk Avrupalı lider oldu. Görüşme çok sertti. Tansiyon çok yükseldi. Nehammer, "Bu savaş bitmeli. Kazanan sen olamazsın. Yaptıklarının hesabı sorulacak..." diye yükseldi. Nehammer, "Savaşın dehşetini tartıştık ancak kısa vadede savaşın biteceğini söylemek çok zor" diyerek noktayı koydu! Zaten Nehammer dönüyor, Putin ertesi gün "SAVAŞ TÜM HIZIYLA SÜRECEK" diyordu...
Avusturya dün de yazdığım gibi sadece AVUSTURYA değildi. HABSBURG demekti, İSVİÇRE demekti Almanya demekti, İspanya ve Portekiz demekti, Hırvatistan demekti...
Hanedanlar üzerinden, AİLELER üzerinden koca bir EKOL'ün taşıyıcısı demekti...
Bu nedenle Putin'in yüzüne karşı sert çıkabiliyordu. Putin de cevabını veriyor bildiğini yapıyordu...
Bu görüşmenin öncesinde TÜRKİYE MAYIN sorunu yaşıyordu. Görüşmenin ardından ise ABD'de metroda TERÖR kendini gösteriyordu. New York kentinde bir metro istasyonunda gerçekleştirilen silahlı saldırıda onlarca kişi kurşunların hedefi oluyordu. Büyük panik yaşanıyordu. Olay yerinde 4.5 kg. patlayıcı ele geçirilirken, gaz maskesi takan saldırganın olay yerinden kaçtığı ileri sürülüyordu. Olay sıcak olduğu için detay verilmeyecekti. Ancak SALDIRIYI KİM NEDEN ve NİYE YAPTIRIYORDU? ABD'ye terör neden giriyordu? Kim ne istiyordu? Soru çok. Ancak bakılması gereken adres UKRAYNA'ydı.
Rusya işgal eden taraf da olsa arka planda ABD'nin olduğu sır da değildi. İki büyük gücün AVRUPA'yı tasfiye için anlaştığı aklı başında herkes için ortadaydı. Rusya'yı yanlarına çekip ÇİN ile bütünleşerek KÜRESEL OYUNU sahneye koymak isteyen AVRUPALI HANEDANLAR hedefti. Bu AİLELERİN ABD'ye uzanan kolları da yok değildi. New York'taki saldırının arkasında muhtemelen AVRUPALI istihbarat örgütleri vardı. Ancak Amerikalı yetkililer çıkıp saldırganın kimliğini RUS EKOLÜ üzerine inşa etmeleri de sürpriz olmazdı. Böylece RUSYA yine öteki, Putin de yine DÜŞMAN olurdu. ABD ile RUSYA anlaşarak kavga etmeye devam ederler senaryoyu canlı tutarlar ve AVRUPA'nın ensesinde boza pişirmeyi sürdürürlerdi.
Hem oyunu kuran ABD-İngiltere hem Ukrayna'ya giren Rusya hem de ateşten topun kendisine geldiğini gören AVRUPA fena halde Türkiye'ye ihtiyaç duymaktaydı. Anlatmak istediğim buydu...
Ve bu dengeyi Başkan Erdoğan ellerinde tutuyordu...
Böylesine can yakan gelişmelerin yaşandığı dönemde ortalama ömrü 1.5 yıl olan KOALİSYONLARLA yönetildiğimizi düşünün! Ya alelacele TARAF olurduk ya da BOCALARDIK! Bazıları görmek istemese de Erdoğan BARIŞ çabasıyla hem prestij hem de zaman kazanıyordu...
Savaşın getirdiği türbülansın ülkeye girmesine izin vermediği gibi TÜRKİYE'yi DENİZALTISINI, UÇAK GEMİSİNİ, İHA'sını SİHA'sını KENDİ YAPAN ÜLKE konumuna getiriyordu! Koalisyonlarla piyade tüfeği yapamayan ülkeden üst lige çıkıyorduk! Gariptir bunu DIŞARISI İÇERİDEN DAHA İYİ GÖRÜYORDU... Anlamadığım da buydu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.