Günaydın!
RUSLAR Ukrayna'ya girdi. Çok kişi hala bunun nasıl gerçekleştiğine inanmakta zorlanıyor. Savaşın acı fotoğrafları dünya medyasının manşetlerinde...
Büyük bir dram yaşandığı ortada. İç içe geçmiş iki ülke, iki devlet, iki millet, iki mezhep, şimdi boğaz boğaza. Gücü olan diğerini tüketiyor... Ukrayna kaybeden gibi dursa da en çok canları yanan onlar olsa da bu YAKAN TOP hızla AVRUPA'ya doğru ilerlemekte... Zaten amaç da stratejik olarak burasını bitirmek...
AVRUPA savaşsız geçen 70 yılda çiçekle böcekle uğraştı.
Hiç bugünü hesap edemedi.
Böyle bir adımın atılacağını hiç mi hiç düşünmedi. En son BUÇA'da vahşet görüntüleri ortaya çıktı. Avrupa Birliği de hemen YAPTIRIM KARTINA SARILDI! Şaka gibi ancak böyle yaptı.
"Bugün Buça ve diğer birçok yerde insanlığa, masum sivillere karşı işlenen suçlara karşı öfkemizi ifade ediyoruz..." sözleriyle Putin'i, Rusya'yı ve oluşturulmak istenen BÜYÜK DENGEYİ durduracaklarını sandılar...
AVRUPA kendi içinde büyük kavga vermekte. Pek çok üye devlet "RUSYA'YA YAPTIRIM UYGULARKEN PETROL VE GAZI DA KATMALIYIZ" ısrarını sürdürmekte. Haklılar.
Ancak istemek başka gerçekleştirmek başka... Bu talebe cevap doğrudan AB Konseyi Başkanı Charles Michel'den geldi: "Avrupa Birliği, er ya da geç, Rus petrol ve doğalgazına yaptırım uygulamak zorunda kalacak..." İyi de nasıl? Bu fırsatı size vereceklerini nereden çıkartıyorsunuz!
Savaştan önce de yazdığım gibi RUSYA çok iyi ilişkiler kurduğu AVRUPA'nın karşısına dikildi. Bunu sağlayan güç ABD-İNGİLTERE ortaklığıydı.
Bu akıl, savaşı UKRAYNA sınırlarına yığarak AVRUPA'ya ECELİ gösterdi! Yaşananları ve gelinen noktayı özetleyen harika saptamalar vardı. Bunlardan biri de AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e aitti! Borrell "Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açması AVRUPA'yı uyandırdı" yorumu yapıyordu. Bu kesinlikle doğru.
Ancak ya geçse! Borrell sonra asıl meseleye geliyordu. Burası işin PÜF noktasıydı... "Bugün kömür ithalini yasaklıyoruz. Ama bu genel faturanın çok küçük bir bölümü. Enerji bağımlılığımızı mutlaka azaltmalıyız. Avrupa değişen dünyada zayıf kaldı...
Avrupalılar nasıl bir dünyada yaşadığımızı iyi analiz etmeli.
Avrupa dünya nüfusunun yüzde 5'ini temsil ediyor. Enerjimiz son derece dışarıya bağımlı. Yoksul, bağımlı ve azız. Bu, gelecek için sihirli bir formül değil. Ama şükürler olsun Avrupa Birliği var.
Her birimiz yalnız olsaydık, bu krizlerle tek başımıza mücadele edecektik. Birlik bizi güçlü kılıyor.
Avrupa'yı birlik içinde savunmaya ve geleceğini güçlendirmeye devam etmeliyiz... AVRUPA BİRLİĞİ savaşın başlangıcından bu yana RUSYA'ya 35 MİLYAR EURO yakıt ödemesi yaptı. Ukrayna'ya ise 1 milyar Euro'luk askeri yardımda bulunduk..." Çok uzun zamandır yazdığım gibi AVRUPA Türkiye olmadan enerji sorununu asla ve kat'a çözemezdi. Türkiye'yi 1963'ten bu yana kapının önünde bekletirken bugünleri görmeleri gerekiyordu. Avrupa içindeki TÜRKİYE, Berlin'i Paris'i CİDDE'ye MEKKE'ye, Almatı'ya Kazablanka'ya, Tripoli'ye, Mogadişu'ya taşırdı...
AVRASYA'dan ASYA'ya ORTADOĞU'dan AFRİKA'ya kadar her yerde kapı açardı. ANCAK KÖRLÜKLERİ buna izin vermedi. ABD'ye karşı RUSLAR'ı yanlarına alacaklarını ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ayaklarına vurulan prangadan kurtulacaklarını düşündüler. Şimdi korkudan titriyorlar... SAVAŞTIKLARI KREMLİN'e petrol ve gaz nedeniyle para yağdırıyorlar, boyunlarına ilmik geçiren RUSYA'nın savaş masraflarını ödüyorlar. Yani SAVAŞI finanse ediyorlardı... ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ!
Stratejik olarak KÖRLÜK böyle bir şeydi işte...
Uzun zamandır yazdıklarımı onaylayan sözler yine Josep Borrell'den geliyordu. Ve bu sözlerin çok dikkatli okunması gerekiyordu: "Savaş sadece güç dengesi el değiştirince bitecek. Bu savaşı bitirmek istiyoruz ama 'ne koşulda olursa olsun' şeklinde değil. Ukrayna kendisini savunmaya devam etmeli ve biz Ukrayna'ya yardım etmeliyiz. Ama savaşın tarafı olmaktan, savaşı Avrupa'ya yaymaktan da kaçınmalıyız... Enerji bizim için Aşil'in topuğu. Evet, bu bizim en zayıf noktamız ama aynı zamanda Rusya'nın en güçlü kartı. Şimdi bu durumdan gereken dersleri çıkarmak gerekiyor. Rusya'dan ucuz enerji alındığı sanılıyor. Ama bu para, askeri kapasitenin genişletmesine yatırılıp sonra da o silahlar size dönüyorsa, bu artık ucuz bir enerji değildir. Putin askeri imparatorluğunu nasıl kurdu? Bize sistematik olarak sattığı enerjiden gelen paralarla. Rusya günde 200 milyon varil petrol üretiyordu.
Gaz fiyatları korkunç arttı. Bu sayede Suriye, Afrika, Libya, Kafkaslar ve şimdi Ukrayna'ya döndü. Bu ucuz enerji bizim için artık ucuz bir enerji değil.
Bize çok pahalıya mal oluyor. Derhal bu enerji bağımlılığından kurtulmalıyız..."
Gelelim Türkiye'ye...
Bulunduğumuz konumun dünyada eşi benzeri yok. Ancak 3 asırdır biz bunu iyi kullanamadık.
AVANTAJLARIMIZI kalemizde gol olarak gördük. Şimdi inanılmaz bir fırsat önümüzde.
Öyle böyle değil. Bana en çok "HANGİ EKSENDE OLMALIYIZ?" sorusu gelmekte... Maalesef içeride pek çok isim, belli kamplara aittir.
Öteden beri böyledir. ABD'ye de Avrupa'ya da Rusya'ya da Çin'e de sıcak bakan merkezler, isimler var. Doğal. Oyunu kuran ABD ile İNGİLTERE... Tasfiye edilmek istenen de AVRUPA...
Bu savaş çok eski bir savaştır.
Ailelere hanedanlara kadar gider. Biz ABD-İNGİLTERE ekseniyle olacaksak Rusya'ya yakın bir mesafe koyacağız ve AVRUPA'nın tasfiyesini hızlandıracağız demektir...
Avrupa ile zor günde kenetlenirsek de HASTA AVRUPA'yı ayağa kaldıracağız sonucu ortaya çıkacaktır. Ben TÜRKİYE hangi kanatta olursa olsun "BÜYÜK PAY almalı" diyorum. TÜRKİYE oyunu bozacak tek ülke şu an!
Bazılarının anlamadığı da bu.
Rusya için de Avrupa için de ABD için de İngiltere içinde durum böyle. Binlerce kez "Savaş hemen bitemeyecek" diye yazdım. Bitiyor mu? Bitmez!
Borrell'de adeta yazdıklarımı onaylayıp "Savaş sadece güç dengesi el değiştirince bitecek" diye not düşüyordu. SAVAŞ BİTMEDEN TÜRKİYE gideceği yeri iyi hesap etmeli.
BARIŞ için gösterilen çabalar tarihimize yakışır adımlar. Bize prestij de zaman da kazandırıyor.
Tamam. Yine de herkesten alacağımız çok pay olduğunu unutmayalım. Şu ideolojik kısır tartışmaları bırakıp GELECEĞİ kurmalıyız. Fırsat büyük. Her şık bize kazandırır. Sadece akıllı ve ısrarlı olmak durumundayız.
Herkesin bize ihtiyacı var! Kesin!
Ancak bizim kime ihtiyacımız var!
Buna iyi bakmak gerekmekte...
Kendi denizlerimizde gaz ve petrol ararken gelen tehditleri unutmadan AVRUPA'nın düştüğü çaresizliği akıldan çıkarmadan ENERJİ meselesini bu KAOS'ta çözüp devam etmeliyiz! Fırsat bu fırsat...
Kapımıza her gelenin DOST olduğunu da sanmayın... Gücü olanın ayakta kaldığını da sakın pas geçmeyin...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.