Alman hesabı!
RUSYA'NIN Ukrayna'ya saldırması askeri gücünü sahaya indirmesi, Zelensky'nin akıl almaz tutumları, Putin hakkında çıkan pek de gerçeği yansıtmayan haberler, petrol ve gazda vananın Kremlin'de olması, Almanya'nın Katar'a gidip enerji sorununa çare araması, Bosna ve NATO üyeliği üzerinden BALKANLAR'ın kaşınmaya başlanması gibi önemli gelişmeler var.
Takip edenler bilecektir.
Sık sık yazıyorum! Bu savaşın nedeni asla ve kat'a Ukrayna ile Rusya arasındaki sorunlar değildi.
AZAK ve KARADENİZ kıyılarını hedefleyen RUS BİRLİKLERİNE bakınca bu daha net ortaya çıkmakta...
Bir önceki Alman Başbakanı Merkel, BRÜKSEL'de alınan NATO kararları için farklı düşünüyordu. Rusya ve Çin'i hedefe koyan bakış açısına itiraz ediyor ve "Çin ile ayrıştığımız noktalar kadar birleştiğimiz noktalar da var. Çin tehlikesi abartılıyor..." diyordu. "Çevremizde yangın olduğunda artık ABD sorumluluk almıyor" diye konuşan Merkel, "Türkiye'nin NATO üyesi kalması lazım.
Bunun için çaba sarf etmemiz gerekir. Çünkü Avrupa mevcut durumda kendini savunamaz..." sözleriyle kocaman bir dengeyi anlatıyordu.
Zaten Almanya'nın ve AVRUPA'nın bu tutumu, önce ABD'yi sonra İngiltere'yi rahatsız ediyordu. Trump sık sık Berlin'e "Bunlar bizim düşmanımız" diyordu. İşin garibi kimse bu sözlerin üzerinde durmuyordu.
Rusya üzerinden AVRUPA'ya saldırı geleceğinin en kuvvetli işaretlerinden biri de 2020'de gerçekleşiyordu.
ALMANYA, Çin için ELİT girişim başlatıyordu.
Çin'in, yapay zeka ve 5G gibi teknolojide attığı adımlar, "Tek Kuşak Tek Yol" hamlesi ile birleşince ekonomik ve siyasi olarak KÜRESEL bir güç ortaya çıkmaya başladı.
Almanya da burada konuya uzak değildi.
Büyük satrancı başlatan aslında GERMENLERDİ!
1952'de ABD ile Almanya arasındaki dostluğu artırmak için kurulan, politikacılar, iş dünyası, bilim insanları ve medya temsilcilerinden oluşan 500 karar vericiye sahip "Atlantic-Bridge (Atlantik- Köprü)" girişimi yapılmıştı.
Aynı ALMANYA aynı modelle "China-Bridge (Çin-Köprü)" hamlesini yapıyordu. "China- Bridge"nin Başkanlığını Hans-Peter Friedrich üstleniyor ve şöyle konuşuyordu: Çin yaşanan yüzyılı şekillendiren güç olacak...
Angela Merkel de, Çin ile ekonomik ve siyasi ilişkileri derinleştirmek için başbakanlığı döneminde bu ülkeyi 12 kez ziyaret ediyordu.
ALMANYA ve Avrupa Çin ile ilişkilerini her geçen gün yukarı çekiyor ve küçük ancak hızlı adımlarla ABD'den uzaklaşıyordu.
Durum böyle olunca ÇİN'in de askeri harcamaları aynı oranda yükseliyordu. Çin, 2002'de askeri harcamalara 20 milyar dolar ayırırken, aradan 15 yıl geçiyor bu rakam 200 milyar dolara çıkıyordu! KÜRESEL GÜÇ OLMAK İÇİN EMİN ADIMLARLA YÜRÜYORLARDI
YANİ... Avrupa Birliği'nin, uluslararası ilişkiler alanında Çin'den çok ABD'ye yakın olmasına karşın, "Ben kendi yolumdan gideceğim" diyen "Sinatra Doktrini'ni" benimsediği de SIR değildi.
Almanya'nın başını çektiği EKOL, Çin üzerinden ABD'yi dengeliyordu.
Çin'i de rahat ettirerek güvenle yürüyorlardı.
Mesela Almanya'nın toplam ihracatının yaklaşık yüzde 3'ünü Volkswagen gerçekleştiriyor, tüm satışlarının yüzde 40'ı da Çin'e gidiyordu...
Denge böyle ilerliyordu!
Ta ki Biden'ın gelmesi ve Rusya'ya yeni rol verilmesine kadar. Putin'in askerlerini Ukrayna'ya sokması, büyük gücüyle gövde gösterisi yapması, nükleer tehdidin AVRUPA'da hissedilmesi bütün kurguyu bozdu...
Son derece doğaldı bu...
Bir de bu arada Macron sık sık öne çıkıyor ve "ABD'ye güvenemeyiz.
Kendi güvenliğimizi kendimiz sağlamalıyız..." diyerek AVRUPA ORDUSU fikrini devamlı sıcak tutuyordu. Diğer yandan NATO'nun rakamları vardı! Avrupa Ordusu isteyen AVRUPA nüfusunun neredeyse yüzde 90'ı NATO'daydı!
Avrupa'nın savunması, ABD-KANADA-TÜRKİYE- İNGLİTERE gibi BİRLİK üyesi olmayan ülkeler tarafından sağlanıyordu. ANCAK NATO harcamalarının sadece YÜZDE 20'si AVRUPA tarafından karşılanıyordu...
Biden, MÜNİH GÜVENLİK KONFERANSI'NA katılıyor ve "ABD GERİ DÖNDÜ" diyordu...
Rusya Ukrayna'ya girene kadar Avrupa'nın gündeminde neredeyse NATO'nun adı bile yoktu.
Ancak Putin'in hamlesi NATO'yu da ABD'yi de geri döndürdü! Ve böylece enerji ve nükleer güç üzerinden kartlar yeniden dağıtılmaya başlandı...
Bu, AVRUPA'nın hiç beklemediği bir adımdı.
ABD'yi kenarda bırakarak yürüyecekler, Çin ve Rusya üzerinden yeni kurguyu hayata geçireceklerdi. Bu önce ABD'nin, sonra da İngiltere'nin büyük zaaf içine yuvarlanması demekti. İŞTE BUNA İZİN VERİLMEDİ...
Kiev'e düşen bombalar da Harkov'a atılan füzeler de Mariupol'u vuran tank ateşi de yeni KÜRESEL DENGENİN oturması içindi. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce insan üzerinden 3.
DÜNYA SAVAŞI TABELASI altında taşlar yerine oturuyordu...
Alman Bakan KATAR'a gidiyor ve düştükleri çaresizliği anlatırcasına boynunu büküyordu. ABDİNGİLTERE- RUSYA üçgeninde ENERJİ KISKACINA alındıklarını anlıyorlardı... Bazı ülkelerin "RUSYA PETROLÜNÜ ALMAYALIM. YAPTIRIMI GENİŞLETELİM" teklifine cevap, ilginç bir şekilde KREMLİN'den geliyordu:
BUNDAN ABD ya da İngiltere zarar görmez.
Avrupa'nın canı çok kötü yanar...
Bu teklif gelirken ARAMCO tesislerinde patlama oluyor ve petrol fiyatı yukarı doğru çıkmaya başlıyordu... ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.