Açık çek!
TÜRKİYE, etrafında olan bitene sessiz kalamayacağı için aktif olarak sahnede.
Erdoğan'ın, Ukrayna- Rusya savaşını bitirmek için görüşmediği lider kalmadı neredeyse... Dün de ANTALYA öne çıktı.
Dünyanın gözü kulağı Rusya- Ukrayna-Türkiye dışişleri bakanları toplantısındaydı.
İlk adımda bir ANLAŞMA ÇIKMA ihtimali oldukça zayıftı. Beklenti de fazla yoktu. Önemli olan tarafların oturmasıydı... Bir eşik aşıldı! Ancak masa kurulsa da masanın dışında kalan AB gibi ABD gibi büyük oyuncular vardı. Asıl taraf onlardı!
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un toplantı sonrası yaptığı açıklamalar önemliydi. İlgimi çeken en önemli cümle şuydu: "Aslında biz Ukrayna'nın tarafsız bir ülke olmasını istiyoruz.
Ukrayna'nın da güvenliğini istiyoruz ama Rusya'nın da güvenliğinin sağlanmasını gözetiyoruz..." Yani Lavrov UKRAYNA'yı DEVLET statüsünün dışında tanımlıyor "SİLAHLANMASIN, ORDUYA SAHİP OLMASIN, İTTİFAKLARA GÖZ KIRPMASIN, EVİNDE USULCA OTURSUN" diyordu... Ukrayna'daki silahlanmayı RUSYA'ya tehdit olarak görüyordu.
İyi de Rusya'nın tek sınır komşusu UKRAYNA mıydı? Elbette değildi...
Mesela Finlandiya, Estonya, Litvanya, Letonya da SİLAH BULUNDURMAYACAK MIYDI! Daha önemlisi KÜRESEL bir güç olan, nüfusuyla, askeri endüstri kapasitesiyle, teknolojisiyle, büyük hedefleriyle RUSYA'ya komşu olan bir ÇİN vardı.
Kremlin, Cinping'e dönüp "Silahlanmaya son verin.
Bizim için tehditsiniz. Buna izin vermeyiz..." diyebiliyor muydu? Elbette hayır! Ya da Yunanistan aralıksız silahlanırken TÜRK ASKERİ sınırı geçip "daha fazla bekleyemezdik" diyerek ATİNA'ya mı yürüyordu!
Böyle bir şey düşünülebilir mi? Yani AB ile NATO ile ismi yan yana geldiği için UKRAYNA hedef oluyor ve AVRUPA BİRLİĞİ uykusuz geceler geçiriyordu...
Günlerdir yazdığım gibi hedef UKRAYNA üzerinden AVRUPA BİRLİĞİ'ydi.
Rus ordusu Ukrayna sınırlarını aştığı günden bu yana neredeyse 2 haftadır PETROL ve gaz fiyatları yükseliyordu... Israrla bakılması gereken tarafın işin EKONOMİSİ olduğunu tekrarlıyordum... Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande da bu konuya girdi! Hollande Le Monde gazetesine verdiği söyleşide, "Rus gazını almaya devam ederek, savaşı FİNANSE ETMEYE DEVAM ETMİŞ OLUYORUZ " ifadesini kuklanıp, ABD gibi Avrupa'nın da ambargo kararı alması gerektiğini savundu. Avrupa Birliği içinde Fransa gibi Rus gazına bağımlı olmayan bir grup ülke, bu görüşü savunuyor. NORMAL.
Ancak Almanya, İtalya, Litvanya ve Macaristan'ın bulunduğu bir grup da"Bu öyle kolay değil. Enerjinin yüzde 50'sini Rusya'dan alıyoruz. Bugünden yarına bir çözüm yok..." diyerek karşılık veriyordu.
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire de savaşı ekonomik gözlükle okuyor ve "Jeopolitik şok, enerji fiyatları şokuna da yol açtı.
Petrol fiyatları varil başına 130 dolara ulaştı. Mazot ve benzin fiyatlarına yansıdı.
Gaz fiyatları son aylarda iki katına çıktı. 2022'deki bu enerji şokunun yoğunluk ve şiddet açısından 1973 petrol şokuyla karşılaştırılabilir olduğunu söylemek abartı olmaz" dedi.
Yani yaşanan kırılmanın çok önemli olduğunun altını çizdi.
1973'te ARAPLAR DOLAR ile PETROL'ün evliliğini bitirebilirdi. Yapamadılar.
ABD için açılan yol daha da genişledi. KÜRESEL sistem onarılarak hedefine yürüdü! Fransızlar bunu görüyordu. Almanya da tabii... Operasyonun hedefinin kendileri olduğu gerçeği ortadaydı. Ve oyunu KURANLAR MÜKEMMEL ADIMLARLA İLERLİYORDU... AVRUPA, GAZ ve PETROLDE RUSYA'YA BAĞIMLIYDI. ANCAK HER İKİSİNİNDE FİYATLARI YÜKSELİYORDU. HER GÜN ÜZERİNE KOYUP GİDİYORDU. RUSYA'NIN SAVAŞ MALİYETİNİ AVRUPA İSTEMESE DE ÖDÜYORDU.
KARŞILIYORDU! Yani sizin sınırlarınıza dayanan bir ORDUNUN masraflarını, size ödetiyorlardı! Avrupa alternatif ENERJİ koridorlarını aradığı sürece bu BASKI bitmeyecekti.
Stratejik olarak RUSYA savaşa, baskıya son veremezdi. ABD ise bunu hiç mi hiç istemezdi! Meselenin ÖZÜ de buydu zaten!
Avrupa bunu yüksek bir fatura ödeyerek anlıyordu. ENERJİ meselesini TÜRKİYE olmadan çözemeyecek olan AVRUPA'nın patronu da yani Alman Başbakan Olaf Scholz Erdoğan'a geliyordu.
Gelmek zorundaydı. Bence AÇIK ÇEK de vereceklerdi.
Çünkü TÜRKİYE'siz AVRUPA olmayacağını titreyerek öğrenmişlerdi.
Peki Türkiye AVRUPA'ya döner miydi? İşte bu sorunun cevabını yaşayıp görecektik... AVRUPA'nın daha da zor duruma düşmesi gerekiyordu. Bu gerekçeyle kurulan masadan BARIŞ hemen çıkamazdı.
Çıkmamalıydı! KURGU bunu gerektiriyordu...
Rusya'nın "UKRAYNA'ya NATO'nun gelmesi bizim GÜVENLİĞİMİZ İÇİN TEHDİTTİR" tezi de çok inandırıcı değildi.
NATO ya da ABD istese POLONYA'dan da MACARİSTAN'dan da KUZEYDEN de Rusya'yı hedef yapabilirdi.
UKRAYNA savaşın başlaması için basit anlaşılır küçük gerekçeden başka bir şey değildi. AVRUPA perde gerisinde "KÜRESEL GÜÇ OLMA İDDİAMIZDAN VAZGEÇTİK" demediği sürece askeri harekat sürecektir. İstenen de beklenen de buydu. Peki AVRUPA buna razı olur mu? Hayır asla... Avrupa geri adım atmayacaksa olanları izlemeye devam etmekten başka bir seçenek kalmıyordu...
Savaş bu ritmiyle devam etse de genişleyip sürse de sadece AVRUPA KARA PARÇASI zarar görecekti.
ABD uzaktaydı... Ne tank, ne füze, ne uçak sesi duyuyordu! Olan biteni sessizce izlemekten başka bir şey yapmıyorlardı...
Türkiye bu denklemde öne çıkan ülke oluyordu.
Önemi daha da artacaktı.
Türkiye olmadan maç kazanmak kolay değildi.
Ankara'ya danışmadan adım atmamalarının nedeni buydu! İçerideki siyaset de AVRUPA'nın tutumuna göre şekillenecekti... Bakalım neler olacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.