TRUMP dönemi ve o dönem yaşananlar dünya üzerindeki kavgayı anlamaya ve anlatmaya bir ölçüde yetiyordu.
Beyaz Saray'daki istifalardan, "Rusya seçimlere müdahale etti" iddiasına kadar pek çok konu tartışılıyordu. İstifa edenlerden biri de Michael Flynn'di.
ULUSAL GÜVENLİK DANIŞMANI olarak gelse de RUS BAĞLANTISI nedeniyle görevinde kalamıyordu.
Flynn önceki gün önemli açıklamalar yapıyordu. "Covid 19, Soros, Gates ve diğerleri tarafından Trump'ı Başkanlıktan indirmek için organize edildi" diyordu. Haliyle büyük tartışma başlıyordu.
Bir kısım bunu göklere çıkarırken bir kısım da KOMPLO diyerek küçük göstermeye çabalıyordu. Ancak Flynn'ın söyledikleri öyle kolay kolay kenara atılacak şeyler değildi.
Flynn "Soros, Gates ve Klaus Schwab'ı kimin yönettiğine de odaklanmalıyız. Arbella...
Bu ekip kendini küresel seçkinler olarak görüyor.
Her detayın da kararını vermek istiyor. Kendi liderliğinde bir dünya kurmak için bu hastalık gerekliydi. Covid ile dünya kısa zamanda değişti. Perde önündeki isimlerin arkasında kimler var. Buna bakılmalı...
Dünyayı yönetmek isteyen ELİTLER her şeyi kontrol etmek istiyor..." diyordu...
Flynn aslında denetlenemeyen bir KARA PARA ağını işaret ediyordu.
Yani KARANLIK BÖLGEDE kalıp parayı yönetenlere parmak sallıyordu.
Sözünü ettiği sistem koca bir dev'di. Ancak para ilişkilerini tam olarak açığa çıkarmak mümkün değildi.
YASAL GÜVENCE altındaydılar... Fakat bu Michael Flynn'den önce de konuşulan bir meseleydi.
DEMOKRATLARA yani KÜRESELCİLERE yani Clintonlar'a kadar uzana bir HATTI bu.
Pentagon'a kadar da sıçramıştı... Peki bu AĞ'da kimler vardı?
Kabaca bakıldığında bile insanın gözü korkuyordu.
Bill ve Melinda Gates işin içindeydi. Merkezde olanlardandı. Mesela FORD VAKFI da aynı şekilde çok etkindi. Susan Thompson Buffet Vakfı da. Gordon-Bety Moore Vakfı da. Sanırım en önemlisi ise Rockefeller'in işin içinde oluşuydu.
Trump'ı götürmeyi kafaya koyan bu yapı CUMHURİYETÇİLER'e bile damardan ulaşabiliyor ve tahribat meydana getirebiliyordu.
Çuvalla para harcayıp Trump'ı hedefe koyuyor ve reklamlarla Cumhuriyetçileri "ülkeyi siyasetin üzerine koy" çağrısı yapıyorlardı.
Reklamlarda GAZİLERİ kullanıp Cumhuriyetçileri köşeye sıkıştırıyorlardı.
Yine Yüksek Mahkeme'ye adaylığı döneminde Brett Kavanaugh saldırı altında kalıyor Trump'ın aday olmasının bedelini ödetiyorlardı.
Sixteen Thirty Fund, New Venture Fund, Windward Fund ve Hopewell Fund üzerinden de top çeviriyorlardı.
MoveOn.org, ProgressNow, BlackPAC, OurRevolution, Mijente, Bread for the World Battle Born Progress, Church World Service, Tides Organisation, German Marshall Fund of the USA, Planned Parenthood, Rockefeller Foundation, Open Society Foundation, Atlantic Philantropies de organizasyonun ana aktörleriydi. Yani Türkiye'de çok sık karşılaştığımız SOROS ve ROCKEFELLER burada da BÜYÜK OYUNCU olarak KARŞIMIZA çıkıyordu.
Yine çok kişi bilmez ancak bir iki yıl önce MÜNİH'teki ARABELLA PARK'ın hemen yanındaki Sheraton Hotel'de çok önemli isimler bir araya geliyordu. İngiliz Kraliyet Ailesi üyeleriyle ALMANYA'nın derin isimleri birlikteydi.
Rothschild ailesinden de önemli figürler orada hazır bulunmaktaydı...
Çelişki mi dersiniz tesadüf mü dersiniz bilinmez ancak Trump'ı koltuktan aşağı itenler ARABELLA ismi altında toplanıyordu.
Flynn böyle açıklıyordu.
Gelin görün ki Trump'ın torununu adı yani Ivanka Kushner'in kızının ismi de ARABELLA'YDI!
Trump, DAVOS'a yani Klaus Schwab'ın yanına gidiyor ve orada "İş adamı olarak basınla aram hiç fena değildi. Siyasetçi olana kadar basının ne kadar kötü, saldırgan ve yalancı olabileceğini bilmiyordum" diyordu.
Ve yuhalanıyordu...
Trump DAVOS'a ekibiyle geliyor 40 milyon dolar harcıyordu. Bill Clinton ise bin 500 kişilik ordu ile katılıyordu...
Dünyayı yöneteneler Davos'ta bir araya geliyor ve dünyanın değişmesi gerektiğini söylüyordu.
Haliyle bunu siyaseten de yapmak zorundalardı. Ki yapıyorlardı. TRUMP'ın tasfiyesi az şey mi?
COVİD-19 olmasa ABD ekonomisi zarar görmese Trump gider miydi?
Biden gelebilir miydi?
Mümkün değil.
Bence içerideki olaylara da DAVOS GÖZLÜĞÜNDEN bakabilmeliydik. "Kim ne yapmak istiyor?" sorusunun cevabının olduğu adreslerden biri burasıydı çünkü.
Türkiye içindeki iktidar mücadelesine de buradan izlemeliydik.
İmamoğlu'nun balıkçıda İNGİLİZ BÜYÜKELÇİ ile buluşması ve bunun fotoğraflanması ile Kemal Bey'in pahalı bir otel odasından sosyal medyaya girmek isterken sosyal medyaya düşmesi, aynı pencereden değerlendirilmesi gereken adımlardı...
Aynı şekilde ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake'in ayağının tozuyla İmamoğlu'na ziyarete gitmesi de...