Ukrayna satrancı!
UKRAYNA'DA garip adımlar atılmakta... Putin'in, NATO'nun, BATI'nın hatta ÇİN'in söyledikleri ortada.
Ancak bütün bunlara rağmen tansiyon düşmüyor. Putin geri adım atmıyor. BATI da ABD de Ukrayna'ya ne kadar nereye kadar destek olacağını net açıklamıyor...
Krizin birden fazla penceresi var. Gelin biz birini seçip ilerleyelim. İç içe geçmiş konuları belki sadeleştirebiliriz. Ve finalde Türkiye'ye gelmek şartıyla...
Putin'in hayalini süsleyen SOVYETLER BİRLİĞİ, KÜRESEL EKONOMİ tarafından yani kabaca Rothschildler ve Soros'un omuz atmalarıyla yıkıldı.
Güçlülerdi, yıktılar... Sonra ABD'nin SOROS'un karşısında olan ekolü, Putin'e destek verdi onu büyüttüler... Petrol fiyatlarını artırarak da RUSYA MERKEZ BANKASI'NI paraya boğdular.
Sovyetler çözülürken Ukrayna'da da MİLLİYETÇİLİK yükseliyordu. Ukrayna, 24 Ağustos 1991 tarihinde Sovyetler Birliği'nden ayrıldı. Leonid Kravçuk, ülkenin ilk devlet başkanı oldu. "Karadeniz Filosu kimin?" ilk krizin başlığıydı!
Devlet Başkanı Kravçuk, "Filo Ukrayna'nın kontrolünde" kararı aldı.
Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin de "Karadeniz Filosu Moskova'ya bağlıdır" kararnamesini imzalayıp karşılık verdi.
İki ülke denizde silahlı çatışmanın eşiğine kadar geliyordu. Ayrıca Amiral Kuznetsov uçak gemisinin paylaşılamaması da gerginliği artırıyordu.
Yeltsin ile Kuçma, 1997'de, Rus Karadeniz Filosu'nun 2017 yılına kadar Kırım'da kalmasını kararlaştırdı. Bu anlaşmayla iki ülke resmi olarak birbirlerinin sınırlarını tanıdı.
Anlaşma 2008 yılında 10 yıllığına uzatıldı. 2001'de Karadeniz'de Rus yolcu uçağının düşürülmesi, iki ülke arasında yeni bir gerginliğe sebep oldu.
Bir el devreye giriyor ve arayı açıyordu! Uçak, S-200 roketiyle vuruluyor 88 yolcu hayatını kaybediyordu. Aynı tarihlerde muhalif gazeteci Georgiy Gongadze öldürülüyordu. Rusya yanlısı Kuçma'nın ses kayıtları da krizi büyütüyordu!
Sahneye BATI YANLISI Viktor Yuşçenko çıkıyordu. Seçimleri BİZİM UKRAYNA alıyordu. 2004'te DEVLET BAŞKANLIĞI seçimleri vardı. Viktor Yanukoviç'in karşısına Viktor Yuşçenko çıkıyordu. Rusya yanlısı Yanukoviç yüzde 49,4, Yuşçenko ise yüzde 46,6 oy alıyordu! Ancak tansiyon fırlıyordu. Seçimlerde HİLE olduğu gerekçesiyle Yuşçenko taraftarları sokağa çıkıyordu. Yuşçenko'nun seçim kampanyasında turuncu rengi kullanmasından dolayı bu olaylar "turuncu devrim" olarak adlandırılmıştı. Tekrar edilen seçimlerde Yuşçenko yüzde 51,9 oy alırken, Yanukoviç'in oyları yüzde 44,2'de kalmıştı.
Yuşçenko ülkenin yeni devlet başkanı oluyordu. İlk tepki, Rusya'dan gelmişti.
Kremlin GAZI kesti!
Ekonomik kriz giderek büyüdü. 2010'a gelindi.
Yanukoviç, bu sefer en yakın rakibi "turuncu prenses" lakaplı Yuliya Timoşenko'yu mağlup ederek devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.
Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç iktidarının Kasım 2013'te Ukrayna-AB Ortaklık Anlaşması'nı imzalamayı reddetmesi üzerine Kiev'de başlayan olaylar, Ukrayna'yı büyük kaosa sürükledi.
OLAYLARIN ÖNÜ ALINAMAYINCA Yanukoviç ÜLKEYİ TERK ETTİ. TÜRKİYE 17-25 Aralık ve Gezi eylemlerini AYNI TARİHLERDE YANİ 2013'TE YAŞARKEN Ukrayna BİR SİYASİ LABORATUVAR OLARAK İŞLEV GÖRÜYORDU. Rusya da KİEV'deki iktidarı kaybedince KIRIM'a dalıyordu...
Son dönemde işin içine UKRAYNA ve NATO genişlemesi girince tansiyon tavan yapıyordu! Eller tetiklere gidiyordu! Peki ne oluyordu? Ne olacaktı?
Özetlemeye çalıştığım son döneme bakınca AVRUPA içinden yükselen KÜRESEL SERMAYE PUTİN'İN RUSYA'sı ile kan davası güdüyordu. Aynı ekolün Ankara'ya da çok hoş baktığı söylenemezdi! Silahlar konuşacaksa doğal olarak dönüp ABD'ye bakılıyordu. Ancak ABD GENELKURMAY
BAŞKANI Rusya'yı sert dille eleştirse de asla ve kat'a "SİLAH KULANARAK CEVAP VERİRİZ" demiyordu.
Almanya-Fransa ikilisi ise AVRUPA'nın tümünü bile yanına alamazdı. Alsalar da sonuç değişmezdi. Görünen o ki ABD uzak kalarak RUSYA'nın AVRASYA'da AVRUPA ile ÇİN'in önünü kesmesine izin verecekti.
Üç ay önce Washington Post "RUSYA 175 bin askerle Ukrayna'ya girecek" manşeti atıyordu. Hem de UYDUDAN ÇEKİLEN RUS BİRLİKLERİN FOTOĞRAFLARINI YAYINLAYIP...
En son ABD ve İngiliz istihbaratı, Rusya'nın "Birkaç gün içinde Ukrayna'ya saldıracağını" açıklıyordu.
Üstelik SAHTE BAYRAK operasyonu ile buna zemin hazırlayacağını belirterek!
Avam Kamarası'ndan Tobias Ellwood, "Korkarım Rus kuvvetleri tarafından bir işgal kaçınılmaz ve oldukça yakın. Biz de bunun olmasına izin verdik.
Putin'i işgal hakkında iki kez düşündürmek için yeterli askeri donanım ve personel yerleştirme fırsatımız oldu, ancak bunu yapamadık" diyordu... Sanırım TİYATRO böyle ilerliyordu.
Tabii bizi ilgilendiren kısım da yok değildi. Ünlü Foreign Policy de "Rusya-Ukrayna krizinin kaybedeni Türkiye olabilir" diyerek sepete Ankara'nın da atılabileceğini belirtiyordu.
Birilerinin niyetini açık ediyordu. Rusya müdahale ederse hem ÇİN'in hem de AVRUPA'nın AVRASYA'daki çıkarları zarar görecekti.
Rusya, UKRAYNA'nın kazanmasının dalga dalga Moskova'yı esir alacak bir tsunamiye dönüşeceğini biliyordu. Kremlin rejimini, KİEV'den itibaren korumak istiyordu. ABD'nin elinde silah tutan kesimi RUSYA'nın yanındaydı...
Türkiye yakında AKDENİZ GAZI ile tıpkı Rusya gibi AVRUPA'yı köşeye sıkıştıran bir oyuncu olacak gibiydi.
ABD'nin de isteğiyle...
Bakalım AVRUPA kendini UKRAYNA'da koruyabilecek mi?
Dünyanın tepesinde yer alan iki büyük ekol, şimdi yine yeniden UKRAYNA'da sahnede... Dikkatli olmakta fayda var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.