Aday değil!
TÜRKİYE kağıt üzerinde 2023'te BAŞKANLIK seçimine gidecek. Bu seçim sadece Türkiye'yi mi ilgilendirmekte? Kimin aday olacağı sadece burasıyla ilgili bir merak mı? Muhalefetin birlikte Erdoğan'ı tasfiye planı iddia edildiği gibi sadece Beştepe'de olacak bir değişiklik mi?
Değil elbette... Türkiye bu konuları sadece kendi içinde tartışıyor. Oysa TÜRKİYE şu an bile DÜNYA ÜZERİNDEKİ iki EKOLÜN en sağlam yer aldığı ülke! Burada DOLAR üzerinde de EURO üzerinde de iktidar savaşları üzerinde de görülen budur... Çok kişi yazmıyor çizmiyor ancak Türkiye şu an Windsor ve Habsburg HANEDANLARINI güncelleştirilmiş savaşının merkezinde yer almakta...
Erdoğan'ın DOLAR'la tasfiye edilmek istenmesi de bunun sonucudur.
Muhalefetin BEŞTEPE'ye göz dikmesi de... Doların düşmesi bunun sonucunda çekilen HALAY bize gerçeği göstermekten uzaktır. Küresel bir mücadelenin, bilek güreşi burada yapılmaktadır.
Türkiye üzerinden. İsimlere şirketlere girecek değilim.
Gerek de yok.
Windsor hanedanı 1917'de bu ismi aldı!
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nda AİLENİN ALMAN kökleri tartışma konusu oldu. ALMAN İMPARATORLUK AİLESİ ile aynı kökten geliyordu çünkü. V.
George, 17 Temmuz 1917'de ailenin 1901'den beri taşıdığı Almanca ismi Sachsen-Coburg- Gotha'yı, Windsor olarak değiştirdi. Diğer tarafta ise ALMANLAR vardı!
Habsburg Hanedanı...
Avrupa'nın hemen hemen tamamını yüzyıllarca yönetmiş bir ekoldü.
Avusturya hanedanı olarak da bilinirdi. Adını İsviçre'de bulunan ŞAHİN KALESİ anlamına gelen Habichtsburg'dan almaktaydı. Bu iki ekolün ABD'de olduğu gibi Rusya'da olduğu gibi Türkiye'de de kolları gövdeleri bulunmaktaydı...
Ve siyaset de, bu iki BÜYÜK KÜRESEL GÜCÜN ÇEKİŞMESİ şeklinde ilerliyordu...
Suriye harekatını, Akdeniz kapışmasını, Libya çıkarmasını, Azerbaycan müdahalesini buradan okumuyorduk. 17-25 Aralık operasyonlarını, GEZİ OLAYLARINI ve 15 Temmuz'u da buradan takip etmiyorduk. Sadece yerel figürlere bakarak olan biteni anlamaya çalışıyor ancak yetersiz kalıyorduk... Rockefeller ile Rothschild'i de incelerken bu pencerenin dışına çıkıyorduk.
Yani KÜRESELCİ ANLAYIŞ ile ULUSALCI ANLAYIŞIN kaderi de bu iki EKOL üzerinden belirlenmekteydi... Kabaca durum böyleydi...
Şu an için Windsor'a yakın oluşum AK PARTİ ile MHP... Muhalefette kalan partilerin tamamına yakını ise Habsburg Hanedanı'nın güncelleştirilmiş kollarına yakındır. Yani BİRİNCİ ve İKİNCİ DÜNYA SAVAŞLARINI yaşatan iki aile, yine yeniden karşı karşıya... Bu nedenle durum çok ciddi...
İşin içinde DİJİTAL savaşlardan NÜKLEER savaşlara giden yollar da bulunmakta... Bu iki ekolün Türkiye'de hatırı sayılır bir SERMAYESİ var. AİLELER de, iki sınıf arasında paylaşılmış gibi.
BOĞAZ'ın her iki yakası gibi... Yakın zamanda bu iki EKOLE ait ailelerin sahne alması muhtemeldi...
İşte bu ayırım içinde Türkiye DOLAR ile EURO ile mücadele ediyordu. Paraya yakın olan EKOL para üzerinden Erdoğan'ı tasfiye etmek istiyordu... Ancak başaramıyordu. Başarısızlık muhalefeti etle tırnak gibi birbirine kenetliyordu. İşte bu ittifakın önümüzdeki dönemde bir adayı olacaktı. Öne çıkan isim CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. Kemal Bey "Cumhurbaşkanı olmak istiyor musunuz?" şeklindeki bir soruya "İttifak adına konuşamam ama ittifak da bunu kabul ederse bundan onur duyarım" cevabını verdi.
İşte bütün dengeleri bilen bir dostum, "Son ana kadar Kemal Bey önde olacak. Ancak o aday olmayacak gösterilmeyecek" dedi... Muhalefetten bir ismin seçimi kazanıp BEŞTEPE'ye geçmesi demek Türkiye'nin eksen değiştirmesi anlamına geliyordu. Bu kolay bir iş miydi? Hiç değil...
Son günlerde belli oldu ki PARA üzerinden yıpratıcı savaş sürecek! Erdoğan'ın EKONOMİ dışında tasfiye edilemeyeceğini biliyorlardı. Bir daha gördüler. Bunu en iyi bilen Erdoğan da adımların buna göre atmakta...
Oyunu buna göre kurmakta...
Bu kadar sık sıkıntı yaşayan başka ülke var mı bilemiyorum! Ancak Türkiye bütün bunlara rağmen yoluna devam ediyor... Mücadelenin kısa özeti bu..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.