Aday!
MİLLET ittifakı Başkan Erdoğan'ın karşısına kiminle çıkacak?
Son günlerde alttan alta en çok konuşulan ve merak edilen konuların başında bu gelmekte...
Daha önceki seçimde EKMELEDDİN İHSANOĞLU sürpriz isim olarak Erdoğan'ın karşısında yer almıştı. Şimdi böyle olmayacaktı. Başka bir hamle gelecekti...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ekibiyle birlikte TÜİK'e gitmesi, orada görevlilerle karşı karşıya gelinmesi ve içeri alınmaması, haliyle bunun polemik haline gelmesi güncelliğini korumakta.
Randevu alınmak istendi mi? İstendi de verilmedi mi? Bunlar hiç önemli değil. Konu zaten bu da değil...
Açarak gidelim...
Geçtiğimiz günlerde çok saygı duyduğum bir dostum aradı. Konu ekonomiydi. Detaylıca sohbet ettik. Bir ara konu IMF eski Başkanı Dominique Strauss- Kahn'ın tasfiyesine geldi. Dostum Kahn ile görüşürdü. Öteden beri bir yakınlıkları vardı.
"Başkan Erdoğan için, Türkiye için ne düşünüyor. Kısa bir değerlendirme alabilir misin benim için..." diye ricada bulundum.
Aradan birkaç gün geçti dostum döndü...
Kahn'ın cevabı kısa ve netti: ERDOĞAN'I HİÇ AMA HİÇ SEVMİYORUM. DEĞERLENDİRME de yapmıyorum..." Hatırlayanlar bilecektir.
Erdoğan'ı sevmediğini söyleyen isim, ABD'de bir operasyonla tasfiye edilmişti.
Dominique Strauss- Kahn gibi yine kadın meselesi nedeniyle Kemal Derviş'in de önü kesiliyor ve IMF BAŞKANI olması engelleniyordu.
Kemal Derviş ve İstanbul sermayesi üzerindeki ilişkilerini inceleyecek olursanız Cem Boyner'in kurduğu partiye kadar uzanırsınız. İlişkileri kurcalamaya devam ederseniz de George Soros'un EKOL'üne kadar uzanan yol açılır.
Yine hatırlayanlar olacaktır AVRUPA BİRLİĞİ EURO KRİZİ yaşadığı zaman 2001'de Türkiye'nin para politikasını yöneten eski bakan Kemal Derviş ve ünlü yatırımcı George Soros'un da aralarında bulunduğu '95 Endişeli Avrupalı' sahne aldı. ENDİŞELİ isimler "KÜRESEL EKONOMİYİ yıkmaya değil tedavi etmeye ihtiyaç var" diyordu. Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Macaristan eski Başbakanı Gordon Bajnai, Daniel Cohn- Bendit, Massimo D'Alema, Guy Verhofstadt ve Jean- Luc Dehaene, Bernard Kouchner ve Hans Eichel gibi isimler de SOROS ile birlikteydi...
Aynı çağrıya katılıyordu. Kemal Bey 2001 krizi için geldiğinde SOROS'un adamlarıyla da görüşmelerini sürdürüyordu.
IMF eski Başkanı Dominique Strauss- Kahn'ın, ERDOĞAN'ı sevmemesi anlaşılır bir durum. Çünkü Türkiye'nin izlediği, izlemek istediği politikalarla Kahn'ın ve Derviş'in politikaları arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır.
Taban tabana zıttır.
Bu SEVMEME yani ONAYLAMAMA, DESTEKLEMEME hali İSTANBUL SERMAYESİ için de söz konusu edilebilir.
İlişkilerin uzandığı noktalar itibariyle bu yorumu yapmak zorlama olmaz.
Günlerdir yazdığım gibi bu YOL AYRIMI özellikle 2013'ten sonra hızlandı. 15 Temmuz 2016'dan sonra ise tamamen kopuş yaşandı. Zaten 2013 Erdoğan'ın en kapsamlı operasyonla tasfiye edilmek istendiği yıldı.
Neyse...
Önümüzdeki günlerde yine SOLCU diyerek SAĞCI diyerek KOMÜNİST diyerek MUHAFAZAKAR diyerek DİNCİ diyerek tartışacağız...
Sorunu tanımlamadan İDEOLOJİK kalıplarla çatışacağız.
Oysa iktidarında, DEVLET ile MİLLETİ ZITLAŞMAKTAN kurtaran Erdoğan hedefti... Erdoğan milleti DEVLETLE buluşturduktan sonra DEVLETİ de yanına almıştı... Bu haliyle EKONOMİK politikalara yansıyordu.
Doğaldı. AVRUPA MERKEZLİ KÜRESEL anlayış ise bundan hiç ama hiç hoşnut değildi...
Sembol isim haline gelen OSMAN KAVALA üzerinden bile Erdoğan açık ve net olarak AVRUPA'ya meydan okuyordu.
AB'ye girmek için değil "ODAK ÜLKE" olmak için adım atıyordu. Bu nedenle AVRUPA ile köprüleri atalı çok olmuştu...
CHP'nin TÜİK üzerinden BÜROKRATLARIN DENGESİNİ BOZMA hamlesi sürüyordu. AVRUPA MERKEZLİ EKOLÜ temsil eden Kemal Bey'in CHP'sinin amacı enflasyon üzerinden Başkan Erdoğan'ı köşeye sıkıştırmaktı. Asıl amaç, EKONOMİK POLİTİKALARIN YÖNÜNÜ ÇEVİRECEK BİR
İSME BEŞTEPE YOLUNU açmaktı.
Bu nedenle KAHN ve Derviş ekolünden bir isim aday olacaktı.
Adayın inancı ya da yaşam şekli hiç önemli değildi. Uygulayacağı EKONOMİK POLİTİKALAR önemliydi. Mücadele BUYDU...
Erdoğan'ın karşısına çıkacak isim için hızla zemin oluşturulmaktaydı...
Uzaktan bakınca bile çıplak gözle görülen buydu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.