İki cephe!
BENİ iyi tanıyanlar, yakın dostlarım sohbetlerimde yazılarımda olmadığım kadar açık olduğumu bilirler.
Bazen gece yarılarına kadar uzayan sohbetlerimiz olur.
Bir şeyden çekindiğim için bir denge güttüğüm için İSİMLERDEN UZAK DURDUĞUM falan yok. Aksine isimler üzerinden gitmek yazıyı da yazanı da çok konuşturur.
İstesem bir anda ülkenin gündemine de otururum. Benim için zor değil. Ancak bu beni hiç çekmedi. İnsanların motiflerini köşeye taşımayı cazip bulmadım. Hiçbir zaman... Ülkece BÜYÜK DENGEDE olan biteni anlamamız gerektiğine inanıyorum. Odaklandığım nokta burasıydı. Ülkemin tamamına yakını MÜSLÜMANDI ancak KOMÜNİZM gelecek diye 50 yılı sokağa attık.
Attırdılar.
Türkiye koca bir gemi ise beni rota ilgilendiriyordu.
Kamaralarda kimin kaldığı, kimin kiminle gazinoda ne yediği, içtiği ilgilendirmiyordu... Sağ ya da sol olsun. Fark etmez.
Herkes birbiriyle mücadele ediyordu. Dünyada dengeler kurulurken ya da yenilenmek için bozulurken biz birbirimizle savaşıyorduk. Uzun yıllardır hem de... Oysa TÜRKİYE'nin potansiyelini bilen YABANCILAR, tam da bu noktayı kaşıyorlardı.
Kamplara ayrılmamız an meseleydi! Ki bunu çok iyi yapıyorduk. Zor olan bir ve bütün olmaktı.
Farklılıklara rağmen. Yine isim vermek istemiyorum.
28 Şubat günlerinde ünlü paşalarla konuşuyordum.
Çok ama çok ilginçti.
BAŞÖRTÜSÜNE karşıydılar. Ancak ortaya bir matematik bir algoritma koyamıyorlardı. Ben de "İyi ama başı örtülü kızı okula almayıp aynı düşünce sistemine sahip nişanlısını, ağabeyini, yeğenini ya da eşini almak nasıl bir uygulama? Sizce akla uygun tarafı var mı?" diye soruyordum... ÜLKENİN kamplaşmasına ayrışmasına hep itiraz ettim. Çünkü bu bize maç kazandırsa da şampiyonluğu getirmezdi.
Amacımız ise kupa kaldırmak olmalıydı. Çünkü Türkiye bunu yapacak ülkelerin başında geliyordu...
Sadece buna inanmıyor ve konuşmuyorduk. Dışarısı da bastırınca bunu tartışmak yerine kavga ediyorduk...
Rahmetli Erbakan Hoca'nın ekibinden önemi isimlerle tanışma fırsatım oldu. Erbakan ABD'ye karşıydı. Siyaseten duruşu Türkiye-ABD yakınlığına itirazı barındırıyordu. Bizim asker de bu nedenle 28 Şubat'ı hayata geçirdi.
1970'lerde Erbakan'ı Avrupa'dan alıp getiren bizim askerdi! Götüren de! O zaman demek ki BİZ İKİ PARÇAYDIK!
Devletimiz de iki ayrı ekol iki ayrı akım vardı! Biz bunu 1971 MUHTIRASINDA
9 Martçılar ve 12 Martçılar diye gördük... Rahmetli Mahir Kaynak Hoca ile bunları günlerce konuştuk tartıştık... Kimdi bu iki ekol? Konuşan var mıydı?
Pek yok! Olmaz da zaten...
Rahmetli ERBAKAN, yan yana yürüdüğü bazı isimlerin gerçekte taşıdığı misyonu bilmiyordu. Başkan Erdoğan da ilk yıllarda haberdar değildi. Bu sebeple eski arkadaşlarla yollar ayrılmadı mı? Ya da şöyle soralım!
Kemal Bey ile Deniz Baykal arasında ne fark var? İkisi de CUMHURİYETÇİ ikisi de ATATÜRKÇÜ... Demek asıl mesele TABELADA yazanlar fotoğrafta yan yana duranlar değilmiş. Hiç olmadı zaten. Aynı ayırım Bahçeli ile Akşener arasında yok mu? Her iki isim de MİLLİYETÇİ... Konu neydi o zaman? Mesele TÜRKİYE'ye giydirilmeye çalışılan EKONOMİK-SİYASİ- ASKERİ ELBİSEYDİ!
Temelde PARA yatıyordu!
Bir ülkeyi kontrol altında tutmanın en kolay en gizli en sancısız yolu PARA'ydı. Yani uygulamaya koyduğunuz EKONOMİK MODELDİ...
Yabancı bunu isterdi...
İşler bozulunca REÇETE yazar kendisine yakın olan KEMAL DERVİŞ BEY gibi isimleri yollar, otomobili bir süre sonra çıkacak şekilde emniyet şeridine sokardı.
1980 DARBESİYLE birlikte TÜRKİYE KÜRESEL SERMAYENİN dediğini yaptı. Aksine kimse cesaret edemedi. Özal'la birlikte vitrinlerin rengi değişti.
KENDİNE YETEN ülke yerine BORÇLANAN ülke olma yolunu seçtik.
DARBE bu nedenle geliyordu zaten. Erbakan'a 28 ŞUBAT'ta yapılan ile Demirel'e 1980'de yapılanın ÖZÜ EKONOMİK'ti!
"Makas değişsin" diye BAŞBAKANLAR alınıyordu... Ancak manşetlerde bunları görmek imkansızdı...
Şimdi de bir benzeri sahnelenmek isteniyor...
PANDEMİDEN dolayı TÜRKİYE AVRUPA'nın TEDARİK ÜSSÜ olacak.
Almanya gibi İngiltere de bunu ilan etti. SERMAYE buraya gelecek. Ancak SİYASİ KARARLARIMIZI da kendileri vermek istemekteler. Sorun bu!
Eski alışkanlık bu! 10 BÜYÜKELÇİ KRİZİNİN özü de EKONOMİK...
Bizler hep sıcak olaylarla ilgilendik! PARANIN YÖNÜ ile temasımız hep az oldu. Erdoğan ile Bahçeli ULUSAL DURUŞU ULUSAL EKONOMİYİ savunuyor. Geçmişin bagajları olsa da... Karşı taraf ise tamamen KÜRESEL SERMAYEYE yakın bir anlayışı temsil etmekte.
KAVGANIN ÖZÜ BU!
Kemal Kılıçdaro��lu'ndan Meral Akşener'e kadar tüm muhalefet CUMHURBAŞKANI ADAYININ NASIL BİRİ OLACAĞINI biliyor...
İddialara göre Kemal Bey'e gidip bu konuda sunum yapan bir isim de var.
KENDİNİ TARİF ETTİĞİ SÖYLENMEKTE!
Bilemem! Ancak AMERİKALI DOSTUM 5 YIL ÖNCE BANA
".... ..... dikkat et. Önünü açacaklar. Etrafımda çok kişi büyük destek veriyor...
Parlatacaklar..." diyordu.
Yazdım da...
Olur mu olmaz mı bilemem! Ancak MUHALEFETİN ADAYI her kim olacaksa tek bir özelliği bağlayıcı olacaktı!
KÜRESEL SERMAYEYİ SAVUNMASI...
Oysa yapılması gereken bütün siyasi partilerin bir araya gelip ÖZGÜN BİR EKONOMİK KALKINMA PROGRAMI MEYDANA GETİRMESİYDİ. Asıl BAŞARI bu olacaktı...
Şimdi AK PARTİ tek başına bu riski alıp yeni bir yol deniyor... Karşı taraf da "YA TUTARSA" diye hop oturup hop kalkıyor... Başkan Erdoğan ile Ali Babacan'ı, Ahmet Davutoğlu'nu ya da Temel Karamollaoğlu'nu ayıran neydi?
PARA POLİTİKASI...
Gerisi inanın masal...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.