Yüksek tansiyon
AVRUPA hem kendi içinde hem de küresel ölçekte adım atamamakta...
Peki bundan bize ne?
Bakalım...
Yunanistan, Fransa ile SAVUNMA İŞBİRLİĞİ anlaşması imzaladı mı? Evet imzaladı. NATO üyesi iki ülke Türkiye'yi hedefe koydu mu?
Koydu.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Fransa ile imzalanan anlaşma için "Yunanistan'ın tarihinde ilk defa, olası bir saldırı anında kıtamızın en güçlü, BM Güvenlik Konseyi üyesi ve AB'nin yegane nükleer gücü olan Fransa'nın yanımızda yer alacağını taahhüt ettiği tarihi bir adımdır" dedi.
Fransa ile imzalanan anlaşmayı, Fransa ile Almanya arasında imzalanan Aachen Antlaşması'na benzeten Miçotakis, anlaşmanın özünü "Taraflardan birinin saldırıya uğraması olasılığında diğer ülkenin askeri yardımını öngörüyor" sözleriyle açıkladı. Ve ritmi daha da artırdı...
"Yunanistan yeni bir rotaya girmiştir.
Yunanistan kimseyi tehdit etmiyor ancak kimsenin de tehdit etmesine izin vermez. Birleşik Arap Emirlikleri'yle, İsraille yaptığımız ve çok yakında ABD ile yapacağımız benzeri savunma işbirliği anlaşması da aynı amacı gütmektedir.
Yunanistan bölgenin güvenlik unsurudur." Avrupa özellikle Fransa sahne alarak askeri gücü göstermenin peşinde.
Avrupa Birliği tam olarak destek çıkmasa da Almanya perde gerisinden olan bitene kayıtsız kalmıyor, düşük ses tonuyla 'yürüyün' talimatı veriyordu...
Hedef Türkiye'ydi.
Akdeniz'deki gaz ve petrolden hakkını istediği için...
Avrupa da buna itiraz ediyor.
Hazırlanan oyunu Yunanistan üzerinden sahneye koyuyordu...
Avrupa, Türkiye ile AKDENİZ ve ORTADOĞU için kapışırken kendi içinde sorunlarla boğuşuyordu. Polonya Anayasa Mahkemesi, Avrupa Birliği anlaşmalarındaki bazı maddelerin ülkenin anayasasına aykırı olduğuna hükmediyordu. Doğal olarak Varşova ve Brüksel arasında krize yol açıyordu.
Ve bir anda POLEXIT gündeme geliyordu.
AB hemen 'Polonya'ya verilen paraları keselim' noktasına geliyordu...
Polonya, AB HUKUKUNUN üzerine çıkıp adım atıyordu. Bu meydan okumaydı ve gerilim tırmanıyordu...
Birlik sallanıyordu...
Bütün bunlar 1956'da yaşanan SÜVEYŞ KRİZİNİ hatırlatıyordu. Mısır lideri Nasır'ın kanala el atmasından sonra İngiltere ile Fransa anlaştı. İsrail'i saldırıya teşvik etti. Sonra da kendileri askerleriyle çıka geldi...
Tam kanal operasyonu istedikleri gibi sonuçlanacaktı ki kağıt üzerinde DÜŞMAN görünen ABD ile SOVYETLER devreye girdi. "Paris ile Londra'yı nükleer silahlarla vururuz" dediler.
Olay böylece kapandı... Gerçekte kimin kimle ittifak olduğu ortaya çıkmıştı...
Avrupa çözülme ve gerileme döneminde.
Gittikçe sıkıştırılan bir Avrupa fotoğrafı var.
Fransa silahsız çözüm göremiyor. Zaten YOK! Ancak elleri de güçlü değil...
Türkiye hem Avrasya'da hem Ortadoğu'da hem Afrika'da önlerindeki en büyük engel...
Türkiye'nin kendi çıkarları peşinde koşması onlar için ULUSAL GÜVENLİK problemi... Var güçleriyle bunu aşmak isteyecekler...
Silah ve asker son seçenek. Siyasi denklemi değiştirmek için İÇERİDE etkin olacaklardır...
Bütün güçleriyle önce bu şıkkı kullanacaklardır..
Türkiye'nin siyasi iç çekişmesi bu merkezde olacaktır. Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da, Azerbaycan'da ve AKDENİZ'deki sert tavrı KÜRESEL ÖLÇEKTE ABD ile mücadele eden Avrupa'yı dağıtacaktır... Bunu ilk gören de Fransa'dır...
Telaşları ve agresif tutumlarının nedeni budur. 2023'e giderken içeride yaşanacak muhtemel basınç merkezi AVRUPA olacaktır...
Erdoğan'lı Türkiye, Avrupa'nın dağılmasının çözülmesinin önünü açacaktır...
Türkiye'nin hamleleri Paris ve Berlin'i nefessiz bırakmaktadır...
Ana mesele budur...
Akdeniz'de yüksek tansiyon kaçınılmazdır...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.