Süpermarket!
DÜNYANIN tepesindeki DENGE Türkiye gibi ülkelerin kaderini, nabız atışını, rotasını, sermaye yapısını, askeri gücünü, siyaset şeklini belirler. Sadece Türkiye ile ilgili de değildir bu.
Daha önce süpermarket örneği vermiştim.
Koca bir markete girdiğinizi düşünün.
Her ürünün bulunduğu alan bellidir.
Meyve reyonunun içinde ekmek bulamazsınız. Ya da makarnalar arasında süt ve süt ürünleri...
İçinde gezip ihtiyaçlarını giderdiğiniz marketin bir sahibi vardır. Dünya kabaca budur. Böyle yönetilir.
Türkiye bu markette düne kadar küçük ve iddiasız bir bölümü temsil etmekteydi.
Ne zaman REYON değiştirmek istese başına bir çorap örülmekteydi... Darbeler, terör, suikastlar, finansal operasyonlar gibi... Bir güç bizim dünyadaki yerimizi çiziyor ve dışına çıkmamıza izin vermiyordu.
OSLO'nu sızması, Gezi Eylemleri, 17-25 Aralık operasyonları ve 15 Temmuz kabaca Türkiye'nin nerede olacağı ve kalacağı ile ilgiliydi. İsimler önemli de olsa asıl amaç TÜRKİYE'nin yerinin tespitiydi!
Türkiye badireleri atlattı. Yeni bir KOORDİNATA koştu.
Gittiği yerde artık AVRUPA yoktu.
Kemal Kılıçdaroğlu- Meral Akşener-Ahmet Davutoğlu-Ali Babacan- Temel Karamollaoğlu- Selahattin Demirtaş gibi isimler ile çok sayıda siyasetçi AVRUPA ile yan yana yürümek ister. Türkiye'yi burada konumlandırırlar.
Başkan Erdoğan ile Devlet Bahçeli ise burada ayrı düşerler...
"AVRUPA ile yürünmek istenen yıllarda ülkenin başına gelmeyen kalmadı" diye düşünürler. Bu fark her şeydir! Yazıldığı gibi kolay okunmaz ve hayata geçmez!
Dün de altını çizdiğim gibi ABD, İngiltere'yi yanına alarak yeni paylaşımla yeni bir yol yapma niyetinde.
Ankara ilişkilerini Londra üzerinden götürürken bundan kaybeden, kesin ve net olarak Berlin-Paris eksenidir. AB'dir!
ABD-İNGİLTERE ortaklığı Çin'i kontrol edecek AVRUPA BİRLİĞİ'ni ise dağıtacaktır. SAVAŞIN ADI BUDUR.
Trilyonlarca DOLAR'lık bir savaştır bu...
ABD bastırdı.
Avustralya, Fransa'dan alacağı DENİZALTI siparişini iptal etti.
ABD-İNGİLTERE-AVUSTRALYA nükleer denizaltıları, kendi teknolojileriyle yapacaktı. Paris çıldırdı.
Washington'daki büyükelçilik konutunda yapılacak olan Fransa-ABD Dostluk Galası'nı iptal etti.
GALA, ABD'nin bağımsızlık savaşında İngilizler'e karşı Fransa'nın desteğiyle kazandığı Chesapeake Muharebesi'nin 240'ıncı yıl dönümü nedeniyle yapılacaktı. Paris açıkça "Artık dost değiliz.
Tarafınız Londra!" diyordu...
ABD, Afganistan'dan ışık hızıyla çıkarken Avrupa orada can çekişiyordu.
Çırpınıyordu çıkamıyordu.
Putin dün konuştu.
Afganistan'ı özetledi: ABD ile müttefikleri Afganistan'dan adeta kaçtı.
Hepsi gerilerinde; terörizm, uyuşturucu ticareti, örgütlü suç ve dini aşırıcılıkla ilişkili bir dizi sorunu içeren Pandora'nın kutusunu bıraktılar. Hem de açık bir hâlde...
ABD, İngiltere ve Avustralya'nın AUKUS Paktı'nı imzalamasından bir gün sonra yani DENİZALTI OPERASYONUNU birlikte yapma kararı aldıktan bir gün sonra Çin, Asya-Pasifik Kapsamlı Ticaret Anlaşması'na katılmak istediğini iletti. Obama döneminde temeli atılan anlaşmaya Avustralya, Kanada, Japonya, Yeni Zelanda, Brunei, Şili, Malezya, Meksika, Peru, Singapur ve Vietnam imza atıyor ve ÇİN'i bölgede dengeliyordu.
Tarih yine 2016'ydı!
Çin, daha sonra 14 ülkeyle birlikte Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) adlı başka bir serbest ticaret anlaşmasına dahil olmuştu.
Ancak Trans-Pasifik Ortaklığı (CPTPP), Bölgesel Kapsamlı anlaşmaya (RCEP) kıyasla daha derin bir ticari organizasyondu.
Çünkü GÜMRÜKLER düşük SERMAYE HAREKETLERİ ÇOK DAHA HIZLIYDI!
Dikkat ederseniz İNGİLTERE de başta anlaşmada yoktu!
Çin'e karşı uzaklarda BLOK oluşurken AVRUPA da Ankara'ya karşı tonunu belirliyordu.
Bunu da iki isimden, iki davadan anlamak mümkündü... AVRUPA dün net bir ifadeyle eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala'nın serbest bırakılması talebini yineledi. Artık net olarak Türkiye, AVRUPA'nın karşısındaydı. İçerideki siyaset de buna göre pozisyon alacaktı.
Sertleşme çatışma artacak tansiyon yükselecekti. Çünkü SÜPERMARKETİN SAHİPLERİ, Çin'i kontrol etmek isterken Avrupa'yı market dışına itiyorlardı...
Bu da "haa öyle mi" diyerek kabul edilecek bir hamle değildi.
Çok ama çok sancılı bir sürecin geldiğini göstermekteydi...
Buradan bakarak içeride ne olacağını öngörmek zor olmuyordu... Başkan Erdoğan'ın dengedeki önemli konumu nedeniyle gerekli desteği alacağı ve yoluna devam edeceği ortadaydı...
Anlaşılmayan bu sanırım! Erdoğan'ın MUHALEFETE yüklenmesini "AVRUPA'ya sert çıkıyor" diye de okuyabilirsiniz!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.