DÜNYA özellikle 2013'ten sonra hızla kutuplaşmaya ve değişime gittiği için olanları anlamayan çok kişi var. Günlük ve anlık değerlendirmelerle kimse bir adım bile yol alamaz.
Osmanlı'nın son dönemleri, Cumhuriyetin ilk yılları ve sonrasında Türkiye'de belli akımlar öne çıktı. AİLELER...
Bunların arasındaki mücadele hem günü hem geleceği belirledi. Ancak bunları asla ve kat'a ana akım medyada bulamazdınız. Herkes bu ülkenin evladıydı ancak eğitim ve ekonomik şartlardaki farklılık ANADOLU ile İstanbul-İzmir eksenindeki uçurumu artırıyordu. İyi eğitimli olan dünyaya açık AİLELER farklı, muhafazakar ANADOLU ise çok farklı bir ülke hayal ediyordu. Yeme içmeden giyim kuşama kadar sosyologların incelemesi gereken bir alan oluşmuştu...
Mesela Celal Bayar ile Adnan Menderes neden CHP'ye ters düşüyor ve ayrı bir siyasi hareketle yollarına devam ediyordu? Celal Bayar ATATÜRK'ün silah arkadaşıydı. Son yıllarında da hep o yanındaydı. İZMİR'in işgali net olarak ortaya çıkınca YÜZBAŞI SARI EDİP EFE ile dağlara kaçtı. Gökçen Efe onları ağırladı. GALİP HOCA takma ismiyle zeybek kılığına da cami hocası kılığına da girdi. Köy köy dolaştı. Demirci Mehmet Efe'yi yönetti.
Kurtuluş mücadelesinin içinde, tam merkezindeydi. Savaş bitti, CUMHURİYET kuruldu, Atatürk'ün yanı başında yer aldı. Bakan oldu, Başbakan oldu...
Bütün bunlara rağmen Şükrü Saracoğlu'nun yaptığı BÜTÇEYE karşı çıktı. Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Emin Sazak'la birlikte CHP'den koptu. Bu ekip İnönü'nün CHP'siyle karşı karşıya geldi. Yarıştılar. İktidarı aldılar. Sonra yine AİLELERÜZERİNDEN, BAĞ ÜZERİNDEN bilmediğimiz bir savaş, mücadele aldı başını gitti.
1960'a gelindi. CHP'li ve Atatürk'ün yakını olan isimler İPİN UCUNDAYDI. Bayar son anda kurtuluyordu. Fikri bazda CHP ile ne fark vardı?
Neden yollar ayrılıyor ve darbeye kadar uzan bir perde açılıyordu? İşte bu soruların cevabını bilmediğimiz için bugünü anlamakta zorlanıyoruz...
Atatürk'ün silah arkadaşı ve başbakanını kim asmak istedi? Bilmiyoruz! Üzerinde düşünmüyoruz da... Ancak farklılık kaçınılmazdı.
Yakına gelelim... CHP'yi değiştirmeye geldiği andan itibaren başlayan Kemal Kılıçdaroğlu CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinde bunu zaten net olarak ortaya koydu.
İslam Konferansı Örgütü eski genel sekreteri Prof. Dr.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nu önerdi. MHP lideri Devlet Bahçeli de memnuniyetle kabul etti. Kılıçdaroğlu "Herkesin kabul edebileceği, saygınlığı, dürüstlüğü olan, birikimiyle örnek bir ismi öneriyoruz" diyordu. Ancak PARTİDE tanıyan yoktu, bilen yoktu.
Bahçeli de "Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının Türkiye'de çok değerli şahsiyetler bulunmakla beraber, değerli bir ismi önermesi bizi memnun etmiştir" şeklinde duygularını aktarıyordu. UZLAŞITOPLANTILARINDAKİ PROFİLİN ÇOK UZAĞINDA BİR ÇATI ADAY ÇIKIYORDU ORTAYA... CHP'li vekiller "Arkadaşlar kabul edelim trollendik" diye tepki gösteriyordu.
Şimdi ise CHP ile MHP birbirinden oldukça uzakta iki partiydi... Muharrem İnce yani CHP'nin içinden çıkan bir isim yine CHP'den ötede bir konum belirliyordu. İYİ Parti de MİLLİYETÇİ olsa da MHP'den kopuktu. DEVA ve GELECEK partileri de AK PARTİ'den geliyor, başka bir yere park ediyordu.
Dün başka, bugün başka, yarın ise bambaşka olacaktı... VİRÜS üzerinden, dijital para üzerinden yeni bir dünya kurulmakta. Herkes DOĞRUBULDUĞU İTTİFAKLA yürümek istemekte. Muhalefet genel olarak ABD-ALMAN ekolünü benimsemiş durumda. Cumhur İttifakı ise İNGİLİZLER'i yanına alarak KÜRESEL OYUNCU olmak amacında... Londra'nın da başka şansı yok... İttifakları, ayrılmaları, geri adım atmaları, sert çıkışları hep buradan izleyin! Yoksa baktığınızla kalırsınız...
Gemilerimizin AKDENİZ'de çevrilmesinden Çin aşısının tercih edilmesine, Boğaziçi meselesinden S-400 krizine kadar... Hepsi Türkiye'nin izlediği yol ile ilgilidir... Kavga da budur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.