Aliko modeli
Gelin bugün bölgeye kuş bakışı bakalım. Afrika'ya açılalım. Oyunculara odaklanalım. Tehlikenin ne olduğunu anlayalım. İttifakları ve tezgahları görelim.
Kapının dışındakileri görmeye çaba harcayalım...
Hadi bakalım...
Rothschild ailesi için Afrika kıtası hep önemli olmuştur.
100 yıl önce dünyaya hızlı bir şekilde yayılırken, Afrika'nın gelecekteki gücünü bırakmak istemeyen Rothschild, Fransa üzerinden hakimiyetini büyüttü. Fransa'nın Afrika'daki gücü, ailenin sömürgeci taktikleri sayesinde hep ön planda kaldı. 2010 yılında aile yeni bir karar aldı. Afrika'da adı bilinmeyecek yeni zenginler için harekete geçti. Bu görev de Mark Mobius'a verildi.
Model AİLELER ÜZERİNDEN YÜRÜRDÜ.
Parayı kontrol ederek siyaset belirlenirdi!
2010 yılında Mark Mobius'un aylarca süren Afrika turu başladı. Elbette safari için Afrika'ya gitmedi. Etiyopya, Kenya, Somali, Tanzanya ve Uganda'yı kapsayan Doğu Afrika bloğu önemliydi. Mobius'un ilk gittiği ülkeler de bunlar oldu. Nijerya ve Güney Afrika'ya da geçti...
Johannesburg, Nairobi, Akra, Darüsselam, İbadan, Mombasa, Lagos, Garissa ve Gede gibi 47 kentte çok önemli toplantılar yapan Mobius, 12 sektörde büyüyecek isimleri belirledi. Aradan geçen yaklaşık 7 yıl boyunca, Nijeryalı işadamı Aliko Dangote'yi de büyüten Mobius, 216 yeni zengin çıkardı.
Aliko Dangote, Mobius gelmeden de zengindi ama bugün hükmettiği para 37 milyar dolar. Dangote sanırım iki üç yıl önce "4 yıl sonra ARSENAL'i alacağım. Wenger'i de kovacağım" demişti. Wenger gitti...
Devam...
216 zenginin büyümesi için Aliko Dangote'nin şirketleri örnek gösterildi. Her ülkede aynı adımlar atıldı. O işadamları da büyük bir çoğunluğu kara para olan nakit akışı ile büyümeye başladı.
Devletlerin tüm ihalesini o işadamlarının kurduğu şirketler aldı. Avrupa bankaları da düşük faizli krediler verirken, garantör kişi Mark Mobius oldu.
Bu zengin işadamları ülke yönetiminde ciddi söz sahibi haline geldi.
Bu güç çok önemliydi. Aile bu gücü zaman zaman kullanmakta... Bunu da görüyoruz. Tabii bu işadamları Rothschild ailesine saygı duymakla birlikte "büyüten güç" olarak Mark Mobius'u işaret ediyorlar. Birçok devlet başkanı bu işadamlarından emir alıyor.
Birçok politikacının seçim öncesi para desteği de bu işadamları tarafından sağlanıyor. O nedenle her politikacı, siyasette önemli bir noktaya ulaşmak istiyorsa, Afrika'da tek yol Mark Mobius'un işadamlarıyla birlikte hareket etmek.
Bu kurulan sistemin çökertilmesi de oldukça güç. Çünkü Afrika ülkeleri 216 işadamına borçlu.
Bu borçların da kolay şekilde ödenme ihtimali yok. Çünkü borçlarla ilgili yapılacaklar listesi belirleniyor.
Yüklü tazminatlar konuluyor.
Mark Mobius, devletleri şirketlere borçlandırırken, imza atan iki tarafı da kendi yetiştirdiği kişilerden seçti.
İŞTE BU FORMÜLÜN KARŞISINDA BAŞKA BİR YOL KONULMAK İSTENİYOR!
PENTAGON tarafından...
Pentagon, Ortadoğu'da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden yeni bir sistem kurma peşinde. O nedenle birçok ülkede darbelerin olması gerekli, bunun için de para... Finans ayağı için bir kaynak şarttı.
Pentagon da bunu BAE olarak tespit etti.
ABU DABİ'ye yerleşti!
Afrika ve Ortadoğu'da son 50 yılda 123 darbe girişimi yaşandı. Bunların 67'sinde darbe yapanlar yönetime el koydu.
Son 5 yıl içinde BAE darbelerin finans merkezi oldu. Pentagon'un planını yaptığı, finans ayağını BAE'nin üstlendiği ilk darbe girişimi Mısır'da oldu. 3 Temmuz 2013 gecesi Sisi, Mursi'yi devirdi ve yönetime el koydu. BAE'nin 389 milyon dolarlık finansmanı ile gerçekleşen darbe, bölgenin geleceğini değiştirdi.
Eğer Mısır'da Mursi yönetimi devam etseydi, bugün İsrail'in varlığı sorgulanır hale gelecekti.
O nedenle bu darbenin başarılı olması, Pentagon'un planlarının güçlü şekilde başlamasının önünü açtı.
Daha önemli bir istatistik vermek gerekirse ABD, Afganistan, Pakistan, Irak, Libya ve Suriye'yi işgal ve yönetme planını devreye sokmadan önceki 15 yılda sadece 5 intihar saldırısı olmuştu. 5 ülkede sadece 5 saldırı.
ABD'nin bu ülkeleri işgal etmesi veya baskı kurmasından sonra son 15 yılda Afganistan'da 1354, Pakistan'da 611, Irak'ta 2 bin 219, Suriye'de 401 ve Libya'da ise 87 intihar saldırısı yaşandı.
Bu saldırıların tamamı NATO'nun Brüksel'deki merkezinde planlandı, maliyeti ise 2013 itibariyle BAE'den tahsil edildi. BAE'ye Körfez'in Krallığı vaat edildiği için, para konusunda hiçbir sıkıntı çıkarmadı. BAE Devlet Başkanı Halife bin Zayid el-Nehyan, Pentagon'un her isteğini olumlu karşılıyor.
15 Temmuz 2016'da Türkiye'de yaşanan darbe planı da NATO'nun Brüksel'deki merkezinde planlandı.
Finans ayağı için de yine BAE tercih edildi. The Guardian'ın eski editörü David Hearst, Pentagon karşıtı biridir. The Guardian'dan kovulunca Middle East Eye adlı çok saygın bir haber sitesi kurdu. David Hearst, "BAE Devlet Başkanı Halife bin Zayid el-Nehyan ile Muhammed Dahlan Türkiye'deki darbe için gerekli paranın miktarını konuştu. Nahyan tüm parayı nakit olarak Dahlan'a teslim etti. O da Türkiye'de darbeyi planlayan isimlere parayı ulaştırdı. Ancak darbe başarısız olunca para da kayboldu. Nahyan defalarca Dahlan'dan parayı istedi" diye yazdı.
15 Temmuz BAŞARISIZ oldu.
Ama durmadılar! BAE, Suudi Arabistan'daki saray darbesinin de tam destekçisiydi. Bu kez istediklerini almayı başardılar. Ancak Katar'daki darbe girişiminde beklenen olmadı. Geçen yıl Katar'da darbenin abluka sonrası sonuçlanması bekleniyordu.
Şimdi Tunus'taki darbe girişiminin başlamadan bittiği ortaya çıktı. Planlayıcı yine Pentagon'du, finansörü de BAE yani Nahyan'dı. Her zaman istediklerini alamıyorlardı yani...
Birleşik Arap Emirlikleri, 4 ülkede daha darbe için ayırdığı parayı Pentagon'daki yetkililere iletti. Biri İran'daki ayaklanmaydı. Geçen yılın son günlerinde başlayan ve BAE'den giden 306 milyon dolarlık nakit para başarıya ulaştırmadı.
O paranın da bir bölümünün hala kayıp olduğu biliniyor. Darbe ve kayıp paralar birbirini izliyor.
Garip...
Geriye 3 ülke kaldı. O ülkelerde darbe girişimi bekleniyor. Bunlardan biri de tahminlere göre Ürdün'dü. Ancak Ürdün'de yaşananların tam olarak ne olduğu anlaşılamadı. Protestolarla başlayan süreçte kimin kazandığı veya kimin kazanacağı hala sır. Karışıklık sürüyor...
Mike Pompeo 21 Nisan'da Dışişleri Bakanı olduğu an, 3 ülkeyi ziyaret edeceğini açıkladı. Ertesi gün Suudi Arabistan'da bir darbe girişimi oldu.
29 Nisan'da Pompeo'nun ilk yurt dışı ziyareti de Suudi Arabistan'a gerçekleşti.
Ardından ise Ürdün ve İsrail. Ürdün'de de bir darbe girişimi oldu. Hala ülkede bir risk var. Ayaklanma adı altında bir değişim yaşanıyor. İsrail'de bir sessiz darbe yaşanır mı, kuşkusuz merak ediliyor.
Ancak İsrail'de Netanyahu'nun yasa darbesiyle görevden alınacağı söyleniyor.
Pompeo'nun gittiği ülkeleri dikkatlice incelemek gerekir. Çünkü Pompeo, BAE'yi yöneten kişidir. Kararları çok önemlidir çünkü arkasında hala Pentagon gibi bir güç var. Başkan Trump, POMPEO'yu ne zaman istese yanında buldu. Ama sonuçta o da asker ve Pentagon'a bağlı biri... Denge içinde dengeler kurularak yola devam eden bir ABD var. Hedef yani savaş alanı Ortadoğu ve Afrika... Türkiye 24 Haziran'a bu iklimde gidiyor. Türkiye üzerinde hesabı olanlara en çok destek MÜSLÜMAN ÜLKELERDEN GELİYOR...
İnsanın içini acıtan da bu! Unutulacak gibi değil... PARA ve SİLAH'ın kavgasında kim kazanır bilemeyiz ama TÜRKİYE'nin kazanması bizim elimizde...
Her şeye rağmen, herkese rağmen devam... Bayramınız mübarek olsun...
Görüşmek üzere...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.