Gülen'in okulları TÜRK OKULU olsaydı TÜRKİYECUMHURİYETİ DEVLETİ "kapatın lütfen!" diye rica ettiğinde hepsinin kapısına kilit vurulurdu.
Operasyon büyüktü ve okul üzerinden yürüyordu. Tabii bir de bizim hiç bilmediğimiz KÜRESEL İHALELER vardı. Çok zaman önce Sibel Edmons "Neden dünyanındeğişik yerlerinde verilen(Asya-Afrika) ihalelerebakmıyorsun. CIA hangiihaleleri alıyor ve hangiTÜRKLER'e devrediyor. Buna bakarsan PARALELgerçeğini daha da genişgörebilirsin..." demişti...
Haklıydı!
Ama biz daha içeride cemaate para akıtanları net olarak bilmiyor ve takip etmiyoruz.
Bütün bilgiler CIA'da.
Mesela CIA'ya çalışan 150 önemli TÜRK işadamı kimler! Ve bunlar bizim zannettiğimizgibi muhafazakar insanlar mı?
Değil! Büyük kısmı değil! Gülen daha 1992'de Amerika'ya gittiği zaman orada kendisini Kasım Gülek'in baldızı PENTAGON'da ALBAY olarak çalışan AYLİNRADOMİSLİ CATES karşıladı. Ve bu ALBAY Gülen'i orada CIA ile Pentagon ile tanıştırdı.
Bu ALBAY şüpheli bir şekilde öldü. Ayşe Kulin'in ADI AYLİN romanı Bayan RADOMİSLİ 'yi anlatıyordu. Tayyibe Gülek'i de büyüten bu ALBAY'dı... Teyzesi yani...
İşte buradan bakınca bile SAFANADOLU insanının işin içindefigüran olduğu ortaya çıkıyor.
Tutuklamalara, gözaltılara bakıyorum üzülüyorum. Büyük oyunun küçük piyonları durumundalar. Yazık! Hiç anlamamışlar... Üzülüyorum... Graham Fuler ne diyordu? "İslami hareketler BATI ileuyum içinde olmalıdır. Amaöncelikle İsrail ile iyi ilişkikurmalıdır..."Oyun bu! Devleti ele geçiripBARONLARIN adına ülkeyivekaleten yöneteceklerdi. Heryere TÜRK ÇOCUKLARINIgönderecekler amakazanan Amerika-İsrailİngiltereolacaktı... Devam...
Bu sistemi bozduğunda ne olurdu peki?
Yaşadıklarımıza bakalım... Türkiye önce IMF'i yolladı.
Dedi ki "Benimsizin paranıza ihtiyacım yok!"Bu bir BAŞKALDIRIYDI.
Bunun için CIA'nın ve arkasındakilerin verilecek bir cevabı vardı. Verdiler! Öncelikle DEVLET içindeki PARA HAREKETLE RİNİHIRSIZLIK olarak aktarmaya başladılar. Hatırlayın... "AKPARTİ'ye İRAN'dan 25 milyon dolar geldi!" Ortada fol yok yumurta yokken İNGİLİZLER bu manşetlerle çıktı!
Sonuç alamadılar. Etkili olamadılar. Ne oldu?
İkinci seansa geçildi! Bu kez gençlere ihtiyaç vardı. GEZİ ve ağaç meselesiyle ayaklandılar.
Hemen DIŞ destek geldi. Ankara bunu bertaraf etmek için harekete geçtiğinde üçüncü yol açıldı! DİKTATÖR!
Bu da tutmadı. Peki arkadan ne gelecekti? Evet bildiniz! DARBE...
Öyle de oldu.
CIA hep aynı adımları atarak çalışıyordu. EN sona işgal ve suikastları bırakıyordu. Ama bunlar TÜRKİYE için artık mümkün değildi. ABD karşıtlığı tavan yapmıştı.
İşte bunu bildikleri için NEWYORK TIMES'tan işaret verdiler.
Gazete şöyle diyordu: "...Uzun vadede ABD ve NATO daha derin bir sorunla karşı karşıya. Vazgeçilmez müttefikin demokratik ilkelerden giderek uzaklaşmasına nasıl bir tepki verilecek? Amerikan yetkilileri seçenekleri araştırmaya başladılar.
Bunların arasında, NATO'nun antidemokratik uygulamalara karşı niteliği belirlenmemiş çok özelyaptırımları da listeye alındı..." Yani bu kez hiç denemedikleri yöntemler gelecekler.
Gazete bunu söylüyor! Gazeteyle devam edelim...
Mısır'a uzanalım. EL VATAN...
Sisi'nin gazetesi. Darbe girişiminden bir gün sonra "Askeryönetime el koydu. Erdoğandevrildi" manşetleriyle çıktı.
Olmayanı yazdı.
Muhammed DAHLAN'ın sahibi olduğu AL GHAD kanalı Gülen'le röportaj yapıyor gazete ise yalan haberle basılıyordu!
Peki burada gözden kaçırdığımız bir isim var mıydı?
Düşünün bakalım. 17 ARALIK'ta burada olan ve "Bir diktatörünyıkılışını izleyeceksiniz" diyen kimdi? Hatırlayın. Evet!
Ricciardone. ABD eski Ankara Büyükelçisi... Ricciardone bir süre kızağa alındıktan sonra Mısır'a gitti.
Ama BÜYÜKELÇİ olarak değil. KAHİRE ÜNİVERSİTESİ'neREKTÖR olarak. Peki Ricci'nin buişlerle bir ilgisi var mıydı? Bilemem!
Ama EL VATAN gazetesi ile ÜNİVERSİTE arasında inanılmaz bir BAĞ vardı. YAPIŞIK İKİZLE R gibiydiler...
Buradan 15 Temmuz'a geçelim... Hala DARBENİN BİRNUMARASI belli değil. Şaka gibi... Şu an içeride olan AKINÖZTÜRK'e kaldı ihale. O işin içinde mi bilmiyorum. Ama BİRNUMARA olamayacağını biliyorum.
Nereden mi?
Anlatayım!
Akın Öztürk, aşırı milliyetçi olduğu için uzun süre sicili bozuk gitti. Bu yüzden harp akademisine alınmadı.
Sonra bir anlamda acınarak iyi sicil verilmiş bu sayede akademiye alınmış. Ya da bir el devreye girdi, önü açıldı. Bilmiyoruz! Akademi girişi emsallerine göre çok geç. Sicilini düzeltenlerden birisi de Balyoz'da tasfiye edilip Öztürk'ün yerine geçtiği Bilgin Balanlı. Peki Balanlı içeri girdikten sonra Öztürk ne yaptı?
Hiç! Ne kendisini ne de kendisine destek olan arkadaşının ailesini arayıp sormadı. Hava Kuvvetleri'nde hiç sevilmeyen birisi. Böyle biri DARBENİN lideri olamaz. Mümkün değil. Bakalım zaman ne gösterecek! Uzaklara gidelim biraz...
Hillary Clinton. 15 Temmuz'u bilenlerdendi. Etrafındakiler cemaate gönül, akıl ve para veren insanlardan oluşuyordu. Bayan Clinton gibi Bill Clinton da DARBEYİ haber almıştı. Hillary'e para verenlere bakarsanız arkada kimi göreceğinizi biliyorsunuz. DAHLAN'ın arkasında kim varsa, Sisi'nin arkasında kim varsa, Ricciardone'nin arkasında kim varsa cemaatin de arkasında o var! Hillary'nin de... BATI önceden GENERAL devşirir işini görürdü.
Sonra tarz değiştirdiler İMAMLARüzerinden yürüdüler. OSMANLIböyle yıkılırken içeride de asker ileimamı el ele tutuşturdular...
Son bir NOT daha...
Bir zaman önce değer verdiğim dostum "ATAKÖY'de cemaatpolisi çok güçlü. Orada sık sıktoplantılar yapılıyor" demişti.
Ortada 15 Temmuz olmadığı için hiç üzerinde durmadım bile. Ama 15 Temmuz'un ayrıntıları ortaya saçılmaya başladığında dikkatimi çeken çok önemli bir şey oldu.
Önemli komutanlardan biri DARBEGECESİ silahını birliğini bırakıp buPOLİS MERKEZİNE SIĞINMIŞ!
Hemen bir süre önce dostumun söylediği o cümle aklıma geldi. KOMUTAN BİLEREK Mİ BİLMEYEREK Mİ ORAYA GİTTİ?
Bilemedim!
NOT: Batı basınında garip bir şekilde İstanbul'da deprem olacak haberleri yapılıyor.
Neden?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.