ABD, Almanya, Hollanda, Avusturya gibi bazı ülkelerle aramızın pek hoş olmadığı, sır değil. Bu 'hoşolmama'nın sebepleri ise, yorumagöre değişiyor. Aslında konuya objektif temellerden hareketle yaklaşılması gerekirken, sübjektif değerlendirmelerle karşı karşıyayız çünkü...
Gelişmelere objektif pencereden bakabilme özelliği olanlar, batı yanlısı olsalar bile ortada sakil bir durum olduğunu kabulleniyorken, batıdanfazla batıcı olanlar, adalet vehakkaniyete zerre kadar önemvermeden her durumda ülkemizikabahatli ilan edebiliyorlar.
Şurası açık, kendi ayakları üzerinde durma kararında olup, batıdan gelentaleplere 'baş üstüne' demeyen birTürkiye, tabir caizse ağzıyla kuştutsa bile hoş karşılanmayacaktır.
Yaşanmakta olanlar da aslında tam olarak bununla alakalı...
Ülkemize yönelik eleştirilerde sıklıkla eksikliklerine vurgu yapılan demokrasi,ifade ve basın özgürlüğü, hukukunüstünlüğü gibi evrensel değerlerinkonunun esasıyla bir ilgisi yok ve bunun herkes farkında.
Yüzde 52 oyla seçilen ve bu oranı muhafaza ettiği, hatta yükselttiği bilinen bir Cumhurbaşkanımız var. Aynı şekilde yüzde 50 civarında oy almış parti tarafından kurulmuş bir hükümet tarafından yönetiliyoruz. Çeşitli sıkıntılar yaşanmış olsa da, Yargı işbaşında ve mevcut mevzuata uygun bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor.
15 Temmuz darbe girişimi sebebiyle ilan edilen ve vatandaşlardan çok devleti ilgilendiren OHAL, batılı bazıülkelerle mukayese edildiğinde,sıradan bir vakıa. Devleti ele geçirmek için kılcal damarlara kadar nüfuz etmiş bir yapı ile mücadelenin başka türlü yürütülmesi de mümkün değil zaten.
Demokrasi nutukları atanlar, 'bizim dediğimiz olmalı' demiyorlarsa, problem yok yani...
İfade ve basın hürriyeti konusu başta olmak üzere, eksiklik olduğusöylenen hususlar da, sıradaninsanlardan çok ülkemizle alakalıhesapları olan çevrelerin yapmakistedikleri ile alakalı gibi.
BU KADARI DAFAZLA... Bazı toplumsal olaylar tertiplenmesi ve bu süreçte güvenlik güçlerinietkisiz hale getirebilmek için toplantılar düzenlenmesinin normal karşılanmasını da, insan hakları kapsamında sayıyor ve bizim de öyle kabul etmemizi bekliyorlar.
Herhangi bir ülkenin konsolosluğu ile bağlantılı olarak çalışan ve ülkemizinson zamanlarda yaşadığı kamudüzeninin ilgilendiren bazı önemligelişmelerle bağlantısı tespit edilen kişilere dokunulmamasını istemek de, aynı kapsamda. Ülkenin istihbarat teşkilatınınher faaliyetinin şeffaf olmasıgerektiğini iddia edip, kanunlayasak olduğu halde bu kuruluşun millimenfaatlerle ilgili bazı operasyonlarıkonusunda yayın yapmaya kalkışmakbile, bu cümleden. Herhangi bir batı ülkesindeakıldan geçirilmesi bile mümkünolmayan hususlar, Türkiye açısındanşeffaflığın, demokrasinin, insanhaklarının ve ifade ve basın hürriyetininbir gereği olarak lanse ediliyor...
Bunun böyle olması gerektiğini, vazifeleri gereği savunanlar, tamam.
Ancak, kafa karışıklığı içinde bulunan ya da çeşitli sebeplerle memnuniyetsiz olanlar arasında da, bu fikirleri savunanlar olması, can sıkıcı...
Batılıların, 'Türkiye'yi, istediklerimizi yapmadığı için hedef tahtasına oturttuk' deme lüksleri olmadığı gibi, varlıklarınıbatılıların ilgisine ve katkılarınaborçlu olanların da bu gerçeği terennüm etmelerini beklemek, anlamsız.
Karşılıklı eşit münasebetlerle alakası olmayan talepleri karşılanmayan batılıülkeler, ülkemizi ve yöneticilerimizisuçlamaya devam ederken, içimizdeki uzantıları da onların telkin ve tavsiye ettikleri şekilde davranmayı sürdürecekler...
Bize de bunun böyle olduğunu bilmek ve ona göre mücadele etmek kalıyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.