Zarrab , Halk Bankası'nın üstü düzey yöneticileri ve derken dönemin ekonomiden sorumlu bakanı Zafer Çağlayan ile ilgili tutuklama kararı... ABD cenahında,ülkemizden birilerininerdeyse zil takıpoynatacak gelişmeleryaşanıyor... Başınagelebilecekleribile bile nedenoraya gittiği halaanlaşılamayanZarrab'la ilgiligelişmeler, ayrıcadeğerlendirilmesigereken bir konu.
Türkiye'den isimlere yönelik tutuklama kararları, ABD'nin İran'a yönelik husumetininzirve yaptığı zamanlarda aldığı, bu ülkeye yönelik ambargo kararlarına uyulmaması ile alakalı. Menfaatlerinin zedelendiği ile ilgili birtakım iddialara istinaden ABD tarafından alınan bu kararlar, BM onayına sahipolmadığı için, eninde sonunda 'tektaraflı' kararlar.
ABD'nin bahsi geçen ambargo kararı, belki de alelacele hazırlanmış olması sebebiyle, AB ülkeleri ve hatta ABD'deki bazı bankalarca delinmiş, dönemin ekonomiden sorumlu bakanı Zafer Çağlayan'ın oluruyla, ülkemiz kamu bankalarından Halk Bankası da benzer operasyonlara imza atmıştı.
Tek taraflı ambargo kararındaki açıklıkların farkına varan ABD,2013 Haziranı'nda bu boşluklarıdoldurduğunda, batılı diğerbankalar gibi Halk Bankası da'ne olur, ne olmaz' düşüncesiyleoperasyonlarını durdurmuştu.
Sonraki gelişmeler, bu süreçte kendi ekonomik sistemine girebilecek epeyce bir paradan mahrum olan ABD'nin birtakım operasyonlar düzenlediğinin göstergesi.
Emniyet-yargı ortaklığı ile sahneye konulmak istenen 17-25 Aralık FETÖ imzalı darbe girişimi de bunlardan birisi.
Belli ki, dönemin ekonomiden sorumlu bakanı Zafer Çağlayan ve ülkemiz lehine operasyonları ile göz dolduran Halk Bankası ABD tarafından hedef alınmıştır. 17-25 Aralık'tan bir süre önceülkemize gelen üst düzey ABD'li biryetkilinin, özellikle Halk Bankası'nıhedef göstermesi, operasyonunarkasında kimin olduğunun açık birşekilde gösteriyordu aslında.
YOL OLMASIN!...
Ancak, olayların gerçek mahiyeti 17-25 Aralık günlerinin sisli ortamında kolaylıkla gizlenebildiği için, olgular yerine algılarhakim olmuş ve bir kamu kuruluşu olan banka içeriden birilerinin de hedefi haline gelmişti.
Tek taraflı, dolayısıyla ülkemiz yöneticilerini bağlamayan ambargo kararlarının ihlalini gerekçe gösteren ABD'nin, bazı kamu görevlilerimiz vehele dönemin bir bakanı hakkındatutuklama kararı almasının aslındahukuki bir karşılığı yok...
'Hukukun gücü' yerine, 'gücün hukuku' diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız yani.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Bu işin altından pis kokular geliyor' demesi boşuna değil.
Çünkü tek taraflı bir ambargo kararını bahane olarak kullanan ABD'nin, birdönem yapmaları gerekeni yapankamu görevlilerini ve siyasilericezalandırmak istediği, açık...
Konunun ehemmiyetini kavrayabilecek herkesin şiddetle karşı çıkması gereken bir durumla karşı karşıyayız. ABD'ninbu konuda attığı adımlarla istediğigibi bir neticeye ulaşması, her daim'güçlünün hukuku'nun geçerli olması demektir çünkü.
Gelişmelere 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' mantığı ile bakan ve tutuklama kararları sebebiyle memnun olanların, durumun ciddiyetini düşünüp ona göre tavır geliştirmeleri gerekiyor.
ABD yaptıklarından netice alabilirse, bunun 'yol olması' ve ardından çokdaha vahim operasyonların gelmesi kaçınılmazdır...
İktidar karşıtlığı ile gözleri kararmış olanların, olup biten her şeye çok daha dikkatli bakmaları ve ülkemiz vemilletimiz aleyhine operasyonlarakolaylık sağlayan tutumlarındanvazgeçmeleri gerekiyor...
Gücün hukuku hakim olursa, karşılaşılacak gelişmeleri tahmin edebilmek bile zor..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.