Hareket ve bereket
Seçilmeden önce:
"Ben çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım, alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım" demişti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öyle de yaptı.
Cumhurbaşkanlarının adeta bir noter gibi davranmasına alışmış olup başka türlü davranmaması gerektiğini düşünenler yadırgasa da, Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra da tıpkı Başbakanlığı sırasında yaptığı gibi çalıştı, koştu ve terledi, Recep Tayyip Erdoğan...
Üç yılda 90'a yakın yurt dışı seyahati gerçekleştirip, aynı sürede yurt içinde 65 kenti 147 defa ziyaret etmek, yazar ve söylerken çok kolay gelen bir şey.
Ancak bütün bunların, birtakım hedeflerin gerçekleştirilmesi hedefine matuf olduğu ve özellikle de yurt dışı seyahatlerin her anının yoğun bir çalışma ile geçtiği düşünülürse, yapılması pek de kolay değil.
Son üç sene içerisinde Türkiye'nin bir adım daha ileri götürülmesini hedefleyen bu yolculuklarla sağlanan hareketin ülkemiz açısından büyük bereketler getirdiği, çok açık.
İçeride 65 kente yönelik 147 ziyaretin her biri, ya açılışlar ya da temel atmalar için gerçekleştirilmiş. Bununla da kalmadığı ve Cumhurun başkanının cumhurla hemhal olduğu, onlara dokunduğu, dertlerini dinlediği ve problemlerine çözüm üretilmesi için adımlar atılmasını sağladığını biliyoruz.
Genellikle işadamları heyetleri ile beraber gerçekleşen dış ziyaretler de, Türkiye ve gidilen ülkeler arasındaki ilişkilerin yoksa kurulması, varsa daha da geliştirilmesi ve gerekiyorsa onarılması hedefine yönelik olmuş hep.
'NE ALABİLİRİM' DEĞİL, 'NE VEREBİLİRİM'!..
'Bu ülkeden ne koparabilirim' şeklindeki batılı anlayış ile alakası olmayan seyahatlerdi bunlar. Ve temel bakış açısı, 'bu ülke ile ilişkilerimizi daha nasıl geliştirebilir ve hepimiz için faydalı olabilecek ne gibi projeler gerçekleştirebiliriz' olan bu yolculuklar sayesinde Türkiye'nin bilinirliği zirve yaptı, ticaret hacmimiz de gelişti.
Gelişmişlik sıralamasının son sıralarında olan ülkeler söz konusu olduğunda, ülkemizden uzanan şefkat eli haline dönüştü dış yolculuklar.
Sömürücülerin uzun süredir talan ettikleri ve halen de talan etmeyi sürdürdükleri ülkelere yapılan her yolculuk, bu ülkeler açısından birer bayram vesilesi oldu.
Dahası, gidilen ülkelerin komşuları ya da başka ülkelerle olan problemlerinin halledilmesi, yolculuklardan bazılarının temel hedefiydi. Uzaktan yapılacak soğuk görüşmeler yerine, giderek ve dokunarak gerçekleştirilen sıcak temaslarla, birçok problemin çözümü de sağlandı.
Vaktiyle benzer yollardan geçmiş bir ülkenin yöneticisi olarak, değişik usullerle köşeye sıkıştırılan ülkelere yardımcı olmak da, Cumhurbaşkanımızın başlıca meşguliyetleri arasındaydı...
Uluslararası kuruluşların cendereye alıp zulmettikleri ülkeler açısından çare ve çözümlerin gündeme getirildiği ve bu haliyle de onları sömürmek için uğraşanları kızdıran yolculuklardı bunlar.
Asırlarca hükümran oldukları coğrafyaları sömürmeyen bir ecdadın torunlarının, başkalarının acımasızca sömürdükleri coğrafyalara ilaç olacak adımlar atmasının birilerini çok kızdırması belki de normaldi...
Ancak, 'ne alabilirim' değil, 'ne verebilirim' mantığı ile gerçekleştirilen bütün bu bağlantıların ülkemize dua olarak döndüğü ve bizi bereketlendirdiği de, açık bir gerçek...
Ne diyorduk? Nerede hareket, orada bereket!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dünya umurunda değil!.. (25.09.2024)
- Her şeye hazır olmak!.. (22.09.2024)
- AB, para mı dağıtacak?.. (21.09.2024)
- Gaziantep: İş bilenin… (18.09.2024)
- Enerjik bir ülkeyiz… (15.09.2024)
- Sayaç çalışıyor (14.09.2024)
- Elini veren kolunu kaptırır!.. (11.09.2024)
- Her şey kontrol altında… (08.09.2024)
- Dev aynası (07.09.2024)
- Ümit dağın ardında… (04.09.2024)