Yola çıktığınızda, hedefiniz ve ona nasıl ulaşacağınızla ilgili plan ve programınız, aşağı yukarı bellidir. Şu yoldan, şu vasıtayla, şu kadar zamanda gider, şu kişilerle görüşür, şunları da alır ve geri dönerim... gibi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nunyürüyüşünün bir planve programı var. Ancak,esas hedefi belirsiz.
Çeşitli yerlerde konakladıktan sonra İstanbul'a ulaşmak istediği biliniyor sadece.
Bir de 'Adalet' sloganı var. Ancak 'adalet' derken tam olarak neyi kast ettiğini kendisi dışında bilen yok. Kendisinin bildiği de, şüpheli. Birileri ısrarla 'yürü!' dedikleri içinyol çıkmışa benziyor daha çok...
Yorulmamak için olacak, Kılıçdaroğlu pek konuşmadığı için niyetinin tam olarak ne olduğunu söylemiyor. Ancak gerek beraberindeki ve gerekse uzaktan alkış tutan CHP'lilerin de söyleyebildikleri bir şey yok. Genel başkanlarınınşapkadan tavşan çıkarır gibiyürüyüşten adalet çıkaracağınainanmışlar, elleri mecbur.
Bilinen tek şey, Enis Berberoğlu ile ilgili mahkeme kararı sonrası bu yürüyüşe karar verdiği. Başka bir ayrıntı ise daha önce Hüsamettin Cindoruk'layaptığı görüşme. Ancak bunlar, Ankara'dan İstanbul'a yürümekle adaleti nasıl sağlayabileceği sorusuna cevap teşkil etmiyor.
Yargı tarafından verilen karar ya da kararlar ancak yargı yoluyla düzeltilebilir.
Nereden başlarsanız başlayın ve nereye kadar giderseniz gidin, yürümekle bir mahkeme kararını ortadan kaldıramazsınız.
Enis Berberoğlu'nun devlet sırlarını birilerine servis etmesi dolayısıyla mahkum edilmesinin adaletsizlik olduğu düşünülüyorsa, bu konuda yürüyüş çare değil. Çünkü cezalar kanunla belirlenir ve nasıl ki karar yanlışsa düzeltmeyeri mahkemeler ise, kanunhükümleri ile ilgili bir itiraz varsa,bunun konuşulması gereken yer deTBMM'dir.
Tam olarak niçin yürüdüğünü -muhtemelen- kendisi de bilmeyen Kılıçdaroğlu ve beraberindekilerinyolculuk İstanbul'daneticelendiğinde ne bekledikleri, konunun en önemli tarafı.
YENİ BİR 'GEZİ' MİTEZGAHLANIYOR?..
Enis Berberoğlu'na görüntüleri veren ismin Kılıçdaroğlu olduğu, dolayısıyla mahkemeye çağrılma ihtimalini yürüyüş vesilesiyle bertaraf etmeye çalıştığını söyleyenler var. Bu husus doğru olsa bile, değil İstanbul'a,Fizan'a kadar yürüse bile neticenindeğişmeyeceğini Kılıçdaroğlu dabilir... Mahkemeler aktüelite ile pek ilgilenmedikleri için, çağırmaları gerekeni çağırırlar çünkü.
Kılıçdaroğlu'nun adalet isteği, Enis Berberoğlu dışında FETÖ'cüler ve PKK, DHKP-C gibi terör örgütleri mensupları ile sınırlı gibi gözüküyor. Bu haliyle de talep 'adalet olmaktan çıkıp, suçu ve suçluyu arkalama haline dönüşüyor, tabii olarak.
Nasıl olup ta adalete hizmet edeceğini kimsenin anlamadığı yürüyüşünnihayetinde, Gezi Olayları'nabenzer bir karışıklık hedeflendiği şeklinde yorumlar da var. Gezi Olayları sırasında mesuliyetsiz bir portre arz eden Kılıçdaroğlu'nun böyle bir niyete yeşil ışık yakma ihtimali olsa da, devletin yeni birGezi Olayı gibisinden gelişmeleregöz yummayacağı, kesin.
Yürüyüşün 'Adalet' talebi ile ilgili netice alabilme ihtimalinin olmaması ve başka bazı hususlar, buyürüyüşün birilerinin özelarzuları ile başlatıldığı tezini iyice kuvvetlendirmiş durumda.
Şimdi en önemli mesele, kasetle işbaşına gelen Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşükendisini oraya getirenlerin talebiile mi yoksa baskıları sebebiyle mibaşlattığı...
Yürüyüşün bir diyet ödemesi mi, yoksa ülkemizde istikrarsızlık isteyenmihraklarla işbirliğinin göstergesi mi olduğunu anlayabilmek için bu sorunun cevabını bulmak gerek...
Kesin olan, meselenin adalet olmadığı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.