Son iki günde Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefete sert eleştiriler yöneltti. "Kalibremize ve kalitemize uygun bir muhalefet bulamadık" dedi. "17 kez sandıkta yenildiler, hatalarından ibret almadılar" dedi. "CHP'nin faşist kodları asla değişmiyor, sandığın meşruiyetini tartışmaya açarak faşizm yapıyor" dedi. 13 seçim kaybeden
Kılıçdaroğlu'nun "onurluca geri çekilmeyi dahi beceremediğini" ve hatta "terör örgütünün siyasi uzantıları dahil kimlere neleri taahhüt ettiğini açıklamadığını" söyledi. "Kılıçdaroğlu ve CHP'li oligarkların pişkinliklerinin, en fazla Gazi'nin hürmetine CHP'ye oy veren vatandaşları rahatsız ettiğini" belirtti. Erdoğan eleştirilerini "Muhalefetin ülke yönetme kapasitesi yok" ve "Sorun varsa çözecek olan Cumhur İttifakı olarak biziz" argümanlarıyla özetledi. Ve şu çarpıcı cümleyi kullandı: "Ölmüş atı kamçılamanın kimseye faydası olmaz."
Yerel seçimlere gidilen dönemde Erdoğan'ın muhalefete yönelttiği yüksek tonlu eleştirilerin
mayıs seçimlerinden ağır yenilgi ile çıkan 6'lı Masa partilerini ziyadesiyle rahatsız edeceği açık. Zira Erdoğan, muhalefetin seçim öncesi ittifakının sorunlu olduğunu ve yenildiklerini söylemekle kalmıyor, mevcut dağınıklıktan çıkamayacaklarını da vurguluyor. Ve Erdoğan muhalefet eleştirisinde CHP'yi ve Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu odağa koyuyor. Peki neden? Kendi iç çekişmeleri ile uğraşan muhalefete ağır şekilde yüklenmek muhalefeti toparlanma eğilimine sevk etmez mi? Onlara Erdoğan karşıtlığı sermayelerini hatırlatmaz mı? Partisinde ve topladığı masada sıkıntılı bir süreç yaşayan Kılıçdaroğlu'nu rahatlatmaz mı? Bunlar ve benzeri sorular sorulabilir.
***
28 Mayıs 2023 akşamı Mart 2024 yerel seçim kampanyası başlatan Erdoğan, bu tür soruları umursamıyor. Siyaseten elinin güçlü olduğunu görerek yerel seçimlerde muhalefet adaylarını yıpratacak söylemleri şimdiden yaygınlaştırıyor.
Mart seçim kampanyasını mayıs seçimlerinin başarısına eklemek istiyor. Yenilginin hayal kırıklığından kurtulamayan muhalefetin tekrar bir araya gelmesi için "Erdoğan karşıtlığı" yeterli malzemeyi vermiyor. Artık fazlasıyla tüketilmiş ve kurulan "büyük koalisyona" rağmen işe yaramamış bir malzeme bu. "Ortak politikalar mutabakat metni" neredeyse tümüyle unutulan muhalefetin yerel seçimlere giderken ilkeler ya da politikalar etrafında bir araya gelebilecek takati yok. İl bazlı işbirliklerinin ötesinde yeni bir ittifak anlayışı veya modeli görünmüyor. Ayrıca, Erdoğan'ın muhalefete ağır eleştirileri içlerinde yaptıkları muhasebe sürecini de sekteye uğratabilir. Akşener'in muhtemel üçüncü yol arayışının bu ortamda ses getirmemesi söz konusu olabilir.
***
İlçe kurultaylarında delege hâkimiyeti elde eden Kılıçdaroğlu da Erdoğan'ın eleştirileri sayesinde sahici bir rahatlama bulamaz. Zira CHP çevresindeki yorumcular, Kılıçdaroğlu eleştirilerinde Erdoğan'dan daha ileri gittiler. Yenilmiş bir Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek muhalefet çevrelerinin dahi itiraz edemeyeceği haklılığa sahip.
Öfkeli seçmenin Kılıçdaroğlu'na "Seni Erdoğan da kurtaramaz" psikolojisiyle yaklaşması kuvvetle muhtemel. Bu ortamda Kılıçdaroğlu'nun yeni bir muhalefet dili, hikâyesi ve ittifak mimarisi kurması çok zor. Seçimlerin meşruiyetini sorgulayarak iktidara daha sert suçlamalar yöneltecektir. Ekonomik sorunları beka meselesi olarak sunacaktır. Bu itibarla yerel seçimlerin kampanyalarının hararetli geçmesi beklenmeli.
Önümüzde aylarda siyasi hararetin yükselmesi ile sığınmacılar üzerinden Arap düşmanlığı söylemlerinin yaygınlaştırılması ve böylece Türkiye'nin yumuşak gücünün, uluslararası öğrencilerin ve turizminin hedef alınması riski var.
CHP belediyelerinin kötü performansı ve İstanbul'u depreme hazırlamak gündemde olacak. Siyaseten "muhalefetin krizi" artık "Erdoğan karşıtlığından" çok daha elverişli bir malzeme. "Ölmüş atı kamçılamanın kimseye faydası olmaz" diyen Erdoğan, Türkiye Yüzyılı kavramlaştırmasıyla kendi hikâyesini tüm Türkiye'yi kucaklayacak şekilde yenilemekte.