CHP'deki "değişim" tartışmasındaki son sahne İBB Başkanı İmamoğlu'nun dün sosyal medyadan yaptığı çağrıydı. İmamoğlu'nun mesajının özeti toplumun "CHP'de lider ve yönetimin değişmesini, bu değişimin hem kuşak hem vizyon ekseninde olmasını" istediği. "Gençlik" vurgulu bu çağrının CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na artık bırak dediği açık. Bu son paylaşım İmamoğlu'nun gizli Zoom toplantısının deşifre edilmesi,
Özdağ- Kılıçdaroğlu arasındaki gizli protokolün basına yansıması, CHP ile medyası arasındaki kavganın öne çıkması ve Kılıçdaroğlu'nun milletvekillerini kamuoyu önünde iç meseleleri tartışmayı yasaklamasından sonra gelmesi gözlerden kaçmadı. CHP etrafında son on günde neredeyse iki elin parmakları kadar tartışma ve kriz yaşandı.
***
İmamoğlu'nun paylaşımı CHP'deki liderlik kapışmasında bir adım daha ileri attığını gösteriyor. CHP çevrelerindeki ikiye bölünmeyi tahkim ediyor. Ancak hâlâ kurultayda Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkacağını garantilemiyor. Genel başkana karşı üst düzey eleştiri mahiyetinde olsa bile İmamoğlu hâlâ "Ben değişim zorunluluğunu söyledim, günah benden gitti" diyebilecek noktayı aşmış değil. Neticede 2023 seçimleri öncesinde de cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda genel başkanını rahatsız edecek söylem ve hareketlerde bulunmuştu. Bugün itibarıyla garanti olan şey ise CHP içerisindeki
"kuşak-vizyon" çekişmesinin kamuoyundan saklanamayacağı. Seçmenin CHP'den umudunu kesme riskinin büyümeye devam edeceği. CHP ve İYİ Parti'deki seçim yenilgisi sonrası şoklarının muhalefetin genel krizini yoğunlaştırdığı. Seçim öncesindeki 6'lı masayı toparlayan ve muhalefetin en büyük partisi olan CHP'nin krizi diğer muhalefet partilerinin de katılmasıyla giderek derinleştiği.
***
"Kol kırılsın yen içinde kalsın" olmuyor. CHP bu aşamayı geçeli çok oldu. Dahası, mevcut kriz sahici. CHP'deki çekişme medyadan örgüte ve seçmene ulaşan genel bir umutsuzluğa dönüşüyor. Yani, CHP çok yönlü krizini "Kamuoyu önünde tartışmayalım" uyarısıyla kapatabilecek bir noktada değil artık. İmamoğlu'nun "değişim" çıkışının yavaşlatılmış-tedrici seyri de CHP'nin krizini içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bıktırıcı tartışmalar ve sürekli karşılıklı medya-parti operasyonları
CHP'nin siyasi iddialarını teker teker çürütüyor. "Para alan gazeteciler" ve "geçmişi kirli siyasetçiler" gibi söylemlerle muhalefet seçmeni kendisi uzaklaştırıyor. İktidarın hiçbir şey yapmasına gerek yok. Sadece izlemesi yeterli.
Yerel seçimlere giderken muhalefetin bu kadar iç çatışmalara odaklanması kara deliğe dönüşmüş durumda. Muhalefet seçmene iktidar eleştirisi, öneri, vizyon sunmak yerine dağınıklık, etik sorunlar, çıkarcılık ve yozlaşma görüntüleri veriyor.
6'lı masanın adaylık çekişmesi ve 7 genel başkanın olası iktidar paylaşımı Mayıs 2023 seçimlerinin kaybedilmesinde çarpan etkisi yapmıştı. Şimdi CHP'deki liderlik kapışması bu rolü oynuyor. İmamoğlu doğrudan kurultayda adayım dese hem Kılıçdaroğlu hem de CHP çevreleri rahatlayacak. CHP'nin krizinin ekimdeki kurultaya kadar devam etmesi halinde Kılıçdaroğlu da İmamoğlu da yerel seçimler için partiyi toparlayamaz.
***
Bu sürecin sonunda belki Kılıçdaroğlu partisi bölünmeden genel başkan kalabilir, İmamoğlu da İBB başkan adayı olabilir. Ancak 2019'dan farklı olarak muhalefet değişim arayışında "psikolojik-moral gücünü" büyük ölçüde tüketmiş olarak Mart 2024 seçimlerine girer. Kuşak ve vizyon değişimi sağlansa bile değişim iddiasının hiçbir büyüsü kalmaz. Bu arada, enflasyon ve sığınmacılar konuları ile mücadele eden
AK Parti'nin CHP'deki krizin getirdiği konfora kapılmaması gerekir. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri muhalefetin elinden almak iktidara Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmede daha geniş imkânlar tanır.