28 Mayıs seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu. Türk siyasi hayatında daha önce hiç yaşanmamış bir seçim deneyimi olacak. 2015 Haziran ile 2015 Kasım seçimlerini temel alarak yorum yapmak doğru yanıltıcı olur. Zira bu ikisi parlamenter sistem döneminin birbirinden bağımsız iki seçimiydi. Haziran sandığına gidenler kasım sandığının gelebileceğini bilmiyorlardı. Yaklaşık beş aylık sürede haziran seçimlerinin oluşturduğu Meclis'ten bir koalisyon hükümeti çıkmadığı görüldükten sonra kasım seçimlerine gidildi. Bu dönemde PKK'nın yeniden teröre başlaması gibi siyasi dengeleri ve politikaları değiştiren kritik olaylar yaşandı. Halbuki 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin beş yıllık uygulamasından sonraki ilk seçimdi. Meclis dağılımı muhalefetin
"güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisini gündemden düşürürken cumhurbaşkanlığı seçimi 0.5'lik fark ile ikinci tura kaldı. Bu sebeple ikinci turda ne olur sorusuna cevap ararken kendi siyasi hayatımızda örnek aramak yerine başkanlık sistemlerindeki ikinci turlara bakmak bir fikir verebilir.
İkinci tura kalan başkanlık seçimlerinin yalnızca yüzde 30'unda geriden gelen aday seçimi kazanabilmiştir. İlk turu önde bitiren aday yüzde 50'ye çok yakın oy almışsa ikinci turu kazanma ihtimali (dünya örneklerinde) istatiksel olarak yüzde 95'e çıkmakta. Yine de Türkiye'nin kendi başkanlık seçimi tecrübesinin farklılıklar arz edebileceği göz önünde bulundurulmalı.
Üçüncü yol olarak kendini konumlandıran Sinan Oğan'ın seçmeninin ikinci turda ne yapacağı da ikinci tura katılım da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun birinci tur seçmenini aynı şekilde seferber edip edemeyeceği de önemli. Erdoğan büyük bir avantajla ikinci tura gidiyorsa da her seçim
"aslanın ağzındaki lokma" olarak görülmeli.
***
Elbette bir hafta sonraki seçimlerin mahiyeti üzerindeki tartışma bile kampanya propagandasının konusu. Muhalefet çevreleri "yeni seçim" diyerek seçmeninin motivasyonunu yükseltmek istiyor. Cumhur İttifakı'nın ikinci turu sadece "devam seçimi" şeklinde görmesi ise rehavete kapılmaya neden olabilir. Erdoğan'ın açıklamaları partisinin de bu gerçeğin farkında olduğunu göstermekte. Muhalefet ise, seçmenini hayal kırıklığından hızla toparlama gayretinde. Bu toparlanma için Kılıçdaroğlu, "suçlayıcı, sert ve milliyetçi-ırkçı" yeni bir söyleme yöneldi. Yeni söylemin hedefleri belli:
- İlk turdaki yüzde 45'lik seçmeni yeniden sandığa götürebilmek.
- PKK ve FETÖ'nün Kılıçdaroğlu'na desteğinin seçmen üzerindeki olumsuz etkisini kırmak.
- Sinan Oğan'ın ilk turda aldığı yüzde 5'lik (özellikleri milliyetçi ve genç) seçmeni çekebilmek.
- İkinci turda yenilse bile Kılıçdaroğlu'na CHP genel başkanı kalması için "bir başarı hikâyesi" yazmaya yetecek ölçüde oyu artırmak.
Bu yeni söylemin bir haftada rüzgâr oluşturması beklenemez. Milliyetçi oyları alma çabası da getirdiği oylar kadar HDP seçmeninden götürecek bir yere varabilir.
***
Oğan'ın ikinci turda ne yapacağı çok yakında netleşir. Dün Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ'ı ziyaret ederken Oğan da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Oğan'ın önündeki seçenekler belli: Ya siyasi-ideolojik yaklaşımla PKK ve FETÖ tehdidine karşı çıkacak bir yerde olacak. Ya da cumhurbaşkanı yardımcılığı veya bakanlık pazarlığı yaparak Millet İttifakı tarafında yer alacak. İki taraf ile de uzlaşamadığını açıklayarak seçmenini serbest bırakması da son bir seçenek olarak bahsedilebilir. Oğan'a oy verenlerin bir kısmının Erdoğan'a yönelmesi ikinci turu kazanması için yeterli. Ancak ikinci turun kaderini sadece Oğan'a oy verenlerin belirleyeceğini düşünmek hatalı olur. CHP, İYİ Parti, küçük sağ partiler ve hatta HDP seçmeninin oy tercihlerinde "kim gerçek Türk milliyetçisi" tartışması sebebiyle oynamalar olabilir. Cumhur İttifakı'nın birinci tur sinerjisini koruması ve rehavete kapılmaması durumunda Erdoğan, ipi rahatlıkla göğüsler.