"5. nesil savaş uçağı üreten 5 ülkeden biri olduk." Bu cümleleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün
Kahramankazan'da Hürjet ve
Kaan'ın (Milli Muharip Uçağı)
İstikbalin Yüzyılı tanıtım programında
söyledi.
Türkiye'nin ilk insanlı, süpersonik jet uçağı Hürjet ilk uçuşunu gerçekleştirirken Kaan, pistbaşı yaptı.
Hürjet ve Kaan, ülkemizin savunma sanayiindeki devrimsel atılımının en son ürünleri.
Devamı geliyor ve gelecek...
TCG Anadolu, Gökbey, ANKA ve Kızılema ile birlikte düşünüldüğünde dünkü tören AK Parti iktidarının savunma sanayiinde ülkemizi üst lige taşıma gayretlerinin bir göstergesi.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Togg, İmece uydusu, Karadeniz gazının sisteme verilmesi ve Akkuyu Nükleer Santrali'ne yakıt teslimini konuştuk.
Bütün bunlar onlu yıllarda yapılabilecek eserler...
Aslında hepsinin de 2023'te birkaç haftaya sığması Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına sunulan armağanlar...
***
Yine, Erdoğan'ın hafta sonunu yüz binleri, milyonları teknolojiye yönelten TEKNOFEST'te geçirdiği hatırlanırsa yaşanan devrimin boyutları tahayyül edilebilir.
Çağdaş medeniyet seviyesini yakalama ve hatta üstüne çıkma idealinin göstergesi olan bu atılımlar bütüncül bir stratejinin sonucu.
Savunma, teknoloji ve enerji alanındaki entegre yatırımlar ülkemizin bağımsızlığını ve uluslararası sistemdeki etkin aktörlüğünü tahkim etme niyeti taşıyor.
Bu noktaya hiç de kolay gelinmedi.
AK Parti iç ve dış vesayetlerle mücadelede başarılı olmasa ve Erdoğan'ın siyasi iradesi olmasaydı bu başarılar mümkün olmazdı.
Türkiye'nin sert ve yumuşak gücünü birleştirmesi ile savunma sanayiindeki ürünlerini Suriye, Irak, Libya ve Karabağ'da etkin olarak kullanması yeni bir dönemi başlattı.
İlginçtir, yirmi bir yıllık iktidara rağmen AK Parti modernleşme yolunda attığı dev adımlarla hâlâ CHP dahil diğer partilerden önde gidiyor.
***
Savunma sanayiinin başarıları elbette Erdoğan'ın seçimlerde elini en fazla güçlendiren hususların başında geliyor.
Muhalefet bu konuyu nasıl ele alacağını da bilemiyor.
Zira savaş uçağı, SİHA, gemi ve diğerleri sadece milli gurur vesilesi olan başarılar değil.
Bu ürünler teknolojide ve beşeri sermayede geldiğimiz noktayı gösteriyor.
Dahası, Erdoğan'ın altını çizdiği gibi güvenlik, terörle mücadele ve dış politikada milli menfaatlerimizi savunmada milletimize "güven" veren başarılar.
Yani eser siyaseti ile geleceğe umudu birleştiriyor.
Savunma sanayiindeki başarılarla insanımız kendine güvenini tazelerken bağımsız ve milli siyasetin önemine odaklanıyor.
AK Parti döneminde savunma, enerji ve diplomasi alanlarındaki başarı ve girişimlerle milli kimliği ve hissiyatı dönüştürdüğü gözlerden kaçmamalı.
İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu ve Babacan'ın savunma sanayii alanındaki kısmi eleştirel açıklamaları bile tepki aldı. İktidarın güçlü olduğu yanları özel sektöre "
dokunmak" söylemi ile eleştirelim derken hata yaptılar.
Sadece SİHA'lar bile PKK terörü ile mücadeleden ihracata ve müttefiklere yardıma kadar uzanan bir alanda ülkemizin kapasitesini genişletti.
Bu ülkenin SİHA'lar için ABD ve İsrail'den medet umduğu unutulmadı.
Muhalefetin kazanması durumunda ülkemizin PKK ve FETÖ terörü ile mücadelede zafiyet gösterebileceği korkusu seçmenin tek gündemi değil.
Savunma, enerji ve diplomasi alanlarında geliştirdiği kapasitenin zayıflaması ihtimali de hayli ürkütücü bulunuyor.
Türkiye'nin hem çevresinde barış, istikrar ve işbirliği kuşağı kurmak hem de yeni bir küresel mimarinin oluşumuna en etkin şekilde katkı vermek için yeni Kaan ve Kızılelma'lar üretecek bir sinerjiye ihtiyacı var.