Üç yıl önce aidatını yatırmadığı için yönetime giremeyen, "Mario Gomez 9 milyonmuş, elimde Burak-Umut var" diyen hocasına inanan, Melo'yu son gün yollayan, Dzemaili'nin Genoa'daki maaşını ödeyen, Jem Karacan'ın bonservisi elindeyken imza parası veren, Grosskreutz'u faksa kaptıran, "İbrahimovic'e bakarız" deyip, "Messi'yi bile alırız" diye röportaj veren, Avrupa Şampiyonu olmuş koçunu sezon başında görevden almaya kalkan, yönetici olmayan kardeşinden futbol şubesi sorumlusu yapan, puan farkı 20'ye çıktığı günlerde "Sportif olarak başarılıyız" diyen, Mustafa Denizli kariyerini feda ederken (!) 1.5 milyon Euro'yu kendisine ödeyen, ortalığı karıştıran yöneticileri kaçacak delik ararken 77'sine gelmiş Cengiz Özyalçın'ı medyanın ve taraftarın önüne atan, kongrede ibra için akşam olmasını bekleyip boş salonda kalkan 200 elden medet uman, Kalamış Tesisleri'nin sözleşmesi kaybolduğunda sorumluyu bulmak yerine, kulübe çelik kasa alan, yılda 5 milyon Euro kazanacağız dediği otel betondan ibaret olan, kongreye maketini getirdiği Riva projesinin ruhsatının bile olmadığından bahsetmeyen, takımın tek golcüsü Burak Yılmaz'ı satan, satarken de bir milyon komisyon ödeyen Galatasaray'ı küçültmeye gelmiş Dursun Özbek ile Vodafone Arena'yı bu sezona yetiştiren, Mario Gomez'i bin Euro'ya kiralayan, Beşiktaş'ı büyütmeye çalışan Fikret Orman derbiyi yan yana seyretti.
Gomez attı, Beşiktaş kazandı. Farklı bir skor mu bekliyordunuz. Hayat o kadar da adaletsiz değil! Futbol da...