Vicdan sustu

TÜRKİYE'MİN güzel insanları ve devletimiz tüm imkanlarıyla deprem bölgelerinde yaşam-geçim için koşuyor.
Büyük felaketin yaralarını sarmak için Türkiye'm Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, aziz milletimizle beraber YENİDEN MİLLİ MÜCADELE İSTİKBAL SAVAŞI veriyor.
Depremin hemen ardından Millet ve devlet seferber oldu. Tek yürek olarak Türkiye'm ayağa kalktı. Halkımız, dostluğunu, kardeşliğini, yardımseverliğini, hayırseverliğini gösteriyor. Şimdi yaraları sarma ve YAŞANANLARDAN ders alma zamanı yaşıyoruz.
Devlet, millet zamana karşı yarışırken, Kemal Kılıçdaroğlu omurgasında kurgulanan ALTILI MASA, dün 12'nci toplantısını yaptı.
Toplantıdan ne çıktı?
Altılı Masa'nın çıkarları konuşunca VİCDAN SUSTU. Vicdan; Kendimize öz saygımızın test edildiği merkezdir.
İnsanın kendi benliğini denetleyerek diğer insanların varlığını hak ve isteklerini kabullenmeyi öğrenmesi sürecidir. Ortak toplantıdan bir vicdan muhasebesi çıkar diye düşünmüştük. Altılı Masa, vicdan muhasebesinden sınıfta kaldı.
Vicdan muhasebesine ihtiyaçları varken.
Maalesef aldıkları kararlar kendi çıkarları doğrultusunda oldu.
Büyük felaketin ilk günlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olumlu sözler sarfediyordu. Aradan iki gün geçtikten sonra, Kemal Kılıçdaroğlu, birden değişti. Acıyı paylaşan Kılıçdaroğlu gitti, yerini felaketten medet uman bir pozisyona savruldu. 8 Şubat'ta Kılıçdaroğlu "Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum. Erdoğan'la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım" demekten gocunmadı.
Arada attığı tivitlerle bozgunculuğa devam etti. Meral Akşener'in durduk yerde, "Seçimler zamanında yapılmalıdır" diye ortalığı karıştıran açıklaması üzerine bir baktık, Kemal Kılıçdaroğlu, Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu atladılar.
Deprem felaketi sonrası 14 Mayıs veya 18 HAZİRAN seçimlerinin ertelenmesi gerektiğini talep edenlere kükrediler, "Savaş hali dışında seçim olmaz" diye ayağa kalktılar.
İnsaf. GEÇİM SAVAŞI verilirken, SEÇİM düşünmenin, ertelemeye karşı çıkmanın anlamsızlığından çekinmedi.
Altılı masa liderleri. TBMM'nin değiştirilmesi teklif edilebilecek ve değiştirilmesi mümkün olan Anayasa'nın 78'nci maddesinin, "savaş dışında seçim olur" maddesinin arkasına sığınan Kemal Kılıçdaroğlu ve yavruları ne yapmak istiyor? Deprem olan 10 ilimizdeki güzel insanlarını perişan eden, 38 milyon canımızı kaybettiğimiz, on binlerce bina yıkılmış. Hangi seçmenden oy isteyecekler? Hangi seçmeni sandığa götürecekler?
Savaş hali dışında seçim yapılırmış, milyonlarca insanımızın hayata tutunması için, yaraları sarmak için, yeni evlerinin yapılması, rehabilitasyona ihtiyaçlarının karşılanması zamanı içinde iken, 14 Mayıs'ta veya 18 Mayıs'ta seçim yapılmasa, 8 ay, 12 ay ertelense ne olur?
Ortak toplantıdan çıkan havaya bakınca, Kemal Kılıçdaroğlu ve yavruları "Tam bir fırsat yakaladık, seçim bize yarar" diyerek bunun üzerine atladılar.
Kemal Bey, Meral Hanım, böyle kazanmayı düşündüğünüz başarı insanları ferahlandırır mı? Türkiye'nin deprem sonrası yaşadıkları savaşın zor şartları altında olduğumuzu gösteriyor. Yaraların sarılması lazım. Bunun için zaman lazım. Büyük felaketin bir savaştan farkı yok. Sadece 11 ilimizdeki 15 milyon kardeşimiz etkilenmedi, perişan olmadı.
85 milyonluk güzel insanlarımız ruhen etkilendi. Toplumsal psikoloji bozuldu.
Acı ama gerçek. Ders almayanlar aramızda dolaşıyor. Yazıklar olsun bu büyük felaket karşısında siyasi çıkar peşinde koşanlara... Yazıklar olsun bu büyük felaket karşısında düşmanlık üretmeye devam edenlere! Yazıklar olsun bu büyük felaket karşısında nefsinin çıkarlarına alet olanlara!
SONUÇ: Bu acı elbette kolay atlatılamaz.
Tekrar eski günlerimize dönmek için sabırlı olacağız... Devletimiz ve milletimiz beraber bu felaketin yaralarını saracağız.
DIŞTAKI VE İÇTEKİ HAİNLER, BEYNİNİ BATI'YA KIRALAYANLAR, ETKİ AJANLARI KUDURSA DA, 85 MİLYON YILDIRIMLAR YARATAN MİLLETİN TORUNLARI OLDUĞUNU EBET MÜDDET GÖSTERMEYE KARARLIDIR...