ASRIN Büyük Felaketine karşı Aziz Milletimizin gösterdiği müthiş dinamizmiyle büyük bir seferberlik ruhu meydana geldı.
Muhteşem bir dayanışma. Irk, din, dil, mezhep, cinsiyet farkı gözetmeksizin, birbiriyle kaynaşmış bir toplumun tasada da ortak olduğunun ifadesi. Büyük felaket, bu ülkede yaşayan insanların, özünde etle tırnak gibi kaynaşmış olduğunu gösterdi. Başkan Erdoğan önderliğinde DEVLET KRİZ YÖNETİMİ bir koordinasyon içinde harekete geçti.
Başkan Erdoğan. Hükümet. Kriz Merkezi. Kamu idaresi, özel sektör ve vatandaşlarımız, büyük bir enerji ile çalışıyor. Devlet tüm imkanlarıyla deprem bölgelerinde insanlarımızın yardımına koşuyor. Türk ordusuna ait ambulans uçaklar, yaralıları bölgeden İstanbul ve Ankara'daki hastanelere taşıyor. Depremin etkisini gösterdiği 10 kentte, aramakurtarma ekipleri, itfaiye ekipleri, sağlık ekipleri ve binlerce asker zamana karşı yarışıyor.
Depremden etkilenen bölgelerde çalışmalarını yürüten kurtarma ekipleri ve siviller enkaz altındakileri kurtarmak için zamana karşı yarış veriyor. Depremden etkilenen bölgelerde çalışmalarını yürüten kurtarma ekipleri ve siviller enkaz altındakileri kurtarmak için zamana karşı yarış veriyor. Yardıma GÖNÜLLÜ İNSAN ve alışılmadık yaygınlıkta, etkinlikte bir dayanışma gayreti gözleniyor.
İstanbul'dan deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmalarına katılmak isteyen binlerce yardım gönüllüsü akın etti. Dünyanın dört bir yanından da akın ettiler.
İşte TÜRK MİLLETİ budur.
Allah razı olsun.
Maalesef TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİ...
Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır.
Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.
Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun yüzde 92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun yüzde 95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i ve barajlarımızın yüzde 93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.
Kahramanmaraş depremiyle "Deprem öldürmez, bina öldürür" gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Son 20 yılda kentsel dönüşümde çok büyük adımlar atıldı. Bazı şehirler ve ilçeler yeniden kuruldu. Ama yine de kayıpların önüne geçemedik. Kahramanmaraş merkezlı felaketin gösterdiği gerçeklere göre, TÜRKİYE STRATEJİK DEPREM
PLANLARININ revize edilmesi öncelikli bir konu haline geliyor.
STRATEJİK DEPREM PLANLARI bir devlet projesi olduğundan, kentsel dönüşümler siyaset üstüdür. Kentlerde, Mevcut binaların dayanıklılıkları gözden planlı olarak geçirilmeli.
Sağlam olmayanların yeniden inşa edilmesinde Devlet-Millet işbirliği daha da hızlanmalı..
Yeni yapılar da yıkılmasına karşı acil olarak daha sert hukuki, kontrol tedbirleri ve vesika verişlerinin titizlikle yürütülmesi çok önemli.
Kırsal alanlara bakınız. Kerpiç yapılarda büyük ölümler oluyor.
İnsanlar enkaz altında sıkışarak değil boğulma ile yani çöken binadan kalkan kerpiç tozu yüzünden hayatını kaybediyor.
SONUÇ: Yaralar hemen kapanmasa da sarılacaktır. İçimiz yanıyor ama elbette bugünleri de atlatacağız. Tabii ki kolay değil, çok büyük bir acı. Çok hızlı kararlar alınmalı ve alınacak. Çünkü depremin şakası yok, öldürüyor...