2019 yılındaki İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Toplantısı (2019) çok önemli konuşmalara sahne olmuştu. Ulusal Malezya Üniversitesi Etnik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Prof. Kartini, "İslam medeniyetinin dirilmesi Türkiye'ye ve Başkan Tayyip Erdoğan'a bağlı" diyerek konuşmasına başlamış, etkili vurgulamalar yaparak şunları söylemişti: "İslam medeniyetini diriltme yönündeki her türlü teşebbüs, geçmişte Osmanlı İmparatorluğu örneğinde gördüğümüz üzere Türkiye'ye bağlıdır. Çok sayıda uzman, Türkiye'nin Orta Doğu'da barışı getirebilecek büyüyen güç olduğuna inanıyor."
Gerçekten Başkan Tayyip Erdoğan, jeopolitik ve jeoekonomik hamlelerle Avrasya'nın kalpgahında denklemleri değiştirdi. Başkan Erdoğan'ın son beş yılda, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de, Ege'de, Balkanlar'da, Doğu Avrupa'da, Kafkasya'da, Azerbaycan-Karabağ'da, Orta Asya Türk devletleri parantezinde yaptıklarına bir bakınız, dünya lideri olduğu apaçık ortaya çıkar.
Evet. 100 yıl içine kapatılmış, kafasını kaldırması engellenmiş Türkiye, 100 yıl sonra Başkan Erdoğan liderliğinde Avrasya'nın jeopolitiğinin değiştiği bir süreçte meydana gelen boşluğu dolduran bir ülke konumuna geldi.
Türkiye'nin jeopolitik boşluklardan yararlandığı teması elbette 100 yıla hükmeden Batı'yı (Amerika ve Avrupa) çok rahatsız etti.
Başkan Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" ve "Daha adil bir dünya olabilir" paradigmaları dalga dalga dünyanın her tarafında ses getirdi.
Yakın coğrafyamızda-gönül coğrafyamızda patlak veren krizlerde bölgesel ve bölge dışı aktörlerin askeri ve siyasi yöntemlerle soruna müdahil olup, sahadaki durumu kendi çıkarları lehine şekillendirip güç kazanmaları süreci yaşanıyor.
Özellikle Balkanlar-Kafkasya-Orta Asya-Ortadoğu-Akdeniz-Karadeniz havzasında jeopolitik boşlukları Başkan Erdoğan-Türk Devlet Aklı, doldurma hamleleri yapıyor.
Bir kriz bölgesini kendi etki alanı içinde görmek isteyen birden çok ülkenin bulunması kaçınılmaz olarak sert bir jeopolitik rekabeti de beraberinde getiriyor. Bu yönüyle Türkiye'nin de son zamanlarda birçok coğrafyada birbiri ardına yaptığı hamleler Amerika-Avrupa'ya afakanlar yaratırken, Rusya ve Çin için de yeni zeminlere hazırlanma fırsatı yaratmaktadır. Başkan Erdoğan-Türk Devlet Aklı'nın gönül coğrafyasında fiilen etkili olması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de Suriye'den Libya'ya, Somali'den Azerbaycan'a kadar geniş bir coğrafyaya yayılmasını beraberinde getiriyor.
SONUÇ: Başkan Erdoğan'ın 2021'de gerçekleştirdiği jeopolitik hamlelere bakarsak 2022 yılının çok önemli olası hamlelerini gündeme getireceğini muhakkak görürüz. Türkiye, dış politikada 2021'de faaliyet ve nüfuz alanını bölgesel ve küresel çapta genişletti.
2022 yılı, "etkinlik alanının yayılması" olarak gündeme girecektir.
Türkiye'nin 2022 yılında, Sert Güç-Yumuşak Güç-Diplomatik Güç gibi bir strateji ile olaylara müdahale etmesi söz konusudur. Bu karma stratejiyi Başkan Erdoğan, dünya lideri tecrübesi ile yürütme imkanı bulacaktır. Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye, bir yandan Orta Asya Türk Devletleri ve bir yandan da Afrika'nın kılcallarına yürüme şansı çok geniş bir coğrafya üzerinde etkili bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlayacaktır.
BÜYÜK TÜRKiYE YÜRÜYÜŞÜ 2022 YILINDA DA GELiŞEREK SÜRECEK.