ÇANAKKALE bir ruhtu, bir idealdi. Vatandı, bayraktı sancaktı, şahadetti. Yıllar sonra Elazığ, Malatya, Tunceli, bir ruh, bir mana, bir ideal, birlik ve beraberliğin tecelli ettiği vatan toprakları oldu. Deprem sonrası, Devlet Başkanımız Tayyip Erdoğan'la, ordusuyla, milletiyle, ayağa kalkan bir milletin evlatları olduk. Acılı günlerde, birbirimize sarıldık. Çok uğraştılar, Çanakkale ruhunu yıkmak için. Elazığ'da işte o ruh yeniden canlandı. Deprem felaketi karşısında İstanbul, İzmir, Adana, Hatay, Van, Kars, Trabzon olduk, Türkiye olduk.
Çanakkale'de 250 bin canı feda ederek kurulan bir ruh yüreklerde devam ediyor. Felaket nedeniyle 41 canımızı hakkın rahmetine uğurladık. Elbirliği ile aynı duygularla, birbirimize sarıldık.
Tek kalp, tek gönül, tek iman olmuştuk Çanakkale'de. Yıllar sonra Elazığ'da aynı ruh coğrafyasını tekrar gösterdik.
Çanakkale Ruhu'nun Elazığ ruhu olarak canlanması, Büyük Millet olduğumuzu yine gösterdi. Sakarya- Yalova depremini ve sonrasını bizzat yaşamış bir gazeteci olarak, dimdik ayakta olmamız, Cumhurbaşkanı, Bakanları, ordusu ve milletiyle el ele Elazığ'da birlikte olmak güzel ve anlamlıdır. Takdiri ilahiye boyun eğmekten başka bir şey yok. Ama, Devlet-Millet beraberce bu kahrolası günleri aştı, aşacak. "Hazır ol cenge ister isen sulhu salah" atasözümüzü unutmayalım. Türkiye'nin dünyanın en kritik deprem fay hatları üzerinde olduğunu bilerek, afetlere karşı birlik içinde hazır olmak zorundayız.
İstanbul depreminde, eski hükümetlerin acizilğini görmüş, yöneticilerin şaşkınlığına şahit olmuş bir gazeteci olarak, Elazığ'da gördüğüm birlik ve elbirliği, büyük millet olduğumuzu bir kez daha gösterdi.
Ama yetmez. Depreme daha çok hazır olacağız. Depremin bizi yıkamayacağı her imkanı kullanmak zorundayız.
İnsan bir ruhla diri olur. Biz de Elazığ ruhu ile dik olacağız. İçimizde hangi ruh dolaşıyorsa onun diriliğini yaşarız.
Elazığ'da yaşadıklarımız bize yeni dersler verdi. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın deprem şehitlerinin cenazesinde akıttığı gözyaşlarını gördünüz. Ordu ağladı, millet ağladı.
Ama depreme teslim olmamayı da Elazığ ruhu bize gösterdi.
Elbette koşarız. Elbette birbirimize sarılırız. Ama Depreme asla teslim olmayacağız. İlkokuldan başlayarak, okullarda, evlerde, TV'lerde, gazetelerde eğitim eksik olmamalı. Çünkü, Türkiye bu tür feleketlere sebep olacak fay hatları üzerinde.
'Bir daha olmasın diye dua edeceğiz Allah'ımıza. Ama, tedbir almak için Erdoğan'ın, ordunun, belediyelerin jandarmanın, AFAD'IN yaptıklarıyla iftihar edeceğiz, daha fazlasını da yapacağız.
Dün de yazdım. Emine'ler, Azize'ler, damarımızdaki kandır. Elazığ depremiyle canlarımızı kaybettik. Enkaz altından 17 saat sonra Azize kurtarıldı. Azize'mizi, Emine Kuştepe'nin insan üstü çabası kurtardı.
Gönüllü hemşire Emine Kuştepe, bir Türk insanı sembolüdür. Onun,"Azize, Azize" diye seslenişi Türk Milleti'nin kulaklarında çınlıyor. Deprem felaketlerine karşı, Emine'lerimiz çok daha fazla, çok daha kalabalık müdahale edecek biliyorum. Allah'ımızın bir muzizesi hep olacak. Bugün 82 milyon, yıllar sonra 100 milyonluk Türkiye depreme teslim olmayacak.
Japonya yapıyorsa, Türk milleti daha iyisini yapar. ELAZIĞRUHU, YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR. UMKE GÖNÜLLÜ ORDULARI KURMAK ZORUNDAYIZ.
Emine onların sembolü. İşini severek yapanlarla, can kurtarmak için dini, kimliği kim olursa olsun aziz Türk Milleti'ne hizmet edenleri asla unutmamalıyız. Daha birçok isimsiz kahraman Elazığ'da var. Felaketlerde birlik olmamızın sembolleri oldu onlar.
Kadınlarımız, annelerimiz Elazığ'da Çanakkale Ruhu'nun birer yansıması oldular. Depreme teslim olmayacağız.
Daha çok canlar kurtarmak için seferber olacak ordular kurmak zorundayız.
Vefat eden canlarımıza Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun, Geride kalanlara sabır versin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.