KUKLALAR vardır, düşünemezler.
Çünkü onlar için düşünenler vardır.
Piyonlar vardır, özgürce hareket edemezler.
Biri arkadan dürterek onları sahaya sürer.
Mesela zavallı Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky... Ülkesinde demir general olarak anılan Genelkurmay Başkanını görevden almaya çalışıyor. Bununla ilgili İtalyan televizyonuna demeç bile verdi. "Savaşın kazanılacağına inanmayanlarla yola devam edilmez" dedi. Demek ki, Ukrayna Genelkurmay Başkanı savaşın bu şartlarda Rusya karşısında kazanılamayacağını savunuyor. Devlet başkanı ile aralarında büyük bir çatışma başladı. Ancak esas komedi bundan sonra başlıyor. Zelensky, Amerika'ya Beyaz Saray'a başvuruyor.
"Genelkurmay Başkanımı görevden almak için izninizi istiyorum" diyor. Eğer kuklaysanız kendiniz karar veremezsiniz.
Binlerce kilometre ötede bile olsa sahibinizi ararsınız. "Ne yapayım efendi" diye sorarsınız. Mesela Suriye'de Esad'ın durumu da bundan farksız değil. Putin gitmişti bir keresinde Suriye'ye. Esad karşılamada elini uzattı. Sıkmadı bile Putin.
Artık Suriye'deki Esad rejiminin patronu da sahibi de Rusya. Bir Rus generali ile sohbet etmiştik üç-dört yıl önce. Esad'ın zavallı bir adam olduğunu anlatıyordu bize.
Yerine koyacak başka birinin olmadığını söylüyordu. "Hatta Türkiye bize adamakıllı birini önerse Putin kabul eder" diyordu.
Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da önceki gün ilginç cümleler kuruyordu.
Suriye rejiminin farklı nedenlerden dolayı halen Türkiye ile görüşemediğini belirtiyor, "Görüştüğü zaman da kendi olamıyor zaten. Yalnız görüşme imkanı olmuyor sürekli başka bir ülke var yanında" diyordu.
Yani tasmayı elinde tutan Ruslar olmadan hiçbir toplantıya, görüşmeye katılamıyordu zavallı Esad. Tabii bir de piyonlar vardı.
Suriye'de devlet kuracaklarını zannederek Amerikan bayrağı ile dolaşıyor, kendilerine yağdırılan silahların yıllarca gelmeye devam edeceğini düşünüyorlardı. Suriye PKK'sıydı onlar. Derken bu kullanışlı eleman terör örgütünün Suriye sorumlusunu iki hafta önce Batı medyası telefon yağmuruna tuttu. "ABD Suriye'den çekilmeyi planlıyor, haberiniz var mı" diye. Eleman şoka giriyor, "Gak-guk, kem-küm" diyordu. "Türkiye istemiştir" diye cevap veriyordu kafası karışmış ve yıkılmış bir halde. ABD ve Avrupa basınında "ABD'nin Suriye politikası Pentagon'un isteği doğrultusunda yenilendi.
Beyaz Saray'daki toplantılarda Suriye'den çekilmek konuşuluyor" diyordu. Zira son dönemlerde de Ortadoğu'da hemen her yerde Amerikan üslerine saldırı yapılıyordu.
Önceki gün de Suriye'de Deyrizor'daki bir Amerikan üssüne saldırı düzenleniyor ve orada eğitimden geçen 6 PKK'lı ölüyordu.
Amerika'nın kaybı var mı, hiçbir açıklama yapılmadığı için bilinmiyordu. Pentagon'un İsrail'e yardım nedeniyle Amerika'ya olan nefretin Ortadoğu'da çığ gibi büyüdüğüne ve tehlikeli bir hal aldığına dair baskısı, ABD'yi Suriye'den çekilmeye itiyor deniyordu haberlerde. Peki ABD Suriye'den çekilirse, orada kullandığı elemanı PKK ne olacaktı?
Esad rejimi ile ittifaka zorlayacaktı Beyaz Saray. Plan buydu. Esad'ın kucağına oturtulacak bir PKK, aslında ABD'den ayrılıp, Rusya'nın kölesi olmak demekti. Yani ABD'liler, Türkiye ile her konuda anlaşan Rusya'ya satacaktı kölesini. Batılı medya inanamıyor ve ABD'li yetkilileri arıyordu.
Onlardan da "Evet, İŞİD'e karşı Esad ile işbirliği yapmaları iyi olur" açıklaması geliyordu. Yani PKK'yı satışa yavaş yavaş hazırlıyorlardı. Satranç tahtasında hiçbir piyon pat diye öne sürülmezdi. Bunun bir zamanı vardı. Böyle bir ortamda birden Leyla Zana çıktı ortaya. "Tekrar çözüm süreci başlamalı derhal" diye bağırmaya başladı. Belli ki bir şeyler oluyor, bir şeyler ters gidiyordu. Leyla Zana ne de olsa derin kulaktı. Sonra bir baktık, HDP, kucağına aldığı CHP'yi itiyor, büyük şehirlerde aday çıkarma kararı alıyordu. Ancak HDP asla kendi başına karar alamazdı. Kandil'e sorardı. Kandil de tabii ki tasmayı elinde tutan Amerikalılara. Amerikalılar CHP ile HDP'ye kurdurttukları ittifak masasını mı deviriyorlardı? Bu geçici mi kalıcı mıydı?
Ne olmuştu Biden ve tayfası muhalefetten umutlarını mı kesmişlerdi? Ekrem İmamoğlu'nun üzerini mi çizmişlerdi? Yoksa "Özgür Özel'den başkan olmaz. Destek verdiğimiz muhalefet uçuruma sürükleniyor.
Ekrem'e belediyeyi kaybettirip, hırs yaptırıp CHP Genel Başkanlığı'na mı oturtsak" diyorlardı Washington'larda. Peşpeşe zincirleme tuhaf olaylar, tuhaf kararlar birbirini kovalıyordu. Sonuçta ne olursa olsun kararı düşünenler veriyordu. Zelensky gibi, görevden alacağın adamı bile Amerika'ya soran bir devlet başkanı varsa bu dünyada, her yerde her şey olabilirdi. Kuklalar oyun bitince sandığa kapatılır, piyonlar ise ilk sahaya sürülüp yem edilen olurdu. Bu işler böyleydi.