16 milyondan önemli olan ne?
11 ARALIK 1919'da İngilizler Londra Konferansı'nda, Osmanlı'yı parçalandıktan sonra kimlere ülke kurduracaklarını dayatıyordu. Müttefiklerine ısrarla "Kürdistan'ı da kurmalıyız" diye baskı yapıyor ancak kabul ettiremiyordu.
San Remo'da müttefiklerle bir kez daha toplandılar. İngilizler tekrar Şeyh Mahmud yönetiminde bir "Kürt Aşiretler Federasyonu" kurulmasını istiyordu. Oysa Şeyh Mahmud ve tüm Kürt aşiretleri ısrarla Türklerle birlikte yaşamak istediklerini söylüyordu. O toplantıda diğer müttefikleri ikna için İngiliz aklı yine yumuşak bir plan yaptı. Şimdilik "Kürtlere belli derecede özerklik verilmesi şartıyla Kürdistan'ın Türklere bırakılması" hususunu müttefiklere kabul ettirdi. Buna göre Türkiye'nin güneydoğu bölgesinde Kürtlere verilecek yerel özerkliğin şartları, antlaşmanın yürürlüğe girmesini izleyen altı ay içinde İstanbul'da toplanacak İngiliz, Fransız ve İtalyan ortak komisyonu tarafından hazırlanacaktı. Bir yıl sonra da Kürtlerin tam bağımsızlık için Milletler Cemiyeti Konseyi'ne müracaat etmesi hedeflenmişti. Ancak o tarihlerde bunu başaramadılar. İngilizlerin bu planı ve hayali hiç bitmedi.
Dominick John Chilcott diye biri var. 2019'da ziyaret ettiği Diyarbakır'da şunları söyledi; "1980'lerde İngiltere Büyükelçiliği'nde genç bir diplomat olarak çalışıyordum. Buraya eşimle birlikte geldik.
Çevreye bakmaya, burayı görmeye geldik.
Hatırlıyorum, buradan bir kilim almıştık.
Eşimle birlikte çok güzel zaman geçirmiştik." Evet tam 30 yıl önce dahi Diyarbakır'a gelmiş adam. O kadar seviyor. Şimdi bizim de Diyarbakır'a sık giden bir ünlümüz var. İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu...
Kendisi gibi Diyarbakır sevdalısı Dominick Chilcott ile İngiltere büyükelçisi olduktan sonra karlı bir günde İstanbul Boğazı'nda rakı-balıkta buluştu. İki Diyarbakır sevdalısı kucaklaştılar. O gün İstanbul karlar altında eziliyor, milyonlar rehin kalıyor, binlerce kişi evine yürüyerek 14 saatte gidebiliyordu.
İBB Başkanı tamı tamına 3 saat süren rakı-balık buluşması eleştirilerine "İngiliz elçiyle bir araya gelme, İstanbul'u esir alan kar yağışı kadar önemli" diyordu. Eğer böyle söylüyorsa ben inanırım. Merak ettiğimiz önemli olan ne? 16 milyon kişinin perişan olmasıyla, İngiliz elçiyle rakı-balık yapma, terazinin iki kefesinde eşitse demek ki ortada muazzam, hayati bir konu var demektir. Hatta bana göre bu buluşma sokaklarda mahsur kalanlardan daha da önemlidir. Sen eğer rehin kalmış 16 milyonu kenara bırakıp, İngiliz elçiyle buluşuyorsan, hayati bir şey olmalı! Ekrem Bey politikacı, doğal olarak 16 milyonla İngiliz elçiyi eşit gören açıklama yapacak.
Kibarlık edecek. "Elçi, 16 milyondan daha önemliydi" dese ayıp olur tabii... "Bir Türk dünyaya bedel" diye bilirdik. "Bir İngiliz 16 milyondan önemli" çıktı. Acaba bu buluşmada elçinin eşiyle birlikte 1980'lerde Diyarbakır'da aldığı kilimleri mi konuştular?
Dominick, Rusya'dan S-400 aldığımızda "NATO prensipleri var. Umarız Türkiye gelecekte NATO müttefikleriyle işbirliği yapar, Rusya'yla değil" demişti. Acaba 16 milyon karla boğuşurken S-400'leri mi konuştular. Belediye ile S-400'ün ilgisi var mı acaba? Yoksa Türkiye'deki sahte rakı ölümleri üzerine mi muhabbet ettiler? Yunan basını da Dominick'in Atina'ya gelip gizli bir toplantıda darbe imasında bulunduğunu, "Erdoğan gidiyor" dediğini yazdı. Ekrem Bey de sık Atina'ya gider, oraları sever.
Demeçler verdiği Yunan basınında alkışlı manşetlerle övülür. Acaba rakı-balıkta Atina aşkını mı konuştular. Sirtakinin faziletlerini mi tartıştılar? Peynirli Yunan salatası üzerine mi muhabbet ettiler? Kim kimin kulağına kar suyu kaçırdı? Mahsur kalmış 16 milyondan 3 saat kopmanın, İngilizle rakı-balık yapmanın daha önemli olduğunu anlatan o muazzam sebep acaba ne? Vallahi meraktan çıldırıyorum. Aynı gün bir İYİ partili üst düzey de bir başka İngiliz elçiyle buluşmuş.
Allah Allah neler oluyor böyle? Kar, kıyamet, yollarda kalan arabalar, otobüsler, kar küreme araçları, insanlar, buz gibi soğuk, tipi, çığlık atan 16 milyon... Ve bunlardan daha önemli olan randevular... Hepsi de İngilizle... Kalkan balığı ciğeri-rakı sofrasına 48 bin lira hesap gelmiş. E, 16 milyonu kenara atacak kadar önemli kardeşim, ne var bunda? Tabii ki gizlice kuytuda 48 binlik hesapla buluşacak.
Memleketin itibarı var. "Kar kuytuda, para pintide eğleşir" diye bir atasözümüz var bu arada. "Her şey, saklanabilen yerde ve saklamasını bilenin yanında bulunur." demekmiş. Bir de karda yürüyüp izini belli etmemeye çalışanlar var tabii! Bu arada rakıyı, hikayesi yarım kalanlar içermiş.
Balık da rakının yanında değilse "Bırak da yüzmeye devam etsin" diyenler de var!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.