ÇILDIRI-YORLAR, deliriyorlar diye burada sık sık sizlere Batı'nın kahroluşunu örneklerle anlatıyorum. Türkiye'nin dış politikada attığı adımlar nedeniyle şizofren oldu hepsi.
Şimdi de bugün Batı'nın gözünü diktiği ve kıskançlıktan kudurduğu tarihi bir toplantı var.
Ankara "Türkiye-Afrika işbirliği zirvesi"ne ev sahipliği yapıyor.
Zirvede henüz buluşma gerçekleşmeden Batı başkentlerinde saç baş yolmaya, dizlerini dövmeye başladılar. Tüm dünyanın krizle sarsıldığı, ekonomik olarak inanılmaz ölçülerde geriye gittiği bir dönemde, Türkiye'nin attığı adımlara yaktıkları ağıtlar, bana şiir gibi geliyor. "Afrika'da Türk patlaması yaşanıyor.
Nedenleri ne olabilir" diye gitmişler kıtayı karış karış gezerek araştırma yapmışlar.
Adamlar diyor ki; "Türkiye, Afrika'ya yeni giren bir ülke olsa da, güvene, karşılıklı çıkara ve ortaklık ruhuna dayalı samimi yaklaşımıyla kıtadaki birçok ülkede kalpleri ve zihinleri kazanıyor." Gitmişler Cape Town Üniversitesi'nden bir araştırmacıyla da röportaj yapmışlar. Gelen açıklama, onlar için mideye kramp sokturacak cinsten; "Türkiye, kıtadaki ülkelerle yaptığı dürüst ilişkiler nedeniyle Afrika'da ilişkilerini geliştiriyor.
TEMİZ bir geçmişi var.
Türkiye Afrika'yı hiç sömürgeleştirmedi." şeklindeki açıklama balyoz gibi inmiş kafalarına… Temiz geçmişin sahibi ecdadımız. Afrika'dan birçok tarihçi çıkıp Batı medyasına demeçler verdiler. "Osmanlı sizin gibi burayı sömürmeye değil sizin gibi zalimlerden bizi korumaya geldi" diyerek.
Afrika'nın her yerinde bu nedenle "Türklere sonsuz güveniyoruz. Bu onların burada iş yapmalarını kolaylaştırıyor. Boşuna daha fazla araştırmayın" açıklamalarıyla karşılaşmışlar."
Adamlar dövünerek anlatmaya devam ediyor.
Türkiye'nin kıta genelinde 40'tan fazla büyükelçiliğe sahip olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin kazan- kazan modeliyle gerçek bir ortaklığa imza attığını vurguluyorlar.
Gitmişler Johannesburg'daki düşünce kuruluşu Media Review Network'un bile kapısını çalmışlar. "Neler oluyor bu Türklere" diye ağlamışlar.
Soruya gelen cevap tüyleri diken diken ediyor. "Türkler Batı gibi bir EFENDİ olarak gelmiyor Afrika'ya… Bir ORTAK olarak kucaklıyor kıtayı" açıklaması haykırılıyor düşünce kuruluşundan. "Bizim efendilere değil Türkler gibi ortaklara ihtiyacımız var" diyerek sopayı indiriyorlar.
Afrika ülkelerinin içişlerine Batı gibi karışmadığımızı, sadece devletlerden istek gelirse müdahale ettiğimizi hatırlatıyorlar.
İnsani yardımlarımızı anlatıyorlar. Eğitim desteğimizi, kalkınma projelerimizi ballandırarak aktarıyorlar. Batı'nın yüzyıllarca Afrika'da yaptığı katliamlar, öldürdüğü veya köleleştirdiği, zincire vurarak çalıştırdığı milyonlar, soykırımlar bugün Afrika'da Osmanlı ruhunu hortlattı. Cape Town Üniversitesi'nden başka bir uzman "Türk araştırması"na gelenlere "Osmanlı İmparatorluğu kıtaya onurlu bir miras bıraktı. Türk halkı kıtaya hiçbir zaman 'Kara Kıta' demedi, Batı Dünyası ise öyle yaptı" diyerek şamar indiriyor. Fransızların en sağlam sömürge olarak gördükleri Senegal'de bile binlerce insan Türk bayrakları ile sokaklara döküldü. "Defol Fransa" diye yürüyüş yaptılar.
"Biz Türklerle arkadaşız.
Siz geldiniz buraya siyahlarla beyazların kiliselerini bile ayırdınız. Osmanlı geldiğinde ten rengine hiç bakmadı, bize sahip çıktı" diye Batılı araştırmacı grubun yüzüne haykıran akademisyenler de çıktı.
Fransızlar ve İngilizler yaptı bu araştırmayı. Middle East Monitor da yayınladı.
Burada sık sık yazdım. Çok değil 10 yıl önce Afrika'ya her gidişimizde Türk olduğumuzu öğrenenler "Nerede kaldınız?" diyordu.
Şimdi "Birlikte ne yapacağız arkadaş?" diyorlar bize.
Biz ARKADAŞIZ. Biz Afrika'yız. Bu tablo, kahrından öldürüyor bizde hayranı çok olan Batılı sömürgeci katilleri. Zalimlerle, mazlumlara her daim kucak açan bir olur mu?