DİGİTAL çağın kurucusu, yöneticisi ve kontrol edeni kim olacak? Herkes bu soruya cevap arıyor. Amerika'da gündem korku... Televizyonlara uzmanlar çıkarılıyor, ülkenin parçalara ayrılmasından bahsediliyor. 30 milyon Amerikalının Trump adına Biden'ı indirmek için aşırı silahlandığı iddiaları ortalığı karıştırdı? Dünyada yarın ne olacak belli değil. Corona'dan sonra hangi virüs piyasaya sürülecek?
Bunun hesapları yapılıyor. Jeff Bezoss gibi ultra zenginler insan ömrünü uzatacak çalışmalar yapan laboratuvarlara milyarlarca dolar bağış yaparken, Elon Musk gibi süper zenginler buna karşı çıkıyor, "İnsanlar ölmeli" diye açıklamalar yapıyor. Avrupa'nın en zengini Almanya'nın bile dün ekonomide fena halde daraldığı açıklanıyor.
Rusya dünyanın krizde ve kaosta olduğu bir dönemde Ukrayna sınırına yığınak yapıyor. Savaş için bir kıvılcım yetecek hale geliyor. Batı ülkelerinde benzin kuyrukları, market raflarında boşluklar ve enflasyon patlaması yaşanıyor. İpekyolu inşası ile Batı'ya trilyonlarca dolarlık mal taşımaya hazırlanan Çin'e pandemi freni vuruluyor. ABD, Pasifk'e ve Çin'in etrafındaki ülkelere askeri yığınak yapıyor. Her yer barut fıçısı, her yer kriz.
Böyle bir ortamda Türkiye, Orta Asya Cumhuriyetlerinden sınırına kadar kapalı olan yolları vura vura açıyor. Türk Birleşik Devletlerini kuruyor. Çin'e ekonomik komşu oluyor. Karabağ'da, Kars ve sonrasında Hazar'dan Çin seddine kadar yol-mal ve enerji-boru hatları koridoru açmak için SİHA'ları ile vuruyor. Afrika'yı şu anda dünyada en hızlı kucaklayan ülke oluyor. Kıtada muazzam ekonomik patlama yaşayan, birçok ülkenin binlerce askerini eğiterek Afrika'da muhteşem bir gönül GÜCÜ kuran da Ankara oluyor. Geçmişte Afrika ülkeleri ordularının tamamını Başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri eğitirdi. Çıkarlara aykırı davranan ülkelerin boynuna da o eğittiği ve subaylığa terfi eden askerleri ile darbe tasması geçirirdi. Afrika bu yüzden darbeler kıtası haline gelmişti. Türkiye muazzam darbe silahını artık ellerinden alıyor.
Savunma sanayinde yaptığı müthiş hamlelerle düşmanın korktuğu, tüm dünyanın parmak ısırdığı ve birçok ülkenin de silah almak üzere sıraya girdiği bir GÜÇ haline geldik. "Ebedi düşman yoktur, ebedi çıkarlar vardır" şeklindeki İngiliz devlet manifestosunu da işleten bir Türkiye var artık. BAE ile ilişkiler düzeltildi, milyarlarca dolarlık yatırım anlaşması imzalandı. İsrail ile Doğu Akdeniz enerji yatakları çıkarları birleşince görüşmeler yoğunlaştı.
Mısır'ı da yanımıza çekiyoruz.
Devlet Aklı dış politikada günün çıkarları neyse ona göre hareket ediyor. Kafasını kuma gömmüş, dünyaya uzaylı takılan bir ülkeden, yeryüzünde birçok bölgede masa kuran bir Türkiye haline geldik.
Tabii ki böyle bir ülkeye saldıracaklar. Terör örgütlerine silah yağdıracaklar, içerideki yan yana gelmesi mümkün olmayan elemanlarını ittifaklarda buluşturacaklar. Tabii ki ekonomik savaş açacaklar, doları İnsansız Para Aracı olarak sahaya sürecekler. Tabii ki bu ülkeden zenginleşenlere baskı yaparak, çanak tutarak dışarıya milyarlarca dolar kaçırtacaklar. Hiç ummadığınız kişi ve kurumlarla gelirler, ne olduğunu anlayamazsınız.
Hatta inanamazsınız.
Bakın size ilginç bir örnek vereyim. İngiltere 31 Ocak 2020'de Avrupa Birliği'nden resmen ayrıldı. Bu sürece gelene kadar Londra'da hemen her ay DEAŞ bombaları patladı. 22 Mayıs 2017'de İngiltere'nin Manchester kentindeki bir konsere yapılan bombalı saldırıda 22 kişi hayatını kaybetmişti. 500'den fazla kişi de yaralanmıştı. İntihar saldırısını gerçekleştiren Salman Abedi'yle saldırıya karışanlardan Abdal Raouf Abdallah, önceki gün mahkemede konuştu ve bakın neler söyledi;
"Yaklaşık 7 yıl önce NATO bizi buldu. Sonra NATO'nun özel kamplarında eğitim verildi. O tarihte Libya'da savaşacağımızı söyledi. NATO komutanları bize eğitim verdi. Çok ağır eğitimlerdi. Ancak Libya'da çok kısa kaldık. Sonra Manchester'a döndük. Yine NATO komutanları ile görüştük. Evet Salman Abedi de benimle birlikte NATO'dan eğitim aldı. Salman Abedi yakın arkadaşım ve NATO'daki eğitimlerden sonra aynı odada yan yana uyuduk. Yakın arkadaştık" dedi.
Woolwich Kraliyet Mahkemesi, açıklamalarında NATO'dan söz ettiği için Abdal Raouf Abdallah'ın hemen sözünü kesti ve konuyu değiştirdi. İngiltere'nin AB'den çıkmasını isteyen de DEAŞ'lıyı Londra'ya bombalamaya gönderen NATO'nun da patronu ABD'ydi.
Trump boşuna mı söylüyordu "DEAŞ'ı biz kurduk" diye.
PKK'yı ve onun peşinden giden partileri ittifakları da boşuna mı destekliyorlar? Bizdeki muhalefeti destekleyeceklerini seçim vaadi yapan bir ABD başkanı var şu anda.
Dolar çıkıyormuş... Ne yani?
Asıl mesele ne? Siz daha anlamadınız mı?