TÜRKİYE artık dünyanın sayılı güçlü ülkelerinden biri.
Maalesef bu gücü konuşacağımız yerde saçma sapan tartışmalarla zaman öldürüyoruz.
Evet hem güçlüyüz hem de gücünün farkında olmayan yegane ülkelerden biriyiz. Bunu bireysel olarak söylemiyorum. Küresel araştırma raporlarına göre geleceğin en güçlü ülkeleri kriterleri açıklandı. Küresel oyun kurucu olacağı belirtilen ve listenin ilk 10'unda yer alan Türkiye'nin gücü şu stratejik kriterlere sahip olmasından kaynaklanıyor:
1) Ulaşım altyapısını kurması; kara, hava, deniz-liman ve demiryolu taşımacılığında küresel bir merkez/geçit ülke konumuna gelmesi.
2) Hem enerji geçiş ülkesi hem de gerek doğalgaz gerekse rüzgar, nükleer ve güneş enerjisi ile kendi kendine yetecek/enerji ihraç edecek konuma yükselmesi.
3) Hızla hem kendi gıda-tarım ihtiyacını karşılayabilecek hem de bu konuda önemli ihracat yapabilecek bir ülke haline gelmesi.
4) Milli savunma sanayiinde hem kendi ihtiyacını karşılayacak hem de küresel ihracatçı konuma ulaşması.
İnsansız hava araçları ile savaşların seyrini değiştirecek hale gelmesi. Silah ambargosu yiyen değil, ambargo koyabilecek güce ulaşmış bir ülke noktasına varması.
5) Yüksek teknoloji konusunda geleceğin ilk 10 süper gücünün arasında yer alacak olması. Siber teknoloji, yazılım, yapay zeka ve uzay teknolojilerinde en stratejik ülkelerden biri olmaya hızla ilerlemesi. Kendi uydularını üretmesi. Uydu fırlatma rampaları kurmaya başlaması.
Küresel GÜÇ kriterlerinde bu 5 maddeye sahip olan ülkeler geleceğin patronları arasında gösteriliyor. Bütün bu parametrelere ilaveten geleceğin Türkiye'sinin; a) Hem en güçlü orduya sahip olması hem de diplomasi ve yumuşak güç alanında küresel bir oyuncu olması, b) Küresel istihbarat ve terörle mücadele konularında lider ülkelerden birisi haline gelmesi, c) Mavi vatan, gönül coğrafyası, dünya 5'ten büyüktür, daha adil dünya düzeni, ortak menfaatler doğrultusunda ülkelerle kazan-kazan ilişkisi, TİKA ve benzeri STK ile ihtiyacı olan ülkelere karşılıksız yardım, uluslararası ilişkilerde adalet ve hakkaniyet vb politikalar ile emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı güçlü bir alternatif sunması da ekstra bir avantaj sağlıyor bize.
Bütün bunlar geleceğin süper küresel gücü Türkiye'nin parametrelerini oluşturuyor. Türkiye Avrasya ve İpek Yolu'ndan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Okyanus ötelerine yayılan geniş coğrafyada etkisini ve nüfuzunu artıracak bu parametrelerle Washington- Ankara-Moskova ekseninin en stratejik ülkesi haline geliyor.
Avrupa ülkeleri Türkiye'nin geldiği bu noktaya adeta deliriyor. Ortadoğu ülkelerinde saygınlığımız ve ağırlığımız artıyor. Tüm Körfez ülkeleri Türkiye gibi olmak istiyor. Afrika ülkeleri Türkiye'ye yanaşıyor. Türk Birleşik Devletleri için Türk Cumhuriyetleri ile tarihi imzalar atılıyor. Türkiye'den Orta Asya ülkelerine Çin'e kadar demir ağlar örülüyor, yollar açılıyor, köprüler kuruluyor. 1.5 milyarlık İslam dünyası tartışmasız lider ülkenin Türkiye olduğunu görüyor, konuşuyor, saygı duyuyor.
İşte durdurulamaz hale gelen ve kartopunun çığa dönüştüğü bu Türkiye manzarası Batı'yı çıldırtıyor. O yüzden senelerdir Amerikan senatosundan Avrupa meclislerine ve Batı medyası manşetlerine kadar "Durdurun bu Türkiye'yi" çığlıkları hiç bitmiyor.
Artık uçağın kalktığını ve geri dönüşün olmadığını gördüler. O yüzden bizi kendi saflarında kontrol altına alarak zapt etmek için türlü oyunları son yıllarda durmaksızın sahneye sürdüler.
Artık son kozlarını oynuyorlar. Türkiye'yi içeriden kullanışlı ve verimli elemanları iktidara taşıyarak teslim almak istiyorlar.
Türkiye eziyeti çekenlerin tek umutları bu. Onlara Friedrich Nietzsche'in biz sözünü armağan ediyorum; "Umut sadece EZİYETİN süresini artırır."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.