SOVYETLER Birliği'nin yeni dağıldığı dönemlerdi. Üç kişi, hayatımızın en güzel seyahatlerinden birindeydik. Güney Sibirya'da Tuva Cumhuriyeti ve Gorna Altay Cumhuriyeti'nde dağlarda yolculuk yapıyorduk. Buralar Sovyet rejiminin baskısı altında olmasına rağmen benliğini asla kaybetmeyen özerk Türk Cumhuriyetleriydi.
Otel olmadığı için bir Şaman rahibin evinde kalıyorduk. Türkiye'ye gidip gelen bir akademisyen onu tavsiye etmişti. Türkiye'de büyücülük işleri ile uğraşanlar burada rahip oluyordu. Karşılaştığımız, konuştuğumuz herkes gururla "Türküz" diyordu. Asla asimile olmamışlardı. Dağlarda gezmemizin amacı ise Türkiye'de tanıştığımız o Tuvalı akademisyendi. "Amerika'daki Kızılderililerin kökenleri bizim dağlarda köylerde yaşıyor.
Hepsi Türk. Mutlaka gelmelisiniz" diyordu.
Kamerayı kaptığımız gibi yola koyulduk.
Zorlu bir süreçten sonra Güney Sibirya'daki o Türk Cumhuriyetlerine ulaşmayı başardık.
Dağlara tırmanırken hemen her yerde tıpkı Kızılderili yaşamında olduğu gibi totemler gördük. Köylere vardığımızda evleri ziyaret ettik, düğünlere katıldık.
Tamamı Kızılderili'ydi. Kafasına kartal tüyleri takan reislere dahi tanık olduk. Filmlerde gördüğümüz danslarını ve ağıtlarını izledik.
Holywood'un bize sunduğu görüntülerde ne varsa aynına burada gerçeği ile tanık olduk. Efsanelerini dinledik. Aynı kıza aşık olan üç kardeş de kabile reisinin oğluydu.
Reis kan dökülmesin diye iki oğlunu sürgüne gönderdi. O iki oğuldan biri Bering boğazını geçerek Amerika kıtasındaki Kızılderililerin ilk başlangıcını oluşturdu. Aynen böyle anlatıyordu Tuva'da Totem etrafında dans eden kartal tüylü reisler bize. Suratlar kıpkızıldı. Sibirya soğuğunda beyaz derili kalmak mümkün değildi.
Bir Amerikalı dostum ilginç şeyler anlattı. Amerika'da 70 milyonun üzerinde Kızılderili öldürüldü. 100 milyon diyen de var. Bugün 5.5 milyon Kızılderili yaşıyor. İşte o Amerikalı dostum "Bizdeki Kızılderililer arasında Türk kökenli olduklarına dair şuur artmaya ve yayılmaya başladı. Bu konuda dernekler de kurdular. Bunun üzerine gitseniz 5.5 milyon nüfuslu bir güce sahip olursunuz burada. Müslümanlar ve diğer Türkleri de örgütleyebilseniz ortaya çıkacak muazzam güç 50 milyon nüfusu barındırıyor" dedi.
Yapılacak o kadar çok iş vardı ki daha. Devlet Bahçeli önceki gün Başkan Erdoğan'ı ziyaret ederek özel olarak hazırlattığı Türk Dünyası haritasını hediye etti. O haritayı incelerken Tuva ve Gorna Altay Cumhuriyetlerine yaptığım yolculuk geldi aklıma. Yoğun olarak gidemediğimiz daha çok yer vardı. Ayrıca o haritada Avrupa ve Amerika'daki Türkler yoktu. Dünyanın dört bir tarafına dağılmış, Lübnan'dan Yemen'e, Afrika çöllerine kadar ecdadımızla yayılmış olan milyonların torunları da yoktu. Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, KKTC ve Türkiye'den oluşan, Balkanlar'daki azınlıklarımızı da kapsayan bir haritaydı. Boşnaklar ve "Biz Türküz" patlaması yaşayan Macaristan henüz yoktu 200 milyonu aşan bir gücü temsil eden o haritada. Ve Avrupa'dan daha büyük topraklara sahip bir devletler topluluğu çıkıyordu ortaya. Ancak yeryüzüne dağılmış milyonları da kattığımızda, İslam dünyasını da eklediğimizde, tüm bunlara liderlik edecek bir Türkiye'nin dünyayı nasıl titreteceğini hayal bile edemeyiz.
Bu muhteşem manzara ve GÜCÜ gördükleri için 100 yıldır bizi darbelerle 50 yıl geri götürdüler. 30 yıl meclisimizde türbanı tartıştırdılar. Terör ordularını üzerimize salıp bizi içeri hapsedip, kafamızı kuma gömdüler. Dışarıda ne oluyor anlamaya, gücümüzü hissetmeye bir dakika bile müsaade etmediler. İçeride bu uğurda teröristlerin partileriyle ittifaklar yaptıracak kadar gözü dönmüş muazzam bir AKIL'dan bahsediyoruz. Harita önlerinde ve korkuyorlar bu güce liderlik edecek Türkiye'den. O yüzden dolarla operasyon çekmek, ekonomiye saldırmak dahil her yolu deniyorlar. Çünkü şu anda Yeni Türkiye'yi yönetenler kafasını daha çok artık dışarıya çıkarıyor, masa kuruyor, kararlarda söz sahibi oluyor. Türk Dünyası Konseyi boşuna kurulmadı. İlk kez Türk Cumhuriyetleri bu kadar birbirlerine yaklaştı, büyük kararlar aldı. Türk konseyi genel sekreteri Bağdad Amreyev'in bu ay başında yaptığı açıklama Batı'yı delirtecek düzeydeydi. Amreyev Türk Dünyası Konseyi'nin hedefini açıklıyordu.
"Türk Dünyası Birleşik Devletleri'ni kurmak" diye dünyaya ilan ediyordu. Bazıları Türk Dünyası'nı birleştiren Karabağ zaferini anlayacak kapasitede bile değildi içimizde.
Batı hayranı olup, "Dışarıda ne işimiz var" diyenler ve her şeyi Batı'dan bekleyen bu ittihatçı kafaların peşinden koşanların hem tarih önünde hem de ecdadımız karşısında vebali çok büyük.
Ne tarih ne de ecdat onları affetmeyecek!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.