"YANLIŞA cesurca karşı gelen ve Allah'tan başka hiç kimseden korkmayan Atilla'nın torunlarıyız." diyordu adam. Macar Milliyetçiliğini savunan ve şu anda parlamentoda ikinci parti konumuna yükselip ana muhalefeti temsil eden Jobbik Partisinin Başkanı Gabor Vana söylüyordu bunu. Seçim kampanyasında böyle haykırıyor, binlerce kişiye slogan attırıyordu. "Macaristan yüzünü Batı'dan Doğu'ya çevirip mutlaka Türkiye ile stratejik ortaklık kurmalı" çağrısını, elini havaya kaldırıp bozkurt işaretiyle yapıyordu. "Turancı partiyiz" diyordu. Hunları, Türklerle birlikte ortak ata olarak görüyor, sürekli Türkiye'ye gelip liderlerle görüşüyordu.
Macaristan'da bu adımlarla birlikte muazzam bir "Türklük şuuru" tartışmaları başlıyordu. AB ülkelerinde, geleceğin Birlik lideri olarak görülen Macaristan'daki bu gelişmeler paniğe yol açmıştı. Hemen uzmanlardan oluşan heyetler kurdular. "Macarlar kime benziyor" diye araştırmalar yaptılar.
Avrupa'nın içinde "Biz Türküz" diyecek bir Millet korkusu kabus gibi çöktü üzerlerine. Bu hareketlenmeyi ortadan kaldırmak için "Finlilerle ortak bağları" var diye saçma sapan konuşanlar oldu. Macar boylarının Orta Avrupa'ya geldiği yıllarda bu kavmi yöneten ülkenin ilk kralı Arpad hanedanından III. Bela'nın kemik örneklerinden dahi DNA'lar aldılar. Laboratuvar sonuçları "Macarların genleri Asya kökenli" deyince hayal kırıklığına uğradılar.
Eski mezarlara girdiler. Kalıntılarda yapılan tüm çalışmalar "Macarlar Asyalı" diyordu. Kahrolan Avrupa Birliği'nin boynu büküldü. Macaristan'da "Türklük şuuru" daha da ayağa kalktı.
Macaristan'ın Avrupa Birliği'ne katıldığı ilk yıllarda kendilerini Hun olarak gören on binlerce Macar imza toplamıştı. Hunları Avrupa Birliği'nde bir azınlık olarak kabul ettirmeye çalışmış, AB bunu "İleride başımıza bela olur" diyerek reddetmişti.
BBC'de bu alevlenen tartışmalar içinde, Macar Krallığı'nın ilan edildiği M.S. 1000 yılında Macar Kralına Bizans tarafından hediye edilen tacı hatırlatıyordu. 1021 yıl önce Bizans kralının hediye ettiği tacın üzerinde "Türkiya'nın Kralına" ibaresi olduğunu hatırlatıyordu. "Bu taç Macar devletinin en önemli hazinelerinden biri olarak hala mevcut." diye yazarak tarihte ilk kez "Türkiya" adının burada kullanıldığını savunuyordu. Bu taç bile Macaristan'da "Bakın, Bizans bizi Türkler olarak görüyordu" haykırışlarını doruğa çıkarıyordu.
Türkiye'de "Atalar günü" olarak kutlanan festival aniden Macaristan'a sıçrıyordu. Son yıllarda Macaristan'da "Kurultay" adıyla kutlanmaya başlıyor, binlerce kişi bu etkinliğe koşuyordu.
Macar hükümeti de "Turan halkları" havasında geçen bu festivale resmen destek yağdırıyordu.
Ve derken bir baktık İstanbul'da gerçekleşen Türk Konseyi zirve toplantısının kapanış konuşmasını Macaristan Başbakanı Viktor Orban yapıverdi. Orban tüm dünyaya "Macaristan'ın Türk halklarının Avrupa Birliği içinde çıkarlarını korumak için elinden gelen her çabayı sarf edecektir" diye haykırdı.
"Macar halkını Türk halkları ile yüzyıllarca önceye uzanan tarihsel ve kültürel ortak miras birbirine bağlamaktadır. Bizi Avrupa'da Barbar Hunlar ve Atilla'nın halkı diye aşağıladılar. Ancak bizim halkımız bu tarihsel mirasla gurur duymaktadır." şeklindeki sözleri AB ülkelerinde bir kez daha yürekleri hoplattı.
Macar Başbakanı bununla da yetinmedi.
Macaristan'la birlikte Polonya, Çekya ve ve Slovakya'nın da katıldığı V4 ülkeleri grubunu hatırlattı. "V4 Ülkelerinin dönem Başkanlığımız başlıyor.
Bu dört ülke ile Türk Konseyi ülkeleri zirvesi yaparak ilişkileri daha da geliştireceğiz" sözünü verdi.
Tüm bunları neden yazıyorum? Türkiye Balkanlarda, Kafkaslarda, Afrika'da ve Orta Asya'da olduğu kadar AB içinde de YUMUŞAK GÜCÜ'nü zirveye çıkaracak tarihi hamleler yapıyor. Gelecekte Almanya ve Fransa'nın AB içinde etkinliğinin azalacağını ben değil Amerikalı tüm askeri, siyasi ve ekonomik uzmanlar sürekli tekrarlıyor. "GÜÇ Polonya ve Macaristan'ın eline geçecek" diye bas bas bağırıyorlar. Türkiye özellikle bu iki ülke ile de muazzam ilişkiler kurarak "Türk asrı"nın başladığı döneme yeni halkalar katıyor. İçeride saçma sapan tartışmalardan kurtulup, top yekun bu gelişmelere odaklanabilsek bizi kimse tutamaz. İnşallah o günleri de göreceğiz. Az kaldı!