İSMAİL Ok İyi Parti Balıkesir Milletvekiliydi. Dertliydi. Üzgündü. İçinde isyan vardı. "Nasıl olabilir?" diyordu.
Ülkücü camianın yer aldığı, "Vatan- Millet" diye haykırarak koştuğu İYİ Parti'nin Genel Başkan Yardımcılığına Soroscu biri getiriliyordu. İsyanını gidip Başkanı Meral Akşener ile dahi konuştu.
Küresel sermayenin tetikçisi, para saçarak ülkeleri karıştırdığını ve darbeler yaptığını ballandırarak anlatan, Güneydoğu'nun bizden koparılmasını isteyen Soros'un elemanı, İYİ Parti'de ikinci adam olmuştu. İsmail Ok'a "Bu böyle devam edecek" diyorlardı. Ülkücü dava, ülkeleri karıştırıp gerekirse parçalara ayıran Soros'un adamlarıyla aynı masada çay içip, ondan gelecek talimatlarla hareket etmek değildi. Basın toplantısında bunları anlatarak partisinden istifa etti. İsmail Ok gibi başka milletvekili ve il başkanı düzeyinde siyasiler de İYİ Parti'den koptular. İçlerinde tıpkı İsmail Ok gibi "Parti Soroscu kaynıyor" diyerek isyan edenler vardı. "FETÖCÜler içimizde cirit atıyor" diye haykıranlar da... Meral hanıma danışman yapılan kişinin FETÖCÜ olduğunu parti içinde bilmeyen yoktu.
Gezi olaylarının finansörü olarak yargılanan ve davası devam eden Osman Kavala da Soros Vakfı'nın yönetim kurulu üyesiydi. ABD dahil 10 ülke büyükelçisi bir deklarasyon kaleme alıp "Derhal Osman Kavala serbest bırakılsın" çağrısı yaptı. Türkiye ayağa kalktı. Yargı süreci devam eden bir konuda yapılan bu hareket hadsizlik, küstahlık, densizlikti. Meral Akşener bir televizyon kanalında yayına çıkarak "Bu Türkiye'nin iç meselesi değil" diyerek adeta elçilere destek verdi.
Türkiye o elçilere haddini bildirdi, kapıyı gösterince diz çöküp af dilediler. Milliyetçi olduğunu söyleyen bir partinin, 10 elçiye en ağır tavrı göstermesi "Siz kimsiniz? Türk yargısına, iç işlerine karışmak ne haddinize" diye en çok bağıran olması en doğalıydı. Ancak, içi Soroscu kaynamakla bizzat kendi milletvekilleri tarafından suçlanan İYİ Parti, Soroscu Kavala'ya sahip çıkan elçilere kucak açıyordu. Meral hanım ile Osman Kavala'nın akraba bile oldukları iddia ediliyordu. Soros Vakfı'nın yöneticisi Osman Kavala bir açıklama yaparak "Teyze çocuğu değiliz, birbirimizin kuzeni değiliz ama ortak bir kuzenimiz var" diyordu.
İyi Parti Türkçü bir partiydi. Asena Meral hanımın yardımcısı Koray Aydın Türkçülüğün en babalarındandı. İki Türkçü, Amerika'nın yönettiği, eğittiği, silaha boğduğu, Mehmetçiğe ve binlerce vatandaşımıza saldırttığı bölücü terörist PKK'nın siyasi kanadı Kürtçü HDP ile aynı çanakta çorba içiyordu. Bunun matematikle izahı yoktu. Hangi güç böyle bir ittifaka sokmuştu. "Sokağa çıkın çağrısı" yapan bir Demirtaş vardı. Onun çağrısı üzerine sokağa çıkanlar ikisi polis 45 vatandaşımızı öldürdü. 769 kişiyi de yaraladı. Bunların 231'i polisimizdi. Tabii ki bu yargı konusu olacaktı. Oldu da... Meral Hanım ekranlara çıkıp insanları sokağa dökerek ölümlere yol açan Demirtaş'ın, mahkeme sürerken serbest bırakılmasını istiyordu. Siirt'e giden Meral Hanım'a aynı ittifakta buluştukları bir HDP'li vatandaş "Burası Kürdistan" diyor, sesini çıkarmıyordu. Alt alta yazılacak o kadar tuhaf şey vardı ki buraya sığmazdı. Sonuçta olay İYİ Parti Grup Başkanvekili'nin Bingöl'de bir şehidimizin ağabeyine "Senin Bacını ......." diye kameralar önünde küfür etmesine kadar geldi. Lütfü Türkkan çıktı şehit ailesinden değil Meral Akşener'den özür diledi.
Meral hanım da onu "Sen partideki görevinden biraz kenara çekil, sular durulana kadar bekle" diyerek istifa ettirdi. Yani onu biraz geri plana gönderip aslında korumaya aldı. HDP'yi ittifaka sokan terörist PKK'nın attığı havan topuyla ölen ve cesedi parçalar halinde aileye çuvalla getirilen şehidin bacısına küfür edeni koruyan bir Parti noktasına geldi Milletin gözünde İYİ Parti.
Teröristlerin siyasi kanadıyla aynı ittifaka gir... Soroscuları partide üst düzey göreve getir... Kavala olayında hadleri bildirilen 10 büyükelçiye destek ver... Finalde geleceğin yer şehit ailesinin bacısına sinkafla saldırmaktır. Ben en çok ülkücü camianın önde gelen ismi, Rahmetli Türkeş'in dava arkadaşı ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın Bey'e üzülüyorum.
"Şehitler ölmez vatan bölünmez" diyenlerin kurduğu siyasi oluşumlardan, şehit ailelerinin bacısına küfür edenlerin çıktığı dönüşmüş bir partide görev almak...
Kim bilir ne acı çekiyordur? "Yarın ikitidara gelirsek bakanlar kurulunda PKK güdümlü en az iki HDPli bakanla yanyana oturacağım. Bunu Millete nasıl anlatırız" diye de kesin kahrından ölüyordur. O iki HDP'li bakanın devlet kadrolarına kaç bin PKKlıyı sokacağı tahmini bile bir ülkücünün uykularını kaçırır. Vallahi işleri çok zor!