Değişen ne?
1890'Lİ yılların sonunda, bugün dünya Merkez Bankaları Birliği'nin bulunduğu İsviçre'nin Basel kentinde bir toplantı yapıldı. Basel Siyonist Kongresi'nin düzenlendiği o toplantıda Avrupa'da dışlanan ve horlanan Yahudilere yeni bir yerleşim yeri bulmak için kafa patlatıldı. Kongre sonucunda en uygun yerin Osmanlı'nın elinde bulunan Filistin toprakları olduğuna karar verildi. Oturdular hesap yaptılar. Osmanlı'nın 20 milyon sterlin borcu olduğunu belirlediler. "Bu paranın tamamını ödersek Filistin'i alırız, kendimize yeni bir yurt kurarız" diye düşündüler. Sultan Abdülhamid'in karşısına çıkıp "Al 20 milyon sterlini ver Filistin'i" dediler. "Ben bir karış toprak dahi satamam, zira o bana ait değil, halkımındır. Onlar bu imparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar kıldılar. Onu bizden koparılmadan önce üzerini bir kez daha kanımızla kaplamayı biliriz" cevabını alınca şok oldular.
Siyonist kongrenin temsilcisi olarak Abdülhamid Han ile görüşen ve "Kanla aldık kanla veririz" cevabıyla karşılaşan Theodor Hertz yeni plan yaptıklarını günlüklerinde açıklıyordu; "Artık yeni planımız Abdülhamid Han'a karşı kampanya açmak, sürgün edilmiş prensler ve jön Türkler ile temas kurmaktır" diyordu. Tek hedefleri vardı. Muhalefet ile darbe yapıp Abdülhamid Han'ı indirmek... İktidara gelen muhalefetle arzuladıkları topraklara bedava kavuşmak. Bunda başarılı oldular mı? Evet oldular.
O dönemde Abdülhamid Han'a karşı sürdürülen kampanyalara en büyük desteği verenlerin başında ABD elçisi de geliyordu.
Siyonizmin hizmetçisi bu ABD ELÇİSİ'ni Abdülhamid Han bu topraklardan KOVDU. ABD o dönemde Harput'a Ermeni bir elçi atamak istedi. Hedef belliydi.
Amerikalı Ermeni büyükelçi ile hedefteki Harput'u karıştırmak... Ermeni isyanlarını körüklemek...
Sultan Abdülhamid Han bu talebi reddetti. 1896 yılında da ABD'nin İstanbul'a elçilik açma talebini uzun süre geri çevirdi. Hatta 13 Ocak 1896 tarihinde ABD elçisinin bir gemiyle Çanakkale boğazından geçme girişimi de böyle bir hakkı olmadığı gerekçesiyle engellendi.
1897'de ABD İstanbul'daki sefaretini büyükelçiliğe çevirmek istedi. Bu talebi de "Avrupa ülkeleri ile kendini aynı güce kavuşturmaya çalışıyor" gerekçesiyle reddedildi. Bugün, geçmişteki Jön Türklerin bir muadili olan Osman Kavala'nın serbest bırakılması için ABD başta olmak üzere 10 elçi bildiri yayınladılar. Gezi ayaklanmasının finansörü olmakla suçlanan Kavala'nın mahkemesi devam ederken Türkiye'nin içişlerine ve yargısına utanmazca baskı kurmaya kalktılar.
Baktığımızda bu 10 ülke de terörist PKK'nın en büyük destekçileri. Para ve silah yağdırıyorlar. Binlerce insanımızın ölümüne yol açıyorlar. Elleri kanlı bu insan düşmanları, gelip bu topraklarda insan haklarından bahsedecek kadar yüzsüzleşiyor.
Binlerce Mehmetçiğimizi, polisimizi, insanımızı katledenlerle halay çeken bu arsızlara en güzel cevabı Başkan Erdoğan verdi. "Bu adamları be memlekette ağırlama lüksümüz yok" diyerek.
Eski Cumhurbaşkanlarından Lütfi Akdoğan'ı kaybettik önceki gün. Demirel'in sağ kolu ve milletvekiliydi.
Beyazsaray'da Demirel- Bush görüşmesine katıldığını anlattı bize. Bush çok ağır sözler sarf ediyor, Demirel'in gıkı çıkmıyordu.
Otele geri döndüklerinde Lütfi Akdoğan "Sayın Başbakan Bush'a neden tek kelime etmediniz? Niçin masaya yumruğu vurmadınız" diyordu.
Demirel de "Lütfi sen ABD'den korkmuyorsan geç otur koltuğa memleketi yönet" diyordu. Bu anıyı daha önce paylaşmıştık sizlerle.
Ancak Bush Beyazsaray'da Demirel'e neler söylemişti?
Lütfi Akdoğan'ın "Ben hayattayken yazmayın" ricası üzerine bizde kalmıştı o bilgi. Bush Türkiye Başbakanı Demirel'in önüne harita koyuyor "Ne işiniz var Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Van'da" diyerek ağır hakaretler ediyordu.
Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için harekete geçtiler. "Kanla aldık Filistin'i kanla veririz" diyen Abdülhamid Han'ı, her şeyi Batı'dan bekleyen ittihatçı kafalar yerli muhalefetle indirdiler.
Bugün baktığımızda ülkesinin içişlerine karışan ve teröristlere para, silah yağdıran o ülkelerin elçilerine bizim muhalefetin yine destek çıktığını görüyoruz. Değişen bir şey yok. 100 yıl önce neyse...
Şimdi de o!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Putin’in köpeği (27.11.2024)
- Katiller panikte (25.11.2024)
- CHP'ye Trump darbesi (24.11.2024)
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)