BEKİR HAZAR

5 kuruşluk can

ECDADIN canlarını vererek fethettiği bu topraklarda yüzyıllar sonra Amerikan mandası olmak için tutuşanlar var.
"Keşke İngilizler hiç çıkmasaydı" diyenler aramızda dolaşıyor.
Fransa hayranı nice entellektüelimiz, sanatçımız ve monşerimiz bu ülkenin nimetlerinden faydalanıp devletine saldırıyor. Bizim muhalefette öldürücü eylemler sonrası teröre gıkını çıkarmayıp devletine ağzına geleni söyleyen az değil. "Cumhurbaşkanı adayımızı uluslararası karar vericiler belirleyecek" diyen CHP'liler bile gördük.
Dünyaya parmak ısırtan insansız hava araçlarımıza yüklenen HDP ve CHP'lilere şahit olduk.
Yeryüzünde imrenilerek bakılan savunma sanayiimizi itibarsızlaştırmak için her türlü yalanı servis eden muhalefetimize bile tanık olduk. Hatta Amerikalı generallerin silah yağdırdığı ve kamplarda eğittiği PKK'nın YPG koluna "Ne var yahu bunlar ülkelerini savunuyor.
Bize niye saldırsınlar ki" diyen siyasi liderlerimizin peşinden bile koştuk
"Eyy Amerika bu ülkeye müdahale et" diye yalvararak çağrılarda bulunan muhalif siyasilerimiz bile vardı. Bu kafadaki muhalefeti destekleyen bazı medya organlarının, sivil toplum örgütlerinin Washington'dan fonlandığı ortaya çıktı. Kendini Batı'ya kullandırmak için yarışanların sayısı hiç az değildi. Hepsi kabak gibi suyun üzerinde yüzüyordu.
Bu ele geçirilmiş kafalara ne dersen de fayda etmezdi.
Dünyada yaşanan ve gözlerin içine sokulan olayların bile bu kullanışlı eleman zihniyetini değiştirme şansı yoktu.
En basitinden Afganistan'da yaşanan olayların bile bu ittihatçı, herşeyi batıdan bekleyen saplantılı beyinlere ders olmayacağı açıktı. Bakın bugün CIA'nın servis ettiği e-postalarda inanılmaz gerçekler ortaya çıktı. O e-postalarda İngiliz elçiliğinin insanlara "Baron Hotel yakınındaki Abbey kapısını kullanın" talimatı verdiği görülüyor.
Bir başka e-postada ise eski Afgan tercüman İngiliz elçiliğine "Burası doğru adres mi?" diye soruyor.
İngiliz elçiliği kendisine çalışan Afganlara ısrarla bu kapıya gitmelerini telkin ediyor. Abbey kapısında patlayan bomba ile tam 170 kişi ölüyor. Belli ki İngiliz istihbaratı ülkeden çekilen Amerikalıları dünyaya rezil etmek için kullanışlı elemanlarını bile bile bombanın patladığı kapıya yönlendiriyor. e-postalardaki o tercüman "İngiliz elçiliğinin dediğini yapsaydım şimdi hayatta değildim" diyor.
"Durumun kötüleştiğini hissederek söylenen yere gitmedim. Oraya gitmek çılgınlık olurdu.
Bizi kurtaran yine kendi öngörülerimiz oldu." diye ekliyor. Haber tüm dünyada "İngilizler patlamanın olacağını önceden biliyordu" diye yankı buluyor. Ölüme gönderilen zavallı kullanışlı elemanların bir kağıt kadar değeri yok istihbarat savaşlarında.
İngiliz istihbaratının operasyonu deşifre olunca onlar da hemen ABD Başkanı Biden ile Afganistan'ın devrilmeden önceki başkanı Eşref Gani'nin son konuşmalarını dünyaya servis ettiler. Biden o telefon konuşmalarında Gani'ye talimatlar yağdırıyor ve yalan söylemesini istiyor. Talibanla savaşan Afgan hükümetinin "algı problemi" olduğuna vurgu yapıyor. Dünya genelinde ve Afganistan'ın bazı bölgelerinde Taliban'a karşı işlerin yolunda gitmediğine dair bir algı oluştuğunu ve bunun doğru olsa da olmasa da değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Biden bu talimatları yağdırırken Taliban Kabil'in kapısına dayanmış durumda.
Oradaki insanların, ABD'den medet uman insanların gelecekleri, hayatları umurlarında değil.
Çünkü bu vicdansızlar zaten Taliban ile aylar önce anlaşıp, ülkeyi vermişler.
O yüzden "Taliban kapıya dayansa da yalan söyle Gani" diyor Biden. Bir ülkeyi yalan terörü ile dizayn etmek bu sömürgecilerin en büyük silahı.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını bile uluslararası karar vericilere bırakırsan, gün gelir devleti yönetirken talimatları yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi onlardan alırsın. Fırça yersin. Yalandolan söylemeye zorlanırsın.
Sömürgeci Batı'nın verimli liderler, siyasiler, gazeteciler ve sivil toplum örgütleri ile yürüdükleri ülkelerdeki halkların hiçbir değeri yoktur.
Ellerine silah tutuşturdukları PKK gibi terör örgütlerinin de hiçbir kıymeti yoktur. Tıpkı savaştıkları Taliban'la anlaştıkları gibi yarın Suriye'de DEAŞ'ı tekrar hortlatıp onunla kolkola girerler. Ardından kullandıkları PKK'lıları kestirirler. Çıkarları neyse odur. Olan zavallı kullanışlı ve kağıt kadar değeri olmayan elemanlara olur.
Seni çıkarları uğuruna bombaların patlayacağı kapıya bile gönderirler.
Bunlar vicdansızdır.
Acımasızdır. Sadece ve sadece "PARAYA" taparlar. Kendilerine hizmet eden bir can, onlar için 5 kuruş etmez!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.