GEÇTİĞİMİZ hafta ilginç bir haber vardı ekranlarda. Yeni yayınlanan bir raporu aktarıyordu o haber. "Türkiye savunma sanayinde dünyada sayılı şirket ve markalar sıralamasında 4.lüğe yerleşti, Fransa'yı solladı" diye… 2010'a gelene kadar listede yokmuşuz. Nerelerden nerelere geldik. Dünyada kısa sürede bu kadar büyük hamlelere imza atıp, savunma sanayinde Fransa'yı bile geride bırakacak duruma geliyorsak uzun vadede neler yapabileceğimizi de siz düşünün artık.
Bloomberg, geçen yıl Kaliforniya Ulusal Güvenlik İlişkileri profesörü Ryan Gingeras'ı konuşturuyordu. Ryan "Türkiye, Doğu Akdeniz'deki en büyük güç olduğu ve buna uygun muamele görmesi gerektiğini düşünüyor. Kendini rakipler ve hasımlarla çevrili algılıyor, otoritesini kabul ettirmek için gücünü kullanacak, çünkü buna muktedir." diyordu. "Muktedir" tanımlamasını bir Amerikalı'dan duymak çok güzel. Geçmişte bizi Amerika'ya ve Batı'ya muhtaç zavallı bir ülke olarak görüyorlardı. Bu da normaldi. Elimizde mavzer dediğimiz tahta tüfekler vardı.
Kullanacak mermimiz bile yoktu. Batı'ya savunma konusunda tam bağımlı, güçsüz, 2.Dünya savaşından kalma hibe hurdalarla avutulan bir ülkeydik. ABD Ulusal İstihbarat Konseyi daha yeni, Nisan ayında "Küresel eğilimler" raporunu açıklıyordu. Çin ve ABD arasında jeopolotik bir mücadalenin yaşanacağı yeni dönemden ipuçları veriliyordu. "Çok kutuplu bir sistemin ortaya çıkma ihtimali uzak değil" deniyordu o raporda. Dönüp dolaşıp sözü bize getiriyorlardı. Türkiye'nin önümüzdeki 20 yıllık dönemde diğer bazı devletlerle birlikte büyük güçlerin rollerini devralacak bölgesel güç konumunu güçlendireceği iddiasını haykırıyorlardı.
Dünyadaki nüfuzumuzu daha da ileri götürmek için harekete geçeceğimizi belirtiyorlardı. Afganistan havaalanını ABD çekilirken "Biz koruyalım" diyorduk.
"Pakistan ve Macaristan'ı da yanımıza alaım" diye bastırıyorduk. Afrika'nın giriş kapıları Libya'yı, Somali'yi ittifak hanemize yazıyorduk. Kafkaslarda üç ülke ile "Şuşa beyannamesi"ni imzalıyorduk.
Karadeniz'de Ukrayna ile ittifak yapıyorduk. Zaten bahsettiğimiz ABD istihbarat raporu da Türkiye'nin bölgesinde kendi koalisyonlarını ve bölgesel blokları güçlendireceğini yazıyordu.
Tarihin Sonu ve Son İnsan (The End of History and the Last Man) kitabıyla tüm dünyada tanınan ünlü ABD'li siyaset bilimci Francis Fukuyama da son dönemde sürekli artan GÜCÜMÜZÜ konuşuyordu.
American Purpose dergisinde yayımlanan makalesinde "Türkiye bölgesel dengeleri ABD, Çin ve Rusya'dan daha fazla belirliyor. Artık ana aktör" diyordu.
"Bana öyle geliyor ki Türkiye'nin İHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir" diye sütunlardan bağırıyordu. Benzer makale sayısız Batılı uzman, asker,siyasetçi tarafından defalarca dile getiriliyordu. Türkler artık geçmişin savaşlarını tarihe gömen bir güç olarak dünya arenasında söz sahibi bir ülkeydi. Yeni NATO'nun da en güçlü iki ordusundan birine sahipti. Almanların, Fransızların, İngilizlerin ve diğer Avrupa ülkelerin pabucunu dama atmış olarak artık dünya sahnesindeydik.
Yıllarca ABD'de büyükelçilik yapan en önemli diplomatlarımızdan Namık Tan ABD'lilerin en değer verdiği bir başka gücümüzü daha açıklıyordu. "Türkiye NATO üyeleri içinde ABD'den sonra yakın coğrafyada, askeri kuvvetlerini kolaylıkla mobilize edebilir yegane ülke" diyordu.
Bu gücü kıskanan ve kahrından ölen bir Batı var karşımızda. O yüzden bu güce ulaşmamızı sağlayanların hala iktidarda olması onların bedenine karındeşen Jack gibi saplanıyor. Terörü destekliyorlar, Türkiye düşmanlarına, darbecilere çanak tutuyorlar ama maalesef olmuyor.
Hayallerine, güçsüz eski Türkiye'ye bir türlü kavuşamıyorlar. O yüzden şimdi de muhalefeti en yoğun şekilde destekleyip, kirli operasyonları, algı oyunlarını, yalanları, dolanları kullanışlı olanların kucağına servis ediyorlar. Erdoğan'dan iki puan nasıl çalarız diyerek birilerini sahaya sürüyor, kirli ittifaklara yama yapıyorlar.
Halbuki yamalı bohçanın ömrü uzun olmaz ki!
Bloomberg, geçen yıl Kaliforniya Ulusal Güvenlik İlişkileri profesörü Ryan Gingeras'ı konuşturuyordu. Ryan "Türkiye, Doğu Akdeniz'deki en büyük güç olduğu ve buna uygun muamele görmesi gerektiğini düşünüyor. Kendini rakipler ve hasımlarla çevrili algılıyor, otoritesini kabul ettirmek için gücünü kullanacak, çünkü buna muktedir." diyordu. "Muktedir" tanımlamasını bir Amerikalı'dan duymak çok güzel. Geçmişte bizi Amerika'ya ve Batı'ya muhtaç zavallı bir ülke olarak görüyorlardı. Bu da normaldi. Elimizde mavzer dediğimiz tahta tüfekler vardı.
Kullanacak mermimiz bile yoktu. Batı'ya savunma konusunda tam bağımlı, güçsüz, 2.Dünya savaşından kalma hibe hurdalarla avutulan bir ülkeydik. ABD Ulusal İstihbarat Konseyi daha yeni, Nisan ayında "Küresel eğilimler" raporunu açıklıyordu. Çin ve ABD arasında jeopolotik bir mücadalenin yaşanacağı yeni dönemden ipuçları veriliyordu. "Çok kutuplu bir sistemin ortaya çıkma ihtimali uzak değil" deniyordu o raporda. Dönüp dolaşıp sözü bize getiriyorlardı. Türkiye'nin önümüzdeki 20 yıllık dönemde diğer bazı devletlerle birlikte büyük güçlerin rollerini devralacak bölgesel güç konumunu güçlendireceği iddiasını haykırıyorlardı.
Dünyadaki nüfuzumuzu daha da ileri götürmek için harekete geçeceğimizi belirtiyorlardı. Afganistan havaalanını ABD çekilirken "Biz koruyalım" diyorduk.
"Pakistan ve Macaristan'ı da yanımıza alaım" diye bastırıyorduk. Afrika'nın giriş kapıları Libya'yı, Somali'yi ittifak hanemize yazıyorduk. Kafkaslarda üç ülke ile "Şuşa beyannamesi"ni imzalıyorduk.
Karadeniz'de Ukrayna ile ittifak yapıyorduk. Zaten bahsettiğimiz ABD istihbarat raporu da Türkiye'nin bölgesinde kendi koalisyonlarını ve bölgesel blokları güçlendireceğini yazıyordu.
Tarihin Sonu ve Son İnsan (The End of History and the Last Man) kitabıyla tüm dünyada tanınan ünlü ABD'li siyaset bilimci Francis Fukuyama da son dönemde sürekli artan GÜCÜMÜZÜ konuşuyordu.
American Purpose dergisinde yayımlanan makalesinde "Türkiye bölgesel dengeleri ABD, Çin ve Rusya'dan daha fazla belirliyor. Artık ana aktör" diyordu.
"Bana öyle geliyor ki Türkiye'nin İHA kullanımı, kara gücünün doğasını, mevcut güç yapılanmasını sarsacak şekilde değiştirecektir" diye sütunlardan bağırıyordu. Benzer makale sayısız Batılı uzman, asker,siyasetçi tarafından defalarca dile getiriliyordu. Türkler artık geçmişin savaşlarını tarihe gömen bir güç olarak dünya arenasında söz sahibi bir ülkeydi. Yeni NATO'nun da en güçlü iki ordusundan birine sahipti. Almanların, Fransızların, İngilizlerin ve diğer Avrupa ülkelerin pabucunu dama atmış olarak artık dünya sahnesindeydik.
Yıllarca ABD'de büyükelçilik yapan en önemli diplomatlarımızdan Namık Tan ABD'lilerin en değer verdiği bir başka gücümüzü daha açıklıyordu. "Türkiye NATO üyeleri içinde ABD'den sonra yakın coğrafyada, askeri kuvvetlerini kolaylıkla mobilize edebilir yegane ülke" diyordu.
Bu gücü kıskanan ve kahrından ölen bir Batı var karşımızda. O yüzden bu güce ulaşmamızı sağlayanların hala iktidarda olması onların bedenine karındeşen Jack gibi saplanıyor. Terörü destekliyorlar, Türkiye düşmanlarına, darbecilere çanak tutuyorlar ama maalesef olmuyor.
Hayallerine, güçsüz eski Türkiye'ye bir türlü kavuşamıyorlar. O yüzden şimdi de muhalefeti en yoğun şekilde destekleyip, kirli operasyonları, algı oyunlarını, yalanları, dolanları kullanışlı olanların kucağına servis ediyorlar. Erdoğan'dan iki puan nasıl çalarız diyerek birilerini sahaya sürüyor, kirli ittifaklara yama yapıyorlar.
Halbuki yamalı bohçanın ömrü uzun olmaz ki!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 96 itfaiye eri alımı yapacak! Başvurular başladı: En az 60 KPSS şartı aranıyor
- 2024 düşük KPSS puanıyla memur alımı başladı: 60, 65, 70 KPSS puanıyla başvuru yapılabilecek ilanlar
- Hamilelik belirtileri nelerdir: İlk gebelik belirtileri nasıl anlaşılır? Hamileliğin ilk işaretleri
- En uzun gece ne zaman, hangi tarihte? 2024 günler ne zaman uzamaya başlayacak?
- 150.000 TL’ye bir ayda ne kadar kazanırım? Güncel 2024 Kasım mevduat faiz oranları belli oldu!
- En çok kadınlarda görülen sessiz tehdit! Kemik sağlığından ruh halinize kadar etkiliyor
- 2025 HAC EK KAYIT EKRANI | Hac ek kontenjan başvuruları bugün başlıyor: hac fiyatları ne kadar?
- POMEM taban puanları 2024 | 32. Dönem POMEM KPSS P3/P93 puanı kaç olmalı?
- 2025 zam oranları açıklandı mı: Ocak ayında evde bakım maaşı ne kadar olacak?
- Asgari ücrete %46'lık zam hesabı: 6 formül masada! Brüt ve net ücret ne kadar olacak?
- Bugün okullar tatil mi, hangi illerde tatil olacak?
- Vapur seferleri çalışıyor mu? 21 Kasım İstanbul'da iptal edilen feribot seferleri tam liste! Şehir Hatları, İDO, BUDO son dakika...