İNGİLTERE'NİN eski Ankara Büyükelçisi Moore şu anda dış istihbarat servisi MI6'nın başkanı...
CIA Direktörü Haspel de mevkidaşı Moore gibi akıcı Türkçe biliyor. Zira o da 2000 yılında CIA'in Ankara'daki merkezinde istasyon şef yardımcısıydı.
Fransa'nın eski Ankara Büyükelçisi Emie de, Cumhurbaşkanı Macron tarafından Fransız dış istihbarat birimi DGSE'nin başına getirildi.
O da ana dili gibi Türkçe biliyor. Gelelim Almanya'ya...
Alman İç istihbaratı başkan yardımcılığına da Türk kökenli Sinan Selen atandı.
Rusya'da da Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov akıcı Türkçe konuşmasıyla tanınıyor.
İngiltere... Fransa... Ve Amerika... Almanya...
Rusya... Baktığımızda dünyadaki güç dengelerinde başlıca önemli ülkeler arasında yer alıyorlar...
Ve Başkanların etrafını Türkçe bilen, Türkiye'yi iyi tanıyan isimlerle örüyorlar.
Tabloya baktığımızda ortaya muazzam bir "Türk takıntısı" çıkıyor.
Bitmiyor... ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden, Ocak ayında koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. Başkan yardımcısı olarak seçtiği isim ise Kamala Harris.
Biden yaşlı ve başkanlık sürecinde ölürse yerine ilk kadın Başkan olarak Kamala Harris geçecek...
Peki Kamala ne yapıyor?
Daha koltuğa oturmadan Kırklareli'nin Vize ilçesinden Özkan Sedat Köseoğlu'nun eşi Rohini Köseoğlu'nu yanına çağırıyor. "Seni İç Siyaset Danışmanım yapıyorum" diyor.
Yeni Başkan yardımcısı Kamala Harris'in Ulusal Güvenlik Danışmanı Nancy McEldowney'in adı CIA için de geçiyordu. Ancak Harris, McEldowney'le yakın çalışmak için ulusal güvenliğe atadı. Nancy McEldowney, 2005-2008 yılları arasında ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görev yaptı. Çok iyi derecede Türkçe konuşuyor.
Beyaz Saray'da Harris'in İç Siyaset Kıdemli Danışmanı Rohini Kösoğlu da ABD'de yaşayan Özkan Sedat Kösoğlu ile 25 Haziran 2011'de evlendi.
Rohini Kösoğlu, uzun bir süredir ABD siyasetinde aktif olarak yer alıyor.
TransitScreen isimli şirkette yazılım mühendisi olarak çalışan ve aslen Tekirdağlı olan Kösoğlu, eşinin çok iyi derecede Türkçe bildiğini söylüyor.
Bu gelişmeler Amerikan basınında "Yeni yönetimin Türkiye takıntısı" olarak tartışılmaya başlandı.
Ve derken... Joe Biden'ın Savunma Bakanlığı için emekli general Lloyd Austin'i aday göstereceği ortaya çıktı. Lloyd Austin, ABD'nin en ünlü askeri okulu West Point'ten mezun oldu. 2003 yılı ile birlikte Austin, ilk yurt dışı bölgesine gitti.
Afganistan'a gönderilen Lloyd Austin, burada çok önemli görevlerde bulundu.
2008'de Irak'a geçti. 2009 yılında Başkan Obama'nın yardımcısı Joe Biden ile tanıştı. Biden, Pentagon'a bizzat yazı göndererek 2010 yılında Lloyd Austin'in önemli operasyonları yönetmesini istedi. 2010'da da Bağdat'taki Al-Faw Sarayı'nda düzenlenen törenle USF-I Komutan Generali oldu. O törende Biden'ın tüm ekibi vardı.
Bazı Kürt aşiretlerle Irak'ta karşılıklı çalışmalar yapan Lloyd Austin, bölgede Türkiye'nin nüfuzunu arttırmaya başladığını rapor halinde ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Michael Glenn'e sundu. Austin, Irak'a Özgürlük Operasyonu başta olmak üzere birçok operasyonun merkezinde yer aldı. YPG'nin bölgede güçlendirilmesini isteyen kişilerden biri de Lloyd Austin'di. ABD Başkanı Barack Obama'nın, DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi olması için PKKsever Brett McGurk'u öneren kişi de Lloyd Austin olduğu ortaya çıkıyordu. YPG'li teröristlerle Brett McGurk'u birçok kez bir araya getiren Lloyd Austin, şimdi ABD Savunma Bakanı olmaya hazırlanıyor. Lloyd Austin bakan olarak atanırsa, Afrika kökenli biri olarak Savunma Bakanlığı'nda bir ilk yaşanacak. Hem Suriye'de hem de Afrika'da Türkiye'nin karşısına çıkacak.
Tüm bu atamalara baktığımızda, Türkiye'nin son yıllarda hangi noktaya geldiği, kendi çıkarları için bağımsız hareket ederek kimlerin nasırına nasıl bastığı ortaya çıkıyor. İçeride bizi suni, gündemlerle oyalayan ve Batı'nın ekmeğine yağ süren siyasetçilerimize rağmen uçak pistten çıkmış Balkanlardan Asya-Pasifik'e kadar uzanan bir yelpazede uçuyor. Türkiye artık kendi kararlarını veriyor, çok oluyor. Haliyle dünyada "Türkiye takıntısı" tavan yapıyor. Türkiye'yi çok iyi bilenlere ve Türkçe konuşanlara Devlet Başkanlarının yanında GÖREV yağdırılıyor.
Türkiye artık tüm kurulacak masalarda önlenemez bir GÜÇ...
Hem de bunu göremeyen yerlilere, içimizdeki mandacılara rağmen!