Berlin ve Paris'te yüzbinlerce kişi virüs tedbirlerine karşı hükümet aleyhine meydanlara döküldü. Polisle çatıştılar. Olayların fotoğrafları düştüğünde gerilim filmi gibi sahnelere tanık olduk. İncelerken gülümsedim.
Yaklaşık 20 gün önce bu sütunlarda "Zorunlu karantina, maske ve HES uygulaması kaldırılsın" diyen bir vakıftan bahsetmiştim. Merkezi ABD'nin Delaware eyaletindeydi. Arkasında zengin aileler, EXXON mobil, Chevron, J.P Morgan, Citi Group dev şirketler ve onların yaptığı yüz milyonlarca dolarlık bağışlar vardı. Danışma kurulunda Amerikalı emekli generaller, CIA operasyon birimlerinde faal isimler yer alıyordu. Bill Gates, twitter ve Facebook kurucuları dahi bu vakfa bağış yapmak için sıraya giriyordu.
Paris ve Berlin'de sokakların karıştığı dünkü büyük şiddet olaylarının ardında gösterileri düzenleyen ve "Corona tedbirlerine hayır" diye bağırtanın bu vakıf olduğu ortaya çıktı. Türkiye'de de bir haltlar karıştırmak için bu vakıf faal görev yapıyor. İnternetten "Maskeye hayır" diye imza kampanyaları başlatıyor. Ardına dev şirketleri alan bir kurum neden böyle kampanyalar düzenler? Tüm uzmanlar, sağlıkçılar, hükümetler "Aman maske takın, yoksa toplu ölümler olacak" diye bağırıp yırtınırken niçin danışma kurulunda emekli generallerin ve Bill Gates, twitter, facebook gibi bağışçıların, şirketlerin olduğu bir kurum "Ölümler"i ister? İşte bu sorunun cevabına ulaşıldığı anda dünyadaki muazzam kavgayı anlamakta zorlanmayız.
Savaş çok büyük. Biden'ın kazanması ile dünyada tüm dengeler değişti. Amerika'daki seçimler tescil edilirse kürsel sermayenin yeryüzünü ve pandemi sonrası yeni dünya düzenini şekillendireceği bir döneme gireceğiz. Daha düne kadar Amerikan yönetimi Çin'e karşı ekonomik savaş ilan etmişti. Başkanlık koltuğuna oturacak Biden ise Çin'i bugün komünizmden çıkarıp kapitalist bir ülke ve dünyanın fabrikası haline getiren küresel sermayenin adayıydı. Trump döneminde Çin ile iş yapan ülkelere örtülü yaptırımlar uygulanıyor veya o devletler terör saldıraları ile sarsılıyordu. Yeni dönem BİDEN Amerikası ise patronu küreselcilerin sayesinde ülkeleri Çin ile işbirliğine yönlendirmekten kaçınmayacaktır. Çünkü patronları "Çin benim yeni süper gücüm ve yeni ekonomi merkezim" diyor.
Nitekim geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız bir anlaşmaya tanıklık ettik. Dünyada kimse bunu masaya yatırmadı, kimse konuşmadı, hatta görmezden gelindi. Halbuki Asya Pasifik bölgesindeki tam 15 ülke DÜNYANIN EN BÜYÜK serbest ticaret anlaşmasını imzaladı. Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam ile birliğin diyalog ortaklarından Avustralya,Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda liderleri bu anlaşmaya imza attı. Sözleşneyi masaya süren patron ise Çin'di. Tam 8 yıldır müzakereler sürüyor, iş imzaya gelince herkes kaçıyordu. "Amerika ne der" korkusu, Biden seçilir seçilmez bir anda buhar oluyordu. "Yeni Başkan Biden" ilanından bir kaç gün sonra Çin'in en büyük düşmanı Japonya bile bu anlaşmanın içinde yer aldı. Avrupa Birliği'nde insanlar birileri tarafından sokaklara dökülürken, doğuda ASYA BİRLİĞİ şipşak kuruluyor, dünya ticaretinin yüzde 30'u ve 2.1 milyar tüketici aynı çatı altında buluşuveriyordu.
Dünya virüse teslim olup boğuşurken, Asya ülkeleri yeni patron Çin önünde diz çöküyor, küresel sermayenin elini öpüyordu. Muazzam gelişmelerin virüs gölgesinde üzeri örtülürken, ABD'de bazı düşünce kuruluşları, askeri uzman ve dergiler "Türkler Libya ve Suriye'den sonra Karabağ'da da şov yaptı. Yine Ruslara rağmen Kafkaslara girdiler. Ankara mutlaka durdurulmalı" diye bağırıyordu. Türkiye'nin desteği ile Nahcıvan ile Azebaycan arasında Laçin koridoru açılmıştı. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki Ermeni tamponu kırılmıştı. Oradan Hazar'a, Türkmenistan üzerinden tüm Türk Dünyası'na ulaşacak ve Çin'e komşu olacak bir Türkiye geliyordu. Ankara boşuna bu hamleleri yapmıyordu. "Yeni Dünya Düzeni'nin kuruluşunda ben de varım" diyordu. Masada yerini alıyordu. Ankara olmadan hiçbir yerde düzen kurulamayacağını da dünyaya haykırıyordu. Bizim muhalefet bu işlerden, ulusal çıkarlarımız için yapılan hamlelerden anlamaz. Bunları konuşamaz. Onlar gidip Amerikan ve Alman vakıflarının kurduğu masalarda proje hazırlamaya çalışırlar. Normal!